• İstanbul 23 °C
  • Ankara 23 °C
  • İzmir 26 °C
  • Konya 26 °C
  • Sakarya 28 °C
  • Şanlıurfa 25 °C
  • Trabzon 19 °C
  • Gaziantep 24 °C
  • Bolu 20 °C
  • Bursa 28 °C

Ali İlbey'den: Türküdarın ve Türkülerin Omuzlarda Götürülmesi

Ahmet Doğan İLBEY

Bağlamasının tellerinden çıkan nağmeler Anadolu'nun yüreğini bir baştan bir başa sarardı. Türküleri sağlamdı ve geleneğinden kopmamıştı. Yani ayarı bozulmuş değildi. Milletin asırlardır gönlünde demlendiği tekke ve dergahlarda pişen tasavvuf kökenli şiirlerden, bozkır göçerlerinin saf dilinden fışkıran aşk ve dertlerden meydana gelen bozlak ve türküler söyledi hep. 

Bu yerli duruşundandır ki Türkiye'de sol, modernist ve “çağdaşçı” zümre onu vitrinlerine çekemediler. Türküdarlığını şuh kadın köçeklerine ve pavyon havalarına meze yapmadı.

SAZIN TELİNE DEĞİL, GÖNLÜMÜZE VURUYORDU

Türküdarlarımızdan Neşet Usta gönül dağı oldu, yağmur oldu, boran oldu, bozlak oldu gitti asıl vatanına. Türküleri yadigar kaldı türküyü millet musikisi bilenlere. Anadolu insanının yüreğine yüreğine vururdu tezenesi ile. Sazın teline vurmuyordu, gönlümüze vuruyordu. Âşık ve acılı gönlümüz onun nağmeleriyle inşirah ederdi. Onun türküleri ve bozlaklarıyla dertlerimizi, hüzünlerimizi aşikar ederdik.

TÜRKÜDARIN DEVLET KATINA DÂVET EDİLMESİ, TÜRKÜNÜN İKTİDAR OLUŞUYDU

Cumhurbaşkanının konağına Neşet Usta da çağrılmış dediklerinde “Bu ülke kurtulur” demiştim. Cumhurbaşkanı, ondan türkü söylemesini istirham etmiş dediklerinde, “Vay benim ülkem, seksen küsur yıl sonra bir cumhurbaşkanı türküyü devletin başına taşıdı, itibarını iade etti. Bu, ülkemizin yeniden bir daha asıl manasıyla kendi hüviyetine, yani kültürüne kavuşacağının alametlerindendir” diye sevinmiştim. 

Sevinmem şundandır ki, Aslımızı kaybetmeden evvel, yani asıl medeniyetimizde aşıklık geleneğimiz adabınca türküdarlar, alimler, edipler ve şairlerle bir mertebede görülür ve hürmet edilirdi. Neşet Usta, bu tazim duygusunu yaşattı millete. 

Öyle değil mi ey azizan? Milletin öz musikisi olan türküleri yasaklayan cumhuriyetin ceberrut suratlı devlet erkanının mekanlarında türkü değil, senfoni çalınırdı. Gözlerimize baka baka, ecdadımıza söve söve, işgalci Avrupa devletlerinin müstemleke valileri gibi Frenk müzikleri icra edilirdi devlet katlarında.

SENFONİLERİN KOVULUŞU, “GÖNÜL DAĞI” TÜRKÜSÜNÜ CUMHURBAŞKANI DİNLEYİNCE BAŞLADI

Usta türküdar Neşet Ertaş'ın bir türküsü yıktı milletsiz cumhuriyetin senfonilerini ilk kez. Cumhurbaşkanının, ondan “Gönül Dağı” türküsünü söylemesini talep etmesiyle başlamıştı, Atatürkçü cumhuriyet senfonilerinin devlet katından kovuluşu. 

Türküdarımız “Gönül dağı yağmur boran olunca…” demeye başlar başlamaz, seksen küsur yıldır ruhu kirli olan cumhurbaşkanlığı makamı ve konağı, asık surat, çatık kaş despotluğundan arınmaya başlamıştı. Bunu manası şuydu: Devlet senfoniden yakasını kurtararak türkülerine dönüyor ve asıl hüviyetine yeniden kavuşuyordu. 

--------------------------------------------------

İLÂVE YAZI:

İSMAİL GÖKTÜRK: “İNANCIN TURİZMİ VE MÜZESİ OLMAZ”

Türkiye Yazarlar Birliği K. Maraş Şube Başkanı öğrt.gör. İsmail Göktürk, Şehr-i Maraş'ta yapılan “Eshab-ı Kehf ve İnanç Turizmi Sempozyumu” nda yine resmî akademik kalıpları kırarak, salt yerli gerçekleri anlatan, bir işe yarayan, idrakleri açıcı sıra dışı bir konuşma yapmış ve inanç turizminin sosyolojik cephesini ele almış. Tadımlık birkaç satır: 

“ Evvel emirde söyleyelim ki inanç turizmi ifadesi, medeniyetimize uygun bir ifade değildir. İnancın turizmi olmaz. İnancımızla ilgili mekanlara nasıl baktığımız önemli. Oralar birer müze değil, kalben gidilen inancımızı yaşadığımız, yaşattığımız yerlerdir. Müze ifadesi, Paris'te ortaya çıkan bir düşüncedir. 

Mekanlarımızı müzeleştirmek, simsiyah heykellerle çirkinleştirmek Batı'nın müzeci anlayışını taklit etmektir. İnancımızla ilgili külliyeler, tekkeler, türbeler ve dergahlar inancımızın ifade edildiği yerler haline getirilmeli. Afşin'deki Eshab-ı Kehf Külliyesi elbette herkesin ziyaret edebileceği bir mekan olması yanında bünyesinde inancımızın taat edildiği, insanların daimi sohbet ettiği yer haline getirilebilir. Mesela, geçen asırlarda Şehr-i Maraş'ın Saatçiler Çarşısında Mevlevî Dergahı olarak mekan turizm ve müze anlayışıyla değil, inancın yaşanabildiği bir fonksiyon kazandırılmalı…”

Diline sağlık ustanın.

29.09.2012 Habervaktim.com

Bu yazı toplam 652 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim