Birkaç nesil boyunca nice çocuğun masumiyetini katletti; bir karabasan gibi çöktü bütün bir safiyet yumaklarının dimağlarına. Kalbi yiğitlikle atması ve parlak istikbal hülyaları kurması gereken kızlı-erkekli birkaç nesil, vaktinden evvel hayata atılmış gibi akla-hayale gelmeyen acılar çekti; nice gözyaşı döktü.
Yaşlı bir adam, elinden tuttuğu küçük bir çocukla Babıali’den Sirkeci’ye doğru yürümekte. Yollar yağmur birikintileriyle bezeli. Çocuk bir ân duralar, iyice su çekmiş ama aynı zamanda parlamış eski ayakkabılarına bakar ve dedesine:
- Dede bak, ayakkabılarım yeni gibi oldu.
Der. Bu saffet, bir o kadar da hasret yüklü benzetiş dedeyi kahretse de ne çare. Cevap veremez torununa. Yürür giderler.
Hem torunun hasreti, hem dedenin çaresizliği, bu sahneye tanıklık eden genç bir gazetecinin yüreğine oturur adeta. Eve gider gitmez masasına geçer ve kısa bir süre sonra Zavallı Büyükbaba adlı çocuk romanı çıkar ortaya. Kemalettin Tuğcu’nun bu bol acılı Adana dürümü kıvamındaki yaşantısı o yağmurlu günde dürülür.
Adlarını-sanlarını öğrenemediği o dede ile torun bir tek Kemalettin Tuğcu’nun mu hayatını belirler? Değil elbette. Bu ilk çocuk romanını 300 tanesi takip eder.
Günde ancak birkaç saatlik yayın yapan televizyonda rastlanmayacak +18 şiddet yüklü çocuk romanlarının yanında yetişkinler için yazılan 11 kitap ve Fransızca’dan yapılmış nice çeviri...
Çocuklardan Alınan İntikam
Benim neslimin en büyük talihsizliği, ne şu, ne bu. Kemalettin Tuğcu bizim o büyük nasipsizliğimizdi. Bahtı kara, zindan karası bir kalem, bütün bir neslin çocukluğunu zifte boğdu. Birkaç nesil boyunca nice çocuğun masumiyetini katletti; bir karabasan gibi çöktü bütün bir safiyet yumaklarının dimağlarına.
Devamı: https://www.gzt.com/gercek-hayat/bitimsiz-bir-intikam-3578779
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.