Cahit Zarifoğlu’nu hatırlamak istediğimde ilkin Mustafa Sarıçiçek geliyor gözümün önüne. Bacaklarında Maraş işi siyah şalvar, sağ elinde Oltu tesbihi, güzel başını kaldırarak sesini yükseltiyor:
Yâr
Kurbanın olam
Dola yaşmağını bileğime
Ki düşmanı güzel vuram!
Bu cümleler kitapta nasıl yazılmış, açıp bakmayacağım. Zaten o “yâr” kelimesinin uzayışı, uzanışı, yükselişi yazıyla gösterilemez.
“Güzelin yâri güzel olur” diyen Zarifoğlu, bununla yetinmiyor, “Güzelin düşmanı güzel olur” demeyi de ihmal etmiyordu. Burada ilgilerimizin, dikkatlerimizin, bağlanış ve karşı çıkışlarımızın zeminine ve istikametine ilişkin bir nitelik sağlamlığı, bir ahlâk seviyesi de gözetiliyordu.
“İte çakala karşı” “yârin kapısında” duran “yedi güzel adam”ın silahları Alaman’dan, Urus’tan, İngilizden satın alınmış silahlar değildi; onlar “pırıl pırıl mavzerler”i “oyluk etlerinden” çekip çıkarmışlardı. Hayatı iman ve cihaddan ibaret bilenler, ruh ile bedeni, madde ile manayı birbirinden ayırmazlardı.
Devamı: https://www.insaniyet.net/cahit-zarifoglunu-hatirlamak/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.