Çınardan Kesilen Dal

Önder SAATÇİ

Ne Mısır ne Şam ne Üsküp ne de bir başka belde… Hiçbiri Osmanlı’dan koptuğuna Kerkük kadar ağlamamıştır. Baba ocağının çökmesinin yasını hiçbir belde halkı bugüne kadar tutmamış, bunca yıl geçmesine rağmen kardeşlerine kavuşmayı  Kerküklüler kadar arzulamamıştır. Kendisini bir gün kurtarmaya gelecek Türk ordusunu karşılamak için de kimse Kerküklüler gibi evlerinde Türk bayrağı saklamamıştır.

Kerküklüler 1926’da ana vatanın kendilerini yad ellere, İngilizlerin uzaktan kumanda ettiği Irak’a bırakmasından sonra buradayım, diyebilmek için canlarını ortaya koydular. Irkçılığın, ayrımcılığın her türlüsünü tattılar; katliamlara bile uğradılar. Seslerini kimselere duyuramadıklarında da kederlerini mânilere, hoyrat(kesik mani)lara döktüler. Kekük’ün ünlü hoyrat ustası Sıdık Bende Gafur bir mânide Kerküklünün ızdırabını şöyle dile getiriyor:

 

Kerkük’üm bir gül tekin(gibi)

Yandık, olduk kül tekin

Bağında yad egleni(r)

Millet işler kul tekin

 

Bir halk şairinin dilinden dökülen bu mısralar bugün bile altı servet üstü sefalet içindeki Kerkük’ü anlatır kör, sağır vicdanlara. Osmanlı’dan koparak bir de asırlarca ekmeğini yediği hamisine söverek milletleşeceğini sananlara karşı da Kerküklü, Türkmen(Türk) kimliğini şu mısralarla haykırır:

Geçerih(vazgeçeriz) yüz bin ili

Terk etmerih (etmeyiz) bu dili

Irak Türk’ü, Türkmanıh(Türkmeniz)

Dünyada herkeş bili(r)

 

Evet, Kerküklü o gün bugündür ne dilinden ne vatanından ne de kimliğinden taviz vermiştir. Çektiği acılar karşısında hiçbir zaman Türkiye’den başka bir sığınak da aramamıştır. Türkiye’den esen her yelde kardeşlerinin kokusunu duymaya çalışmıştır. Televizyonda duyduğu bir Türkçe şarkıyı can kulağıyla dinlemiş, sinemalara kırk yılın başında gelen bir Yeşilçam filmine ailece akın etmiştir. Kendi diliyle yüksek eğitim alabilsinler diye gençlerini bir bir Türkiye’ye göndermiş; hem yazın sıcağından hem başındaki zalimin hışmından kaçıp bir nebze rahat nefes alabilmek için de ana vatana, baba ocağına gelir gibi ziyaretlerde bulunmuştur. Çoluğunun çocuğunun istikbalinin o topraklarda karardığını sezerek Türkiye’ye göç edenlerse dağlardan katırların sırtında, kaçakçılara bir servet ödeyerek ay yıldızlı bayrağın gölgesine sığınmışlardır.

 

Bugün de Kerküklünün gözü kulağı Türkiye’dedir. En çok seyredilen televizyon kanalları uydudaki Türk kanallarıdır. Ancak bu kanallardan yararlanmak için dahi bedel ödemiştir Kerküklü. Bilhassa, Saddam Hüseyin zamanında evlerin damından silah toplar gibi toplanmıştır uydu alıcıları. Karakollarda nice tehditlere, baskılara maruz kalmıştır Kerkülü. Ama Saddam rejiminin en karanlık günlerinde bile, Türkiye’nin Sesi Radyosu ve Bağdat Radyosundaki Türkmence yayın saatinde, bağrına taş basıp ana dilinin tatlı nağmeleriyle avunmuştur yine de. Nice nice seneler sonra dahi tanıştığım insanlara Kerküklü olduğumu söylediğimde, bana bir zamanlar Bağdat Radyosundaki Türkmence yayınını hatırlatmışlar veya şimdilerde uydudan yayın yapan Türkmeneli televizyonunu seyrettiklerini söylemişlerdir. Isparta sanayi çarşısında bir lâstik satıcısının; biz şu al bayrağın altında kendimizi kaybettik, onlarsa(Türkmenler) bunca baskıya rağmen kendilerini korumuşlar, sözü hâlâ kulaklarımdadır.

 

Kerküklüler Türkiye Türkçesini ve Lâtin harfleriyle okuma yazmayı öğrensin diye çocuklarını, bir ara açılan, sonra 1978’de apar topar kapatılan Kerkük Türk Kültür Merkezine büyük bir şevkle gönderdiler. Türkiye’den gelen her resmî heyeti de yollarda kurbanlar keserek karşıladılar. Hele hele 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün Türk Kültür Merkezini 1976’daki ziyareti tam bir bayramdı Kerküklü için. Bir de arkasından gelen o tutuklamalar olmasaydı…

 

Adım adım parçalanmaya doğru giden Irak’ta, gün gün adı da konmaya başlanan devletçikler türemeye başlayınca Irak’taki bütün Türkmen yurtlarının hepsine birden Türkmeneli demeye başladı, Irak’ın çilekeş Türkmenleri.  Bu yörelerdeki yüzlerce okulda Arapçanın yanında Türkçe de okutuluyor artık. Şimdi Türkmenler birçok dergi, gazete bile çıkarıyor; bir yığın internet sitesi işletiyor ve daha rahat kavuşuyor ana vatandaki kardeşlerine. Fakat Kerkük’ün petrolüne tamah edenlerin kirli elleri hâlâ çekilmiş değil bu asil Türk yurdundan. Hâlâ birtakım entrikalar çevriliyor, haritalar çiziliyor geçen asırda olduğu gibi.

 

Kerkük de herkesin haritasının tam ortasında !..

 

 

 

60’lı yıllarda Kerkük’e gelen Türk Hava Gücü takımıyla özel maça çıkan Kerkük Karması

02.02.2012 olayisparta.com
Bu yazı toplam 1386 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim