Şöyle bir daha toparlayalım: Çanakkale muharebeleri, kurtuluş savaşımızın "bir parçası" değildir. Üstelik ikisinin arasında dört yıl vardır.
Çanakkale ile İstiklal Harbi arasında hiçbir ilişki yoktur, ikisinde de Türk askerinin çarpışmış olmasından başka... Herşeyi birbirine katacaksak bu destana Viyana kuşatmasını da dahil edelim, orada da Türk askeri var!
Çanakkale, "içinde Atatürk geçtiği" için resmi tarihçiler tarafından kendi bağlamından, yani Birinci Dünya Savaşı'ndan koparılmış ve kurtuluş savaşımıza alınıp getirilmiş, "monte" edilmiştir. Öyle algılanması sağlanmıştır.
Buna karşılık, içinde Atatürk geçmediği için, dünya savaşında uğradığımız yenilgiler de (iki ayrı Süveyş Kanalı saldırısı), zaferler de (Mezopotamya cephesi, Kafkasya cephesi), yeni kuşaklara öğretilmemiştir...
Çanakkale'de çarpışan, yalnızca Türk askeri değildir.
Ordumuzda Türk de vardı, Kürt de, Arap da, Ermeni de, Yahudi de...
Nasıl olmasın ki? Bu bir "imparatorluk" ordusuydu. Hepsi Osmanlı'ydı. Yani bunlar savaşa bize yardımcı olmak için "katılmış" değillerdi, zorunlu askerlik hizmetlerini yapıyorlardı.
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2014/03/19/yutma-vatandas































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.