Evvel Giden Ahbaba Selam Olsun

Memiş OKUYUCU

Ahbap,  bir eskimeyen  zaman söyleyişidir. Senli benli olduğumuz  ve yakın konuştuğumuz kimseleri bu sıfatla çağırırız.

Bu guruba dahil ederiz.  Günümüzü, zamanımızı, halimizi ve ahvalimizi  çoğunlukla paylaştığımız ve sevdiğimiz kimseleri bize anlatır. Bu kimseler anlaştığımız, uzlaştığımız, buluştuğumuz ve yakın  konuştuklarımızdır.   Bu yakın arkadaşlığa, bir kısım okumuşlarımızın ve kimi erkân arasındaki  deyişi ile muhip de deriz. Bu yakın arkadaşlar artık bizim için artık yaslanacak duvar gibi, bir yol refiki olmuş demektir. Refik dediysek yolda bulduklarımızı değil, bir daha  terketmemek üzere yola çıktıklarımızı anlatır bize. Değiştirilmez artık hiç bir şartta yola çıktıklarımız, hiç bir yolda bulduklarımızla. Birden fazla olan bu guruptaki dostlarımızı topluca muhibban olarak adlandırırız.

 Beraber yenilip, içilen ve gezilip dolaşılan türden içli dışlı, olabildiğince yakın olanlar bizim ahbap çavuş olduklarımızdır. Kimi zamanda yeni karşılaşmalardaki  tanışmalarla ahbap oluruz. Ama en kıymetlisi de yola çıktığımız bu kimseleri bırakmadan bir ömür vefa, sabır, sebat ve olgunluk göstererek ahbap kalabildiklerimizdir.

 Klasik sistemimizdeki bir ifade ile evvel refik bağdel tarik(önce tanışma/arkadaş, sonra yol ve yolculuk) diyerek bu tanışmalara bir girizgah yaparız.

 Eski tanışlar ile yeni karşılaşmalar ve yeni keşiflere çıkarsak tekrar eski harmanları savurmaya başlar, yeniden ahbap çıkarız. Otu çeker köküne bakarlarmış. Bizde ahbabın geldiği köküne bakacak olursak…

Kökü habipten, sevgiliden gelir. ‘Bedenin çaresi tabipten, ruhun çaresi habipten’ sorulurmuş. Demek ki ahbap ruhumuza, maneviyatımıza bir çare demektir.  

Yakın arkadaşlığın adına şimdilerde dost denilmekte. Eski Türk geleneğindeki anlamı ile arkamızı yaslar, sırtımızı yasladığımız kimse olur arkadaş oluruz.

Dik duruşun, düzgün bakışın, iyi kalpliliğin, yüksek ruhluluğun tüm zamanlarda ve mekanlardaki yegâne temsilcisi olan gençlik dilinde bu yürekten kardeşleri ile artık  kanka olarak dolaşmaya başlarlar. Kankadan ilham alarak kimi yerlerdeki halk ve gençlik  dilindeki karşılığı ile pampa diye ifade edilen bir arkadaş gurubunu da belirtmeliyiz.

Bazı çok özel yakın arkadaşlıklarımızı, halk ozanımızın ‘üç gardaştık bir zamanlar üç gardaş’ diye vasıflandırdığı, zaman zaman ‘kardaş’,  bazı bölge ağızlarında ‘gardaş’, ‘kardeş’ şeklinde söylenişler ile dile ve kelama getiririz. Bu tarz yakın arkadaşlıklarımıza çok özel bir muhabbet bağı ile bağlanırız. İfadesi bazen kelama sığmaz. Buna kader birliği yapanları anlatan ruh beraberliğinin adıdır desek yeridir.

Sadırdan söze, sözden öze, özden de ruhlara açılan kapının adı olan bir kelamdır ahbap.

Dost olan; ucunda olumsuz yolda arkadaşlıkları barındıran  ‘hempa’ ya da menfaat birlikteliği barındıran ‘şüreka’ olmaz. Dost olan ‘yaraları bağlayandır.’ Dost olan, dost bulur, dost kalır.

 

Hakikat ile, özü ile sever ve sevilir ve akabinde mahbup olur. Her zorluk da, her şart da, tüm zamanlarda ahbaplıktan, mahbupluktan vazgeçmeyen, yoldaş, sırdaş derttaş olur ise mahbub-ı sâdık olur.

 Klasik sistemimizin kelamı kibar  karşılığı ile birbirini severek ‘ehibba’, bu dostluğun tıp dünyasından yol arkadaşlıklarının bir araya getirdikleri de   ‘etibba’ olur.

Cemi cümlesinin yürekten, yürekli ve en içten, en samimi duygulara karşılık gelenine/olanını ‘yaran ı aziz’ denilen çok özel guruba dahil ederiz.  Siz buna deyin can yoldaşı, can kardeşi, kan kardeşi.

Bazı bölgelerimizde iki dünya kardeşliğini de içine alacak bir güçlük yakınlığı ifade etmek için aretim(ahiretliğim) de denilir. İşte böyle bir güçlü yakınlığı ifade eden mazisi uzun, hikayesi derin yol arkadaşlığının adıdır bizimkisi.

Dünya iki kapılı bir han. Biz onun içindeki kısa yoldan gelip geçen yolcularız. Yolda yoldaşa ahbap olur, handa mola verir, bir kervan ile yola revan oluruz. Yunus Emre’nin lisanı ile ‘göçtü kervan kaldık dağlar başında’ dememek için hanımızı, kervanımızı, yolumuzu, yoldaşımızı sadık ve vefalı dostlardan seçmeliyiz. Hancıya, yola ve yoldaşa vefalı yolculukların sadık yolcuları olmalıyız.  

Dostluk vefadır. Vefa ise; beklemeden varmak ile,  vermek ile, sormak ile, görmek ile olur. Vefalı illerimiz, vefalı yollarımız, vefalı yıllarımız olması dileği ile. Dostluğumuz daim, arkadaşlığımız kaim, kardeşliğimiz naim(bereketli) olsun. Hürmetle.

Sağlıcakla kalın.

Bu yazı toplam 399 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim