• İstanbul 13 °C
  • Ankara 12 °C

Gurbette Türkmen Ocakları

Önder SAATÇİ

Bir süre önce Kerkük Vakfının, internet üzerinden yapmış olduğu toplantılardan birinde Avrupa’da veya okyanus ötesinde yaşayan Türkmen kardeşlerimizin oralardaki sosyal hayatını merak ettiğimi, Batı ülkelerinde, yeni nesillerimizin dilimizi koruyup koruyamadığını, örf ve ananelerimizi ne derece yaşatıp yaşatamadığımızı sormuş ve bu hususların oralarda yaşayan bir kardeşimiz tarafından bize anlatılmasının faydalı olacağını dile getirmiştim. Nihayet, dün akşam (3 Nisan 2021) Danimarka’da yerleşmiş bulunan Şükran Kayacı kardeşimiz bize bulundukları ülkenin şartlarını, imkânlarını, Türkmen kardeşlerimizin o ülkede nasıl yaşadıklarını, ne gibi sosyal faaliyetler yürüttüklerini anlattı.

                Şükran Kayacı’nın bize verdiği bilgilere göre, Türkmen toplumu 80’li yıllardan beri Danimarka’da bulunmakta. Ancak Danimarka toplumu yabancılara karşı çok da ılımlı bir tutum içinde değil. Bunu anlamak mümkün. Farklı medeniyetlerin insanlarıyız ve Batılıların bizleri kucak açarak karşılamalarını beklemek hayalcilik olur. Zaten, Doğu ülkelerinden Avrupa’ya veya okyanus ötesi ülkelere giden insanlar, ülkelerindeki zulümlerden, meşakkatlerden ve daha başka bazı gailelerden kaçtıkları için o ülkelerde sığınmacıdırlar. Bu da iyi bir izlenim oluşturmuyor olsa gerek. Ayrıca son dönemlerde gelişen İslamofobi de Doğu’dan gelenleri Batı’nın gözünde birer terörist adayı yapmaktadır. Buna rağmen, Türkmen kardeşlerimiz bir müddet önce Danimarka toplumu ile yakınlaşmak için bir dernek kurmuşlar fakat bu dernek uzun ömürlü olmamış.

                Danimarka’daki Türkmen toplumu her şeye rağmen yeni nesillerini şimdilik bir arada tutabiliyor. Çocuklarımız şimdilik Türkçemizi konuşabiliyorlar. Fakat bunun daha kaç nesil sürdürülebileceği meçhul. Şükran Bey bu hususta biraz endişeli. Ona göre, Türkmen toplumunun girdiği toplumların içinde erimemesi için bir zamanlar Yahudilerin yaptığı gibi gettolaşmaları[1] gerekir ki buna da imkân yok. Onun bu endişesini paylaşan diğer bir Türkmen kardeşimiz de gençlerin, büyükleriyle bir araya gelmeye -iş hayatı yüzünden- pek zaman bulamadıklarını anlattı. Bu da ileri zamanlarda 3, 4. neslin artık iyice oranın insanı olacağını gösteriyor. Çünkü iş, aş, ekmek peşinde koştukça insanoğlu bulunduğu yere iyice bağlanır. Boşuna dememişler; doğduğun yer değil, doyduğun yer vatanındır, diye…  Bununla birlikte, Iraklı Türkmen kardeşlerimizin yine de en fazla Türkiye Türkleriyle temas kurduklarını öğrendik. Bu bağlar Türkmen kardeşlerimizin Batı ülkelerinde daha uzun bir süre millî benliğimizi yaşatacaklarını gösteriyor.

                Türkmenlerin oradaki dernek faaliyetlerine dönecek olursak, bu faaliyetlerin oldukça verimli geçtiği söylenebilir. Çocuklarımıza dinî bilgilerin kazandırılması bu dernek faaliyetlerinden bazıları, bunun yanında konferanslar, kutlamalar, düğünler Türkmen toplumunu bir araya getiren münasebetler, Türkmen kadınlarının da gurbette bir araya gelerek sosyal bağlarımızı koparmadıklarını duymamız bize ümit verdi. Bu gibi faaliyetler sürdükçe Türkmen toplumu Danimarka’da erimeyecektir.  

                Danimarka Türkmenleri basın yoluyla da kendilerini tanıtmayı ihmal etmiş değiller. Şükran Bey’in yönettiği “Biz Türkmeniz” sitesi bu çabanın bir ürünü. Bizim yazılarımızın da zaman zaman yer aldığı bu sitenin gelişerek devam etmesi en büyük dileğimiz.

Danimarka’daki Türkmen toplumu anavatanındaki yaraları sarmayı da ihmal etmemiş, çeşitli maddi yardımlarla Irak Türklüğünün sosyal yaralarına merhem olmaya çalışmışlar. Bu atılımlardan biri “yetim kefaleti” projesi. Bu girişimle toplanan paralar, Irak’ta çeşitli olaylar sonucunda yetim kalmış çocukların ihtiyaçlarına harcanmak üzere Irak’a gönderiliyormuş. Fakat IŞİD’in terör saldırıları bu yardımların Irak’a gönderilmesini sekteye uğratmış. Danimarka Hükûmeti Irak’a para gönderilmesini engelleyince bu insani girişim maalesef şimdilik askıya alınmış.

                Toplantıda konuşmacılardan biri de Türkmen toplumunun Batı’da o toplumla bütünleşmesi gerektiği üzerinde durdu. Sanat, spor, siyaset gibi alanlarda bizim insanlarımızın da başarılarıyla ortaya çıkması ve Danimarka toplumunun dikkatini çekmesi gerektiğini vurguladı. Hatta, bu gibi başarılı insanlarımız, günün birinde ana dillerini kaybetmiş olsalar dahi aslî aidiyetleri yine de dikkat çekici olacak ve Batılıların bize karşı olan tutumunu olumlu etkileyecektir.

                Bunların yanında, Irak’taki siyasi dalgalanmaların Danimarka’daki Türkmen toplumuna da yansıdığını duymak bizi biraz üzdü. Türkmen kardeşlerimizin gurbette, Irak’ın sosyal ve siyasi çarpıklıklarından doğan birtakım iç siyasi gelişmeleri veya Türkmenler arasındaki bazı sun’i ayrımcılıkları ve sorunları büyütmeden, birbirlerine kenetlenmeleri daha sağlıklı olacaktır. Bu gibi sorunların yine de gurbetteki Türkmen toplumunu derinden sarsmamış olması ümit vericidir.

                Şükran Bey’in ve diğer katılımcıların bize verdiği, daha doğrusu veremediği bir bilgi de Danimarka’daki Türkmen nüfusudur. Maalesef, bugün Irak dışında, hangi ülkede ne kadar Türkmen’in yaşadığını tam, hatta yaklaşık bir sayı olarak dahi bilmemekteyiz.  Bu durum geleceğimiz açısından kaygı vericidir. Bu sorunun giderilmesi için süratle tedbir alınmalıdır. Irak Türkmenleri artık, Irak’taki günlük siyaseti takip etmenin yanında, birtakım stratejik faaliyetlere de yönelmelidirler. BİLGESAM, ORSAM gibi düşünce kuruluşlarımız Irak dışındaki Türkmen varlığını nüfus istatistiği bakımından incelemeli ve çeşitli sosyoloji çalışmalarına zemin hazırlamalıdır. Türkmenler, sosyologların bu alana yönelerek akademik çalışmalarda bulunmalarını, sosyal politikalara veri sağlamalarını ve ilerleyen dönemlerde karşılaşılacak sorunlara yönelik şimdiden tedbirler alınmasını sağlamalıdırlar. Bunun bir adım ötesine de geçerek Irak Türkmenleri kendi iç sorunlarını aşarak bir “sürgün hükûmeti”  kurmalı ve gelişmiş iletişim teknolojisinden de yararlanarak  bütün Türkmen toplumunu kucaklayacak politikalar geliştirmelidirler.  

 

[1] Gettolaşma: gurbetteki bir toplumun içine kapanması

Bu yazı toplam 303 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim