Bütün bunlar geçtiğimiz hafta yaşandı. Hemen akabinden büyük bir medya görsel sovuyla Amerikan askerleri ile Mehmetçik Fırat’ın doğusunda ilk devriyesini attı.
Peki bu görsel şölen neticeyi ne kadar etkileyecek? Günün sorusu bu.
Sorunun cevabı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “mutabakat sağlandı” açıklamasının yapıldığı günden bu yana sergilediği tavırda gizli. Baştan bu yana temkinli, baştan bu yana eleştirel bir tutum içinde Cumhurbaşkanı...
Erdoğan, “Ekim’e kadar Türkiye’nin kendi askerleriyle Güvenli Bölge’yi kontrol etmemesi durumunda gerekli adımın atılacağını” açıkladı. Dahası, “Müttefikimiz bizim için değil terör örgütü için güvenli bölge peşinde. Bunu reddediyoruz” demek durumunda kaldı.
Bize göre mutabakat, coni ile teröristin kolkola Türkiye sınırında devriye attığı görüntünün verildiği gün çöp oldu. Amerika bayrağı ile YPG/PKK flamasının birlikte zırhlı araçlardan sallandırıldığı an bitti.
YA OLACAĞIZ, YA ÖLECEĞİZ
Amerika’ya güvenilmediğini bir kez daha gördük. Amerika, Türkiye’yi yedeğine alıp, terör örgütü YPG/PKK ile muhatap kılmak istemiştir. Bunu da kısmen başarmıştır.
Ne var ki şimdibunu kabul etmediğimizi göstermenin zamanıdır.
Türkiye gücünü ve sınırlarını bilen bir ülke. Macera arayan bir ülke hiç değil. Ancak uzun vadeli Amerikan stratejik hedefleri ile Türkiye’nin güvenliği asla uyuşmuyor.
Bu yüzden “sulh” yolu ile çözmek için Amerika ile atılan “adım” maalesef sınırlı kalmıştır.
Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda kalacağız. Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin istediği bir güvenli bölge oluşmadığı sürece bize rahat yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.