Kendisini kolları iki yana açık terazi kefeleri gibi bir şeyler tartıyormuş gibi görüp de ne yaptığını soran hapishane arkadaşına, “Kelimeleri tartıyorum.” cevabını veren şair Nazım Hikmet ne kadar da haklıdır! Her kelimenin farklı bir tınısı, gümrah ırmakların taşıdığı bereket gibi yıllanmış çağrışım yükü, her bir dil ustasının yaptığı istifle yoğrulmuş abidevi bir mirası vardır. Aslında hiçbir kelime yekdiğeri ile eş anlamlı değildir, belki yakın anlamlıdır. Gam, keder ve hüzün birbirine yakın anlamlar içeren kelimeler. Bu yazımızda mısraların ardı sıra yürüyüp Türkçe’nin büyük şairlerinin yürek sızılarına hangi isimleri verdiğinin izini süreceğiz.
Gam defterinin tamamı yok mu?
Arapçada ‘’bulutla, tavanla kapalı olmak’’ anlamlarına gelen “gam” kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de balığın karnında karanlık ve pişmanlık içinde kat kat zulmetlere garkolan Hz. Yunus için kullanılır. Cenab-ı Hak, duasını kabul etmiş ve onu gamdan kurtarmıştır. “Duvarı nem, insanı gam yıkar.’’ atasözünü de aklımızdan çıkarmazsak elhak diyebiliriz ki gam, insanın umut göklerini kapatan, onun elini kolunu bağlayıp içten içe çökerten bir duygudur.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/huzun-ki-en-cok-yakisandir-bize-h43628.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.