Mescid-i Aksa’nın adım adım sürüklendiği duruma karşı bir şeyler yapabilmek için, 2011 yılında kendi aralarında başlattıkları ilim halkalarına katılıyorlar. Kimi Kur’an-ı Kerim okuyor grubuyla; kimi tefsir, hadis, İslam tarihi, akaid hatta İslam felsefesi dersleri yapıyor düzenli olarak… Semanur Sönmez Yaman, Kudüs'ün kadın muhafızlarıyla görüştü.
Bir elinde her gün kullanılmaktan yıpranmış kimliği, diğerinde artık bir parçası haline gelmiş Kur’an-ı Kerim… Koşar adım tırmanıyor insanlık tarihine şahitlik eden dar sokaklardaki merdivenleri. Şehrin üzerinde yankılanan ezanla daha da hızlanıyor adımları. Mescidin en yakınındaki Silsile kapısına yaklaşıyor usulca. Mescitle arasında sadece bir kapı var. Ve o kapının önünde silahlı İsrail askerleri. Durdurup kimliğini istiyor içlerinden biri. Kullanılmaktan yıpranmış kimliği kontrol ettikten sonra “Bu kapı kapalı” diyor, “diğer kapıya git”… Yorgunluk ve cemaatle namaz kılamama korkusuyla itiraz ediyor askere, ama nafile… Giremeyeceğini anlayınca yılmadan diğer kapıya yöneliyor biraz daha hızlanmaya çalışarak. Kimliğini alıp içeri girmesine izin veriyorlar bu kez kapıdaki askerler.
İçeri giriyor, namazını kılıp aynı kapıdan çıktığında kimliğinin orada olmadığı söyleniyor. Gönderildiği kapıların sonuncusunda karakoldan alabileceğini öğreniyor kimliğini. Karakolda saatler süren bekleme faslı… Bir vakit namazı kılmak için günün yarısından fazlasını harcayarak dönüyor evine. Ev halkı gününün nasıl geçtiğini sorduğunda tek kelimeyle anlatıyor olan biteni. “Ne olsun, aynı…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.