• İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C

Irak Türkmenlerinin Eğitim Dili

Önder SAATÇİ

Dergimizin 51. sayısında, değerli ağabeyim Mahir Nakip “Yeni Erdoğan Hükümeti ve Türkmenler” başlığını taşıyan bir yazı kaleme almıştı. Nakip yazısında Irak Türklerinin Türkiye Cumhuriyeti’nden beklentilerini dile getirmiş, ayrıca Erdoğan hükümetinin zayıf olan Irak karnesi üzerine geniş ve derin tahlillere girişmişti. Bu tahliller arasına haklı eleştirilerini de serpiştiren yazar Türkmenlerin eğitim meselelerine de temas etmiş, Kerkük, Telafer, Erbil ve Tuzhurmatu gibi Türkmeneli’nin çeşitli yörelerindeki ilk ve orta dereceli okullarda Türkiye Türkçesiyle eğitim veren çok sayıda okulun bulunduğunu yazmış, bu başarıyı Türkmenlerin kendi çabalarıyla elde ettiklerinin de altını çizmişti.

Bizce, Türkmenlerin bu kazanımı elde etmesinde kendi gayretlerinin öne çıkması, Türk hükümetinin bunda bir dahlinin olmaması Türkmenler ve Türkiye açısından bir kazanç olabilir. Zira, her şeyden önce, Türk Dünyasında ve İslâm âleminde tarih boyunca birçok temel hak ve hürriyetin, toplumun talepleri doğrultusunda değil de tepeden inme yollarla, insanlara adeta sadaka kabilinden verildiği bilinmektedir. Bu yüzden, Türkmenlerin ana dilde eğitim talebini kendi gayretleri sonucunda hayata geçirmeleri Türkmen mücadelesi tarihinde önemli bir safhadır, kanaatindeyiz. Bu durum, Türkmenlerin ileride bu ve benzeri haklarına aynı dirayetle sahip çıkacaklarının da bir göstergesidir. Hele hele son günlerde, Irak Eğitim Bakanlığı bünyesinde Türkmen Eğitimi Genel Müdürlüğünün kurulması bu hakkın resmen de tescil edilmesi demektir. Meselenin Türkiye cephesine gelince, demin de işaret ettiğimiz gibi, olayların bu şekilde gelişmesi Türkiye için de hayırlı olmuştur; çünkü Türkmenlere ana dilde eğitim hakkı için çabalayan bir Türk hükümeti eninde sonunda Türkiye içindeki Kürtçe eğitim taraftarlarının boy hedefi hâline gelecekti. Irak ve Türkiye’nin yakın geçmişlerini, devlet yapılanmalarını(biri üniter diğeri federatif) ve iç politika dengelerini tarafsız bir gözle mukayeseye tabi tutmadan birçok tartışma yaşanacak, Türkiye çifte standart uygulamakla suçlanacak, Türkmenler de hak etmedikleri ithamlara maruz kalacaklardı. Oysa bilinmelidir ki Irak Türkmenlerinin ana dillerinde eğitim almaları bugünün bir meselesi olmayıp bu hak Türkmenlere, Irak devletinin kuruluş yıllarında verilmiştir. Nitekim, Irak’ın Milletler Cemiyetine üye olmasının hemen ardından, 30 Mayıs 1932 tarihinde yayımlanan bildirinin 8. maddesinde ana dili, resmî dil Arapçadan farklı olan toplulukların (Türk ve Kürt) çocuklarına Irak eğitim sistemi içinde ana dilde eğitim alma hakkı tanınmaktaydı.[1] Bunun yanın sıra, o yıllarda Irak’ta yayımlanan 74 sayılı Mahallî Diller Kanunu’nda da Türkmenlerin nüfus bakımından çokluk teşkil ettiği yerlerdeki okullarda Türkçeyle eğitim yapmaları güvence altına alınmıştır.[2] Ayrıca, 24 Ocak 1970 tarihinde Devrim Komuta Konseyi tarafından yayımlanan kanun hükmündeki bir kararnameyle Irak Türkmenlerine, içinde, ilköğretim kademesinde Türkçeyle eğitim alma da bulunan bazı kültür hakları verilmiştir.[3]

 

Elbette, Osmanlı idaresinden çıktıktan sonra, Irak Türkmenlerine verilen bu haklar dün de bugün de tatmin edici olmamış, Irak makamları her devirde kaşıkla verdiklerini kepçeyle almasını bilmiştir. Meselâ, 1930-1931 ders yılında, Irak Türkmenlerinin ana dilleriyle eğitim almaları Kerkük il merkezine hasredilmiş, Türkmen ilçelerinde eğitim dili Arapça olarak kabul edilmiş, 1937’deyse Türkçeyle eğitim tamamıyla rafa kaldırılmıştır.[4] 1970’te tanınan kültür haklarıysa, üzerinden bir yıl bile geçmeden yozlaştırılmaya ve sembolik hale getirilmeye başlanmıştır. Türkçe eğitim verecek okulların sayısının azaltılması, bu tür okullara verilen Türkçe adların Arapça adlarla değiştirilmesi, birçok öğretmenin Irak’ın güney bölgelerine sürülmesi, Türkmen öğrenci velileri adına düzmece dilekçeler hazırlanarak Türkçe eğitim veren okulların eğitim dilinin Arapçayla değiştirilmesinin temin edilmesi bu cümledendir.[5] Hatta, 1991’den sonra Irak’ın kuzeyinde ilân edilen güvenlik bölgesi(36. paralelin kuzeyi)nde bile Mahallî Kürt yönetimi Türkçe eğitim veren okullarda Kürtçenin de eğitim dili olması için baskılarda bulunmuştur.[6] Bundan başka, kendilerine verilen ana dilde eğitim hakkını savunan Türkmenlere karşı gelmiş geçmiş Irak hükümetlerinin hiçbiri anlayışlı davranmamıştır. Meselâ, 1971’de, Irak hükümetinin yukarıda anılan tutumunu protesto etmek için sokaklara dökülen ve okullarda boykot yapan Türkmenlere ağır işkenceler uygulanmış, baskılar tehditler bugünlere kadar sürüp gelmiştir.

 

Görüldüğü üzere, Türkmenlerin Irak’ta elde ettikleri ana dilde eğitim hakkıyla Kürtçülük siyaseti güdenlerin Türkiye’de devletten istedikleri Kürtçe eğitim hakkı aynı kefeye konamaz. Zira, günümüzde Irak’ta her ne kadar federatif görünüm arz eden bir devlet yapılanması olsa da Irak fiilen bölünmüştür. Kuzeyde de bugün için milletler arası camiada tanınmamış; ancak günün birinde devlet olarak tanınmayı hedefleyen bir Kürt yönetimi bulunmaktadır. Kaldı ki Türkmenlerin Irak’ta dünden bugüne elde ettikleri kazanımlarla Kürtlere, özellikle 1991’den bu yana tanınan geniş imkânlar asla mukayese kabul etmez. Bunun ötesinde, günümüzde yeni Türkmen nesillerinin, Arapçanın ağır baskısı altında Türkçeyi unutmaya yüz tuttuğu, Türkiye’de yaşayan Kürt vatandaşlarının birçoğunun ise henüz Türkçe bilmediği ortadadır. Ayrıca, Irak’ta halen Türkçeyle eğitim veren okullarda Arapça da okutulmaktadır. Oysa, Türkiye’den istenen ana dilde eğitim hakkının içinde Türkçeye yer bulunmamaktadır. Hatta, üniversitelerdeki akademik eğitim dilinin dahi Kürtçe olması istenmektedir. Bunların hepsinin üzerinde şu gerçeğin de bilinmesi lâzımdır ki Irak Türkleri Osmanlı’nın bu bölgeden çekilmesinden sonra derin bir yalnızlığa itilmelerine rağmen Irak’ta hiçbir zaman ayrılıkçı bir siyaset gütmemişlerdir. Türkmenler, Irak’ın ana vatanları olduğu gerçeğini bir gün olsun gözden uzak tutmadıkları gibi, Irak toplumunun bir parçası olduklarını da asla inkâr etmemişler ve uğradıkları bütün mezalime rağmen, hiçbir zaman bölge üzerinde hesapları olan yabancı güçlerle iş birliğine girişmemişlerdir. Oysa bugün, Türkiye’de Kürtçülük politikası güden kişi ve kurumların, yabancı güçlerle olan gizli açık bütün bağlantıları bilinmekte olup açıkça ifade etmeseler de Türkiye’den ayrılmayı çoktan kafalarına koymuş durumdadırlar. Bu gibi çevreler için Kürtçe eğitim hedefe giden yolda sadece bir istasyondur.

 

Son olarak diyebiliriz ki bir ülkede fertlerin devletle olan ilişkilerinin yürütülmesinde tek bir resmî dilin kabul edilmesi, eğitim dilinin de resmî dilden başkası olmaması sağlıklı bir devlet yönetimi için en uygun olanıdır. Aksi takdirde o ülkede -bugünkü Irak’ta olduğu gibi- millî birliği sağlamak fazlasıyla güçleşir. Öte taraftan, bir ülkede ana dili resmî dilden farklı olan toplulukların kültür haklarının en geniş biçimde, demokrasinin şemsiyesi altında güvenceye kavuşturulması da iç barış için elzemdir. Ancak Irak’taki şartlar bugün için böylesi bir uygulamayı mümkün kılmamaktadır. Zira, taassuba varan kavmiyet ve mezhep aidiyetinin yegâne geçer akçe olduğu, siyasî partilerin, hem de Irak Anayasası’nın güvencesi(!) altında, bu esaslar dâhilinde örgütlendiği bir ülkede Türkmenler bu uygulamayla yalnızca varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.

 


 

 


 

 

[1] Suphi Saatçi, Tarihten Günümüze Irak Türkmenleri, Ötüken Yayınları, İstanbul 2003, s. 202.

 

[2] Erşat Hürmüzlü, E’t-Turkman ve’l-Vatan’il-İrakî, Kerkük Vakfı Yayınları, İstanbul 2003, s. 23.

 

[3] S. Saatçi, a.g.e., s. 236-237; E. Hürmüzlü, a.g.e., s. 75-76.

 

[4] S. Saatçi, a.g.e., s.207.

 

[5] S. Saatçi, a.g.e., 248-250; E. Hürmüzlü, a.g.e., s. 77-78.

 

[6] S. Saatçi, a.g.e., 276.

 

 

[1] S. Saatçi, a.g.e., 248-250; E. Hürmüzlü, a.g.e., s. 77-78.

 

[1] S. Saatçi, a.g.e., 276

Bu yazı toplam 2897 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim