• İstanbul 17 °C
  • Ankara 17 °C

“Kalbin zekâtı uzun uzun hüzünlenmektir”

Ahmet Doğan İLBEY

Akılcı âlimlere karşı ulvî hüznün müdafîi olarak gördüğüm, Horasan’da yetişen mutasavvıf, tefsir ve hadis âlimi Abdulkerim Kuşeyrî’nin (986-1072) “Kuşeyrî Risâlesi-Sûfîlerin İnanç ve Ahlâkı” adlı muazzam eserinden kıraat ettiklerim hüzün derslerimin en başındadır.

Bu kitapta anlatıldığı üzere âhiret yolculuğuna hazırlanmada hüznü hayat tarzı olarak gören Horasanlı ilk mutasavvıflardan Fudayl Bin İyâz (Milâdî:725-803) vefat edince, vekilinin “bugün yeryüzünden hüzün gitti” satırlarını okuyunca vecdden bir bir müddet başım döndü. Kalpleri hüzünle dolu olanları sevindiren bir söz bu. Bu derin hüzünkâr mutasavvıfın “Her şeyin zekâtı vardır; kalbin zekâtı ise uzun uzun hüzünlenmektir” sözü zâhir ehli gamsız Müslümanların yüreğine dokunur mu dersiniz?

Hüznünüzü çoğaltın

Nişaburlu mutasavvıf Ebü’l Hüseyin Verrâk (ö.milâdî:932) bir dostuna “hüznün ne olduğunu” sorar. Dostunun verdiği cevap mâna bakımından kıldan ince kılıçtan keskindir: “Hazîn, hüznün ne olduğunu sormaya vakit bulamaz. Önce hüzünlü olmayı talep et, sonra hüznün ne olduğunu sor.”

Hüznünü çoğaltmak isteyenler, Cüneyd-i Bağdadî gibi mutasavvıfların önderi olan Bağdatlı mutasavvıf Serî es-Sakatî’nin (Milâdî:772-865) dergâhına giderlermiş. Ve onun “Bütün insanların hüznü benim olsun isterim” sözünü alıp kalplerine kazırlarmış. Ah, büyük hüzünkârlar! Nasibimiz yokmuş sizlerle hüzün semaı, hüzün tâlimi yapmak. 

“Hüzün bir hükümdar gibidir

Hüzne geçit vermeyen akılcı âlimlere meydan okuyan ve hüznümü göklere çeken Bişr-i Hâfî Hazretlerinin “Hüzün bir hükümdar gibidir; otağını bir yere kurunca, başkalarının orada ikametine izin vermez. İçinde hüzün olmayan kalp haraptır.” sözü akılcı âlimlere karşı bu fakiri şaha kaldırdı. Zünnûn-ı Mısrî’ye, Kur’an hamillerinin kim olduğu sorulunca şöyle cevap verir: “Onlar, üzerlerine hüzün bulutlarında yağmur yağanlardır. Üzerlerinde korku ve hüzün taşıyanlardır.”                                                                                                                  

“Kur’ân’ın hüznü âşıkâne hüzündür”

Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’ân-ı Kerime istinat ederek “Âşıkâne hüzün”den bahsetmesiyle daha da güçlendim. “Sözler” kitabının “Lemeât” bölümünde, Batı’nın edebî türleri ve maksatlarının zararlarını anlatırken, kalbe vereceği hüznün mahiyeti noktasından da tenkid eder: “Avrupazâde edebse (edebiyat), fakd-ül ahbabtan (Allah’ın yokluğu, bulunmaması), sahipsizlikten neş’et eden gamlı bir hüzün verir, ulvî hüzün veremez.”

Yâni “Avrupa edebiyat ve sanatlarından doğacak ilhamatın vereceği hüzn-ü gamdır” diyor: “Kur’an’ın edebi ise, öyle bir hüzün verir ki, âşıkane hüzündür, yetimâne değildir. Firak-ül ahbabdan gelir (Allah’tan uzak, gurbette kalmanın verdiği hüzün); fakd-ül ahbabdan gelmez.” Demek ki ulvî hüznün kaynağı seküler ve pozitivist Batı olamaz. Hüznün kaynağı da Müslüman Doğu’dur…

“Hüzün makbul bir duadır”

Âlimlerin hüzün hakkında söylediklerini her gece okumak üzere başucuma koyarım:

“Hüzün, her zaman kalbin samimiyet yanlarında göğerir ve insanı Allah’a yaklaştıran davranışlar arasında hüzün kadar fahre(öğünmeye), riyâya, süma’ya kapalı bir başka davranış yoktur. Hüzün de dimağ ve vicdanın zekâtıdır ve bu iki duygunun sağlaşmasında, saflaştıktan sonra da dupduru kalmasında hüznün tesiri çok büyüktür. Hüzün vardır, ibadetteki eksiklik endişesinden kaynaklanır ve bu avam hüznüdür. Hüzün vardır, kalbin mâsivâya muhabbetinden ve duyguların teveccühteki teklemelerinden kaynaklanır; bu da havâs hüznüdür. Hüzün de vardır ki, mahzunun bir ayağı nâsût (beşeriyet) âleminde, diğer ayağı da lâhût âleminde, kalbin kadirşinaslığı ile her iki âleme karşı denge ve temkin gözetir ve her an dengeyi ‘bozdum veya bozacağım’ endişesiyle ürperir ve sürekli hüzünle inler ki, bu da asfiyânın (mübarekler) hüznüdür.” 

“Aynı dertten dertleneni bul” diyen ehl-i irfanın sözüne uyarak, derviş hüzünkârlara kulak veririm. Onlara göre, “âhiretle ilgili hüzün iyi ve güzel, dünya ile ilgili hüzün kötü ve çirkindir.” Dervişin birine sormuşlar: “Kişinin hüzünlü oluşuna ne ile istidlâl edilir. ‘İnlemesinin çok oluşu ile” demiş. İşte böyle! Dua ederken, tasavvufî bir türkü, bir ilâhî dinlerken, mâveraya kanatlandıran bir şiir okurken inleyen insan hüzünkârdır. Cezbe hâlindeki bu inlemeler hüzünle kucaklaşmadır.

Sözün özü: İnsan-ı kâmillere uyarak, ulvî hüzünle hemhâl olup kalbimizin ve gönlümüzün zekâtını vermeliyiz.

*****

YİTİKSÖZ 

Genel Yayın Müdürlüğünü Duran Boz’un yaptığı ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin yayınladığı, yayın kurulunda Prof. Dr. Mehmet Narlı ve Doç. Dr. Selim Somuncu gibi edebiyat hocalarının yer aldığı “Yitiksöz-sanat, edebiyat ve düşünce dergisi”nin Ağustos-Eylül 2021 / 6. sayısı yine nesir ve şiir ağırlıklı. Bu sayıda yer alan bâzı yazar ve şairler: Mehmet Solak / Sebep, Kenan Çağan / Temyiz, Mehmet Narlı / Dilin Mikrokozmosu: Atasözleri ve deyimler, Mustafa Köneçoğlu / Cahit Zarifoğlu’nun sınav kağıdı, İbrahim Gökburun / Eskittiğim çantalar, Metin Kaplan / Mektup, Mehmet Aycı / Tere, Mustafa Ruhi Şirin / İstanbul’da en güzel şey,  Hilmi Uçan / Zamanın anlamı ve ritmi, Arif Bilgin / Ah o mahalleler, Yunus Develi / Kuyudan, Sıddıka Zeynep Bozkuş / Sandık, Ömer Yalçınova / Yağmur çamur, Yasin Mortaş /Dürtü, Mehmet Mortaş /Her yola, Hüseyin Burak Us /Çıkma aşk, Mehmet Akif Şahin / Yalnızlık günleri, Arif Ay / Çiviler çakmalı.                                                                   

EVVELÂHİR

Editörlüğünü yazar ve şair Ömer Yalçınova’nın yaptığı, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin “iki aylık kültür-sanat ve şehir dergisi” Evvelâhir’in Temmuz-Ağustos 2021/ 5. sayısı önceki sayılar gibi şehrin tarihî ve kültürel kimliğini tanıtmaya devam ediyor. Mündericatı şöyle: Fakir İbrahim oğlu Ahmet: İbnü’l Maraşî / Muhammed Alptekin Tekerek, Tarih öncesi çağlardan günümüze Kahramanmaraş-4 / Mehmet Işık, Ahmet Kavak’la su şehri Kahramanmaraş üzerine söyleşi / Ömer Yalçınova, Kahramanmaraş’ta suyun tarihi / Mehmet Işık, Bir turizm cenneti Tekir / Zekeriya Çakabey, Mâziden günümüze Yeşilgöz /Cahit Küçük, Mağara Yârenleri / Yasin Mortaş, Maraş için kalem çalışmaları-2 / Ömer Aksay, Sibel Kök: Osman Nalbant’la Medeniyetimizin Batı yakası Bosna üzerine söyleşi, Ecer gelin / Müzeyyen Çelik Kesmegülü, Mistik doğasıyla büyüleyen şehir: Edinburg / Zehra Karadaş, Maraş’ta bir gün / Seyhan Arslan, Lezzeti mekân /İlknur Avcı, Prof. Dr. Mehmet Özkarcı ile Eshab-ı Kehf (Kutsal Yadigâr) söyleşi/ Ömer Yalçınova, Eshab-ı Kehf’in hikmetlerle dolu Tevhid mücadelesi / İbrahim Kanadırık, Genişleyen ve daralan kentler /Tekin Şener, Pulsuz mektuplar-5/ Hüseyin Yorulmaz /Mustafa Aydoğan, Kurutulmadan önce ve sonra Gâvur Gölü / İbrahim Gökburun, Dostlar Çayevi / Bekâr evimin İngilteresi-1/ Hüseyin Burak Us, Soluk Soluğa Üsküp-3 / İsmail Göktürk, Zeytin Gözlü Maraş / İnci Okumuş, 8 Başlıkta Elbistan / Gülizar Güneş, Kültür Sanat Etkinlik / Sinem Bozhöyük, Her Zaman Şair Memduh Atalay / Hasan Ejderha”                                              

YOLDAKİ KALEMLER DERGİSİ YOLDA                                                            

Yayın müdürünün birtakım dünyevî meşguliyetleri sebebiyle kısa bir tâtile giren Yoldaki Kalemler dergisi nihayet tekrar yola çıktı. “Sokakbaşı”(roman), “Maraş’ın Cezbeli Gülleri” (otobiyografi), “Seni Yaşamadan Olmaz” (şiir) ve “Marallar Oymağında Bir Ceylan Oturup Ağlamak” (şiir) kitaplarıyla tanıdığımız Hasan Ejderha’nın yayın müdürlüğünde çıkan “Kültür, sanat, edebiyat ve fikir dergisi Yoldaki Kalemler” daha önce de belirttiğimiz üzere hayli mesafe alan şirin mi şirin bir dergi…  Birçok dergide görülmeyen bir yayın çizgisine sahip olan Yoldaki Kalemler iki kuşağın bir arada yazdığı dergidir. Birinci kuşak kalem erbabından Memduh Atalay, İsmail Göktürk, Hasan Keklikçi, Yasin Mortaş, Teyfik Karadaş, Fazlı Bayram, Enver Çapar, Mehmet Muharremoğlu, Sibel Kök, Mehmet Mortaş, Hüseyin Gök, İbrahim Gökburun, M. Akif Şahin, Musa Yıldız, Şaban Sözbilici, Muhammet Nacaroğlu, Murat Türkmenoğlu, gibi isimlerle; ikinci kuşaktan en çok Ferhat Altun yazmaktadır. Dergide yazanları şöyle sıralayabiliriz: Nurcihan Kızmaz, Hidayet Bağcı, Mehmet Akif Şen, Gün Sazak Göktürk, Mehmet Yaşar, Ferhat Ağca, Ökkeş Alper Taşlıalan, Ufuk Türk, Merve Söyler, Şeyhşamil Ejderha, İsmail Sağır, Alaaddin Küçükkürtül, Hilal Ejderha, Merve Söyler, Levent Nergiz, M. Alper Taş,  Metin Acar, Meltem Kızmaz, Nigar Yağcı, Senanur Çam, Alirıza Akkale, Gizem Aktürk, Hasan Can Bitti, Mustafa Cihan Alliş, A. Enbiya Uzdil, Melih Erdem, Rıdvan Tanır, Miraç Doğantekin, H. Akbay, Hasan Bazı, Esra Balcı, Âşık Ali Yüce, Ebrar Akkaya, Süleyman Kar şiir ve yazılarıyla sanat edebiyat yoluna devam eden isimlerdir.                                                                     ***                                                                                                                             

HECE TAŞLARI                                                                                                    

Yayın Müdürlüğünü Tayyib Atmaca’nın yaptığı Hece Taşları Aylık Şiir Dergisi Ağustos 2021 / 78. sayısına ulaştı. Şiir ağırlıklı bu sayıda yazanlar şöyle: Hüseyin Kaya / Gazel, D. Cem Gürdal / Yunus Gibi, Tacettin Şimşek / Vefa Perdesi, Hatice Ayşe Hasan / Altın Çağım, İbrahim Baz / Şairler Şehri Maraş’ta Bir Edebiyat Yolu, Əbbas İslami / Gəcələr, Güllü Eldar Tomarlı / Məni, Erdal Noyan / Selam Olsun/Vaktinde, Mehmet Durmaz / Sancılı Çiçek l, Kenan Yavuzaslan / Sen Bana Gülsün, M. Nihat Malkoç / Aşk Risalesi l, Mustafa İmir / Anılar Kaldı l, Vahid Məmmədli / Mən Sənin Ömrünə Bahar Gətirim, Yasin Şen/ Gecede Seni Anlamak, Mehmet Bircan / Yar Kasidesi’ne Nazire, Recep Şen / Yunus Emre’nin İzinde, Ali Kemal Mutlu / Seni Sevmek Benim “Ülkü’m” Sevdiğim l, Metin Özarslan / Ateşe Uçan Şahin. (ilbeyali@hotmail.com)

Bu yazı toplam 642 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim