Kanunlardan Sözlüklere Resmi, Milli ve Ulusal Bayramlarımız

Önder SAATÇİ
Sözlüklerin düzenlenmesi çok zorlu bir iştir. Bir dilin sözlüğü hazırlanırken o dilin bütün yazılı edebiyat ürünlerinin taranmış ve o dildeki sözlü ürünlerden ayrıntılı derlemler yapılmış olması lâzımdır. Bu çabalar sonucunda yine de sözlüğe girmemiş kelimelerin bulunacağı hiçbir zaman gözden uzak tutulmamalıdır.[1] Bu durumsa sözlük hazırlayıcılarının başlıca sorunlarından biridir. Bunun yanında, zamanla dile giren yeni kelimelerin ve dildeki birçok değişmenin sözlüklere alınması için tarama ve derleme faaliyetlerinin süreklilik arz etmesi gereklidir. Tarama ve derlemelerin sürekliliğini sağlamak da çoğu zaman insan kudretini aşan bir durumdur. Bu yüzden, dile giren yeni kelimelerin yeni taramalarla ve derlemelerle ortaya çıkarılması ve kaydedilmesi için iyi bir kurumlaşma gereklidir. Buradan da yola çıkarak sözlüklerin kişilerce değil de kurumlarca hazırlanmasının daha olumlu sonuçları olacağı söylenebilir.[2] Bununla beraber, dilin belli alanlarındaki (deyim, terim, argo, vb.) sözlüklerin kişilerce hazırlanması her zaman mümkündür.

 Dile yeni giren kelimelerin, kelimelerdeki anlam kaymalarının veya kelimelere yüklenen yeni anlamların, bazı kelimelerin zamanla kazandığı mecaz anlamları ve yan anlamların basılı sözlüklere anında işlenmesi her zaman mümkün olmasa da bu sıkıntı, günümüzde elektronik ortamdaki sözlüklerle aşılabilmektedir. İnternet ortamında kullanıma sunulan bu tür sözlüklere her an madde eklenip çıkarılabilmekte, düzeltmelerde bulunulabilmekte, bu durum sözlükçülük faaliyetlerini fazlasıyla rahatlatmaktadır. Elektronik ortamdaki sözlüklerin bu alana bir katkısı da basılı sözlüklere, sözlüğün hacminin kabaracağı kaygısıyla veya daha başka düşüncelerle alınmayan bazı tamlamaların, deyimlerin, vb. dil unsurlarının, ilgili kelimelerin verildiği maddenin altında kullanıcıya sunulabilmesidir. Ancak, sözlükçülüğümüzün yukarıda anılanların yanında daha başka sorunları da olduğu unutulmamalıdır. Meselâ, hukuk metinlerinde tanımlanan kavramlar her zaman sözlüklerdeki gibi tanımlanmakta mıdır? Yahut, sözlük düzenleyicileri hukuk metinlerindeki dil kullanımını yeterince ve yakından takip etmekteler mi? Biz bu yazımızda, böylesi bir sorunu, bazı bayramlarımızın, kanun metinlerindeki tanımlarıyla sözlüklerdeki tanımlarını karşılaştırarak ortaya koymaya ve bazı çözüm önerilerinde bulunmaya çalışacağız:

 Öncelikle, bu yazıda ele alacağımız sorunu kısaca özetlemeye çalışalım: Bilindiği gibi, toplum hayatımızda kutlanan birçok bayram vardır. Bunlardan bir kısmı kaynağını dinden alırken bazıları da yakın tarihimizdeki Millî Mücadelenin dönüm noktaları olan günlerin kanunla kutlanan yıl dönümleridir.[3] Günlük konuşma dilinde, İslâm dininden kaynaklanan bayramlarımıza topluca “dinî bayramlar” denirken Millî Mücadelenin belirli günlerinin yıl dönümlerinde kutlanan bayramlara da topluca “millî bayramlar” diyoruz. Ancak, günlük konuşmalarımızda kullandığımız bu adlandırmalar sözlüklerde de aynen benimsenmiş midir? Bu amaçla, dilimizin söz varlığını bir araya getiren belli başlı basılı Türkçe Sözlüklere müracaat ettiğimizde, “millî”, “ulusal” gibi maddelerin altında millî bayram veya ulusal bayram gibi tamlamalara yer verilmediğini tespit etmekteyiz. Bu kavramların karşılıklarını bulmak için internet sözlüklerine (TDK’nın hazırladığı Güncel Türkçe Sözlük ve Dil Derneğince hazırlanmış olan Türkçe Sözlük) başvurduğumuzda ise şunları gözlemekteyiz: Türk Dil Kurumunun resmî internet sayfasındaki Güncel Türkçe Sözlük’te millî bayram maddesi bulunmamaktadır. Bu sözlükte millî bayram yerine ulusal bayram terimi yer almakta, karşılığında da yalnızca Cumhuriyet Bayramı yazmaktadır. Her yıl 23 Nisan, 19 Mayıs ve 30 Ağustos’ta kutlanan bayramlarsa TDK sözlüğünde resmî bayram terimiyle karşılanmıştır. Dil Derneğinin resmî internet sitesindeki Türkçe Sözlük’e baktığımızdaysa millî bayram teriminin ulusal bayram terimiyle anlamdaş olarak ele alındığını, ulusal bayramın tanımında ise 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim’de kutlanan bütün bayramların bir arada sayıldığı gözlenmektedir. Dil Derneği bununla da yetinmemiş, ulusal bayramların dinî bayramlar dışında kalan bayramlar olduğunu da tanımında vurgulamış. Gelgelelim, bu derneğin sözlüğünde de resmî bayram diye bir madde bulunmamakta.

 

Yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere, bu iki internet sözlüğünde “ulusal bayram” kavramı tamamıyla farklı tanımlanmıştır. Dil Derneği ulusal bayramı günlük kullanımdaki karşılığıyla verirken TDK bu kavramı, ilkin 1 Haziran 1935 tarihini taşıyan Resmî Gazete’de yayımlanan, 17 Mart 1981 tarihinde de bazı değişikliklerle yeniden kabul edilen ve 19 Mart 1981 tarihindeki Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını ulusal bayram, diğerlerini ise resmî bayram olarak hükme bağlayan “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun”a göre tanımlamıştır.[4] İki sözlükte karşılaştığımız farklı iki tutum, kanaatimizce, sözlük hazırlamayla ilgili bazı meselelerin yeniden tartışılması gereğini ortaya çıkarmıştır. Zira, yukarıda sözünü ettiğimiz sözlüklerden biri (Güncel Türkçe Sözlük) halk arasında yaygın kullanıma sahip olan millî bayram terimini yok farz ederken diğer sözlükse (Türkçe Sözlük)1935’ten bu yana Cumhuriyet Bayramıyla diğer bayramlar arasında kanunla belirlenmiş farkı dikkate almamıştır.[5] Bu durumda, şu soruların cevap bulması gereği ortaya çıkmaktadır: Sözlük hazırlayan kişi veya kurumlar hukuk metinleri(Anayasa, kanun, yönetmelik, tüzük, vb.)ndeki kelimelere dönem dönem farklı anlamlar verilip verilmediğini mi dikkate almalılar? Yoksa hukuk metinlerini düzenleyenler dilcilere danışarak mı bu tür metinleri hazırlamalılar? Bizce, terim sözlüklerini hazırlayanların, nasıl ki dilcilerle birlikte çalışması [6] yapılacak işin daha verimli, daha faydalı olacağını sağlarsa kanun, yönetmelik, tüzük, vb. metinleri düzenleyenlerin de dilcilerle ortak çalışmalarda bulunmaları işin tabiatı gereğidir. Ancak kanun metinlerinde en küçük bir değişikliğin bile uzun bir süreçte ve birçok siyasî tartışmayla gerçekleştiği düşünülürse iş yine dilcilere düşmektedir. Çünkü, sözlük hazırlayanlar nasıl ki dildeki son gelişmeleri (kelimelerin kazandığı yeni anlamlar, anlam kaymaları, dile giren yeni kelimeler, vb.) takip etmekle ve bunları sözlüklerine aktarmakla yükümlülerse aynı prensipten hareket ederek bu durum karşısında da sözlüklerini yenilemelidirler. Buna göre, her iki kuruma da sözlüklerinde şu değişiklikleri yapmalarını teklif ediyoruz:

 1. TDK halk arasında yaygın olan millî bayram maddesini, halkın bildiği anlamla mutlaka sözlüğüne eklemeli, bu maddede tıpkı Dil Derneğinin ulusal bayram tanımında olduğu gibi 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim bayramlarını zikretmeli; ayrıca, tıpkı Dil Derneği gibi bu maddenin tanımına “dinî bayramlar dışında kalan bayramlarımız” ibaresini eklemelidir.

 2. TDK, Güncel Türkçe Sözlük’te şimidiki ulusal bayram maddesini ve karşılığını aynen korumalı; ancak sözlük kullanıcılarının kafasının karışmaması için tanımın kanun metninden kaynaklandığını belirtmelidir. Fakat bununla yetinmeyerek ulusal bayram maddesine bir değil iki karşılık vermeli. Birinde, Kanun’daki tanımı esas alırken ikincisinde millî bayram maddesine gönderme yapmalıdır.

 3. Dil Derneği millî bayram terimini ulusal bayram maddesine göndermeyle tanımladıktan sonra, ulusal bayram terimini iki şekilde anlamlandırmalıdır. Bunlardan birincisinde şimdiki ulusal bayram tanımını korurken ikincisinde TDK’nın tutumuna uyarak bu maddeye Kanun metnindeki gibi karşılık vermelidir.

 4. Dil Derneği ayrıca, resmî bayram maddesini de sözlüğüne eklemeli ve bu maddeyi tıpkı TDK’nın sözlüğündeki gibi, yukarıda sözü edilen kanundaki tanıma uygun şekilde tanımlamalıdır.

 

 Sözlük düzenleyen bu iki kurum yukarıdaki adımları attıkları takdirde her şeyden önce iki sözlük arasındaki farklar ortadan kalkacak, sözlük kullanıcıları hangi kaynağa bakarlarsa baksınlar aynı bilgileri göreceklerdir. Bunun yanında, dilimizde millî bayram ve ulusal bayram kavramlarının, birbirinden kesin hatlarla ayrılmış olduğu ortaya çıkacak; böylece, millî bayram teriminin halk arasındaki kullanımdan kaynaklandığı, ulusal bayramınsa kanun hükmünden ileri geldiği açıklıkla belirlenmiş olacaktır.

 



[1] Zeynep Korkmaz,. Türkiye'de Ağız Sözlükleri, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, Temmuz 2000, C: 2000/II, S: 583, s. 7-14.

[2] Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, TDK yayınları: 439, Ankara 1998 (2. baskı), 2. cilt, s. 85.

[3] Bkz. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanaun’un 1. ve 2.a. maddeleri

[4] Bkz. adı geçen kanun.

[5] 2739 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’un 1, 2. maddeleri.

[6] Hamza Zülfikar, Terim Sorunları ve Terim Yapma Yolları, TDK yayınları: 569, Ankara 1991, s. VIII.

Bu yazı toplam 2102 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim