Denizden yüksekliği bin elli metreydi. Öyle olunca karlar düşerdi erkenden; baharsa ne zaman gelirdi, farkında değildik. Tavanı ahşap, duvarları kerpiç arasına kara tuğla işli, yer yer sıvaları dökülmüş bir de ortaokulu var. Köyün adını da, okulun adını da veremem. Belki Zehra görür bu yazıyı da, üzülür. Kar, erimeye yüz tuttuğu zamanlarda kiremitler yıllarca aktarılmadığı için, tavanından sular damlamaya başlardı. Çatıya çıkıp kürüyene dek sürerdi bu. Sıraları sağa sola çeker, öyle ders yapardık.
Devamı: https://www.insaniyet.net/kinali-zehra/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.