• İstanbul 11 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 11 °C
  • Konya 3 °C
  • Sakarya 10 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 12 °C
  • Gaziantep 9 °C
  • Bolu 5 °C
  • Bursa 9 °C

Mehmet Özdemir: Şiir kadar öznel bir edebi tür yoktur.

Mehmet Özdemir: Şiir kadar öznel bir edebi tür yoktur.
Türkiye Yazarlar Birliği Sakarya şubesi tarafından Şair Mehmet Özdemir ile şiir, edebiyat üzerine söyleşi yapıldı. Son çıkan kitabı Adamın Gözleri kaç Kurşun Sıkar çerçevesinde ilerleyen söyleşi şube başkanı Yrd. Doç. Dr.

Her şiir yazıldığı dile aittir; ama sadece bir dille yazılması yetmez, o dilin ruhunu, anlam dünyasını da ifade edebilmelidir.

Türkçede şiir karşılığı olarak koşuk, yır gibi kelimeler önerilmişse de pek kabul görmemiştir. Geçmişte şiirin olmazsa olmazları olan uyak ve nazım biçimleri şiire yapışıp kalmıştır. Bu yüzden olsa gerek ki şiir ile nazım eş anlamlı sayılmıştır. Şiirin ölçülü, uyaklı söz söyleme sanatı şeklinde algılanmasına yol açmıştır.

Şiir kadar öznel bir edebi tür yoktur. Başkalarının hikâyesini, romanını yazabilirsiniz ama şiirini yazamazsınız.

İmge şiirin vazgeçilmezidir. ”Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal” şeklinde ifadelendireceğimiz imge, dış dünyadan alınan zihinsel uyarımların yeni ifade, metafor olarak gerçekleşmesidir. Benzetmeler, istiareler, mazmunlar geçmişteki şiirimizin vazgeçilmeziydi. Bunları kullanmakla beraber özgünlük ihmal edilmemelidir. Yenilik peşinde olmayan, yeni söyleyiş arayışları içinde bulunmayan, yeni ses ve biçim geliştiremeyen şairin geleceğe kalma imkânı yoktur

Mevlana’nın ölümü düğün gecesinde sevgiliye kavuşma olarak ifade etmesi o zamana kadar görülmemiş bir imgedir. Şeyh Galip’in aşk için yapılan yolculuğu “ mumdan gemilerle ateş denizinde yüzmek” şeklinde anlatması özgündür; alışılmamış yeni bir imgedir. Kemalettin Kamu’nun gurbete farklı bakışı; “ben gurbette değilim gurbet benim içimde” söyleyişi özgündür.

Benim tavrım lirik şiirden yana olmuştur hep. Bireysel duyguların coşkun bir dille anlatılması şiirimin olmazsa olmazlarındandır. Fuzuli, Nedim, Yunus Emre, Karacaoğlan, Yahya Kemal etkilendiğim şairlerdendir. Şeyh Galip- Haşim çizgisini de ihmal etmedim. 1978’de Sezai Karakoç’un “Mona Roza”  adlı şiirini okuduğumda şairliğe karar vermiştim. Necip Fazıl bizim neslin vazgeçilmez üstadıdır. Çocukluğum saz şairlerinin arasında geçmiştir. Hece şiirine yakın durmam sanırım bundandır. Ama klasik hece şirinden kaçınarak yeni tarzlar deneme yoluna gittim. Kafiyenin amacı şiire ses vermekse, kafiyesiz ama ahenkli şiir yazmak da mümkündür diye düşündüm ve denedim.  Zaman zaman aruzla yazdım, aruzla heceyi, heceyle serbest şiiri karıştırdım.”

Program dinleyicilerin Mehmet Özdemir’in şiiri ve kitabı hakkındaki soruları ve değerlendirmeleri ile sona erdi.

 

Bu haber toplam 3003 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim