Sağlam bir espri anlayışı vardı. İçinden çıkamadığımız en çetrefilli konularda bile yaptığı şakalarla bizi güldürürdü. Bazen ona kızardım, hiçbir şeyi ciddiye almamakla suçlardım onu. Hâlbuki sorunların konuşarak çözülemeyeceğini anladığı zamanlarda dağıtırdı konuyu. Aslında hem ciddi hem hüzünlüydü de. Bunu zaman geçtikçe anlamaya başlamıştım. Yıllar içinde böyle onun pek çok düşüncesini anladım, anladıkça ona yönelik sevgim de arttı.
Onu ilk gördüğüm anı hatırlıyorum, hiçbir şey hissetmemiştim. İtici değildi, ama ilk görüşte sizi etkileyen insanlardan da değildi. Zamanla büyük bir sevgi inşa ettik. Her fedakârlığı içimdeki sevgiyi büyüttü. En büyük olduğu zamanda da çekti gitti. Morgda onu öyle sessizce yatarken gördüğümde nasıl bağırıp çağırmadığıma hâlâ şaşırırım. Onun bana hep yaptığı gibi alnına bir öpücük kondurdum. “Kısa oldu bu dünyadaki görüşmemiz, yine görüşeceğiz” dedim. Dokuz yıl gerçekten kısaydı. İyi gidiyordu her şey. Ama kaderde yazılan olacaktı, oldu.
Devamı: https://www.insaniyet.net/memlekete-donus-15-temmuz-sehitlerinin-anisina/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.