• İstanbul 19 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 20 °C
  • Konya 18 °C
  • Sakarya 19 °C
  • Şanlıurfa 24 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 21 °C
  • Bolu 18 °C
  • Bursa 15 °C

Minarenin alemine hokka ve kalem 'kondu'

Minarenin alemine hokka ve kalem 'kondu'
Nidayi Sevim, Eyüpsultan'daki Defterdar Mahmud Çelebi Camii'nin ilginç hikayesini paylaşıyor. İnce düşünceli ve zarif insanlar, bakın yüzyıllar sonra bile nasıl kendilerinden sitayişle söz ettiriyor.. Hz.
dsc03159
Nidayi Sevim, Eyüpsultan'daki Defterdar Mahmud Çelebi Camii'nin ilginç hikayesini paylaşıyor. İnce düşünceli ve zarif insanlar, bakın yüzyıllar sonra bile nasıl kendilerinden sitayişle söz ettiriyor..

Hz. Mevlana misali, pergelin bir ucunu hakka sabitleyip diğeri ile dünyayı gezen, doğu ve batının sentezini yaparak çağ açıp çağ kapayan ceddimiz, her şeyden önce insandı. Şeyh Galib, iki mısra ile şöyle ifade eder bu insanı: “Gönül gözü ile bak kendine. Yaratılanların özüsün sen. Kâinatın göz bebeği olan âdemsin sen.” İşte, bu anlayış ve kavrayış sahibi insanın, güzel olan her şeye gözü de gönlü de açıktı. Dünyayı yorumlama biçimi böyle olunca ortaya çıkan insanlar da içinden geldiği medeniyeti özümsemiş müstesna şahsiyetler olurdu.


Osmanlı, insan odaklı bir yönetim biçimini esas almıştı. İnsana değer verirdi. Sadaka taşları, Mola taşları, Kuş evleri gibi birbirinden anlamlı nice hizmetin yürütülmesi için 26.000’den fazla vakfın kurulmuş olması, onların gönül zenginliğini ve gayretini açık bir şekilde gözler önüne sermiyor mu? Kurdun-kuşun hakkını gözeten bir anlayış, nasıl olur da eşref-i mahlûkat olan insanı ihmal ederdi? Her şey onun içindi. Tabiatıyla o devirlerde ince ruh dünyası, zarif yaradılışı nedeniyle, sanatçıya daha da bir önem gösterilirdi. Böyle bir toplumda yetişenler de eşine ender rastlanan, medeniyet bilinci oldukça gelişmiş güzide insanlar olurdu.

Gün geçmiyor ki bu güzel insanların şaşırtıcı ve düşündürücü bir nüktesiyle daha karşı karşıya kalmayalım! Öyle bir medeniyet tasavvur edin ki yer gök bu medeniyetten nasibini almış olsun. Yazımızda, işte böyle bir medeniyetin ortaya çıkardığı güzide insanlardan birini, eserini ve oldukça zarif nüktesini kısaca anlatmaya çalışacağız.


Neden ‘Nazlı’ denmiş bilinmez bir güzel insan


Eyüpsultan’ın girişinde, Feshane karşısında, Defterdar Caddesi üzerinde, mütevazı bir cami bulunmaktadır. Bir Mimar Sinaneseri olan Defterdar Mahmud Çelebi Camii… Caminin banisi, Kânunî Sultan Süleyman Handevri Osmanlı maliyesinde, yaklaşık yedi yıl maliye bakanlığı yapmış, yegâne söz sahibi olmuşDefterdar Mahmud Çelebi’dir. Kendisi İstanbulludur. “Nazlı Mahmut Çelebi” olarak bilinir. Hat sanatıyla ilgilenip bu yolda devir açan Şeyh Hamdullah’dan altı cins yazıyı meşk eden Nazlı Mahmud Çelebi’ye niçin “Nazlı” dendiği bilinmez. Fakat Mahmud Çelebi’nin baş defterdarlığı esnasında, belki hazineden para isteyenlere nazlandığından dolayı bu lakabı aldığı düşünülebilir.

Defterdarlığı sırasında Nazlı Mahmud Çelebi, Eyüpsultan ile Ayvansaray'ı arasında, sahile yakın bir yere bu camiyi inşa ettirmiş. Semt, işte bu Nazlı Mahmud Çelebi’nin külliyesinden dolayı “Defterdar” ismini almış. Bu küçük külliyenin mektebi, medresesi ve çeşmesi de aynı yılda yapılmış, fakat mektep ve medrese zamanımıza gelmemiştir. Mahmud Çelebi’nin 1546’daki vefatından sonra, caminin kıble tarafına onun için kubbeli bir açık türbe de inşa edilmiş. Ne yazık ki türbe içindeki mezar taşı, ilgisizliğimiz yüzünden pek çok örneği gibi tahrip edilmiş. Ne zaman, nasıl, kim, neden tahrip etmiştir? Bunların cevabı maalesef yoktur! Câminin genişçe olan haziresine, 19. yüzyılın sonlarına kadar defin yapıldığı, burada bulunan mezar taşı kitabelerinden anlaşılmaktadır. Caminin kapısındaki 1541 tarihli manzum kitabe, caminin banisi Nazlı Mahmud Çelebi’ye aitti,

 

Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/16731/minarenin-alemine-hokka-ve-kalem-kondu.html

Bu haber toplam 2154 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in02 Ekim 2025 Perşembe 11:06
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim