Batı Avrupa’da en eski camii hangi başkenttedir? İspanya’yı hariç tutarak soruyoruz bu soruyu...Tuhaf gelecek, fakat Paris’te!
Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa uğruna ölüme gönderilen Müslüman sömürge askerlerinin hatırasına Paris’in kenarında Endülüs tarzı bir camii yapılması kararlaştırıyor ve 1922’de ibadete açılıyor…
Moskova’da ilk camiin Paris’ten yüz yıl önce ibadete açıldığını söylesem şaşırtıcı gelebilir bazılarına. İki günlük Cengiz Aytmatov programı sürerken Türkiye’den katılan arkadaşlarımızla (Yücel Başdemir, Enes Kala ve Sadık Ünay) bir süreliğine ayrılıp cuma namazı kılmaya niyet ettik. En yakın camii, en eski camii imiş meğer…



Dönüşte Moskova’nın Vnukova Havalimanı’nın Dış Hatlar Terminalinde bir Mescid’e rastlamak (ancak 3-4 kişi aynı anda namaz kılabilecek cesamette) rbu bilgilerden sonra bizi fazla şaşırtmadı. Mescid işaretinde hilâl ve yıldızın birlikte resmedilmesi ilgi çekici idi.
*
Rusya’nın resmi veya resimli tarihi!
Rusya’nın batılılaşma macerası ile ilgili Korkunç İvan’ın yaptıklarından kısaca bahsetmiştik. Bu demek ki Ruslar doğulu. Şimdi bekli doğulu değiller ama tam batılı oldukları da söylenemez. Moskova’da kilise mimarisine bakarak doğulu unsurların ağır bastığını söyleyebiliriz. Sivil mimaride ise batı hakimiyeti, bilhassa Alman tarzı baskın. Moskova temiz, bakımlı ve düzenli bir şehir. Trafiği ise İstanbul’u aratmıyor. Şehirde eski gökdelenler var, bunlar Stalin dönemindenmiş. Hazret 32 katlı üniversite binası yaptırmış! Şehrin silüetinde hayli geride yeni tarz gökdelenler de arzı endam ediyor. Bizdeki tabela, reklam panosu kirliliği de yok.
Rus modernleşmesinde müzik, resim, bale gibi sanatlar önemli yere sahip. Rusların bu alanlarda büyük sanatçılar yetiştirdiği biliniyor. 19. Yüzyılın büyük romancıları arasında Rus romancıların ayrı bir yeri var. Komünist dönemde bir duraklama ve belki de gerilemeden söz edilebilir. Bolşevikler önce sanatı ne yapacaklarını pek bilemediler. Proletoryanın sanatı bale veya klasik müzik olabilir mi? Edebiyat da bir zamanlar hayli tartışılmış. 1930’larda Moskova’da Yazarlar Kongresi’ne katılan Yakup Kadri, Komünist Parti’nin emrettiğini yazmayı edebiyat olarak gören yazarlardan söz ediyor. Bu başlangıçtan sonra Rusya eski modernist köklerine dönmüş.
Rusya’da operaya, baleye, klasik müzik dinlemeye gidemedik, gidemezdik. Fakat gişesinin önünde uzun kuyruklar oluşan Resim Galerisine gittik. Rus resmini görmek için gittiğimiz Devlet Tretyakov Galerisi’nde Rusya’nın tarihine bir gezinti yaptık desek yanlış olmaz. Bu müze-galeri bir buçuk asırlıkmış. Biz ziyarete gittiğimizde mesai saatinin sonuna yaklaşılmıştı. İki saat sonra çıktığımızda, dışarıda müzeyi ziyaret için bekleyenlerde bir azalma olmamıştı. Demek ki galeri geç saatlere kadar veya bütün gece açık.
Bizim Resim Heykel Müzemiz var mı? Benim bildiğim İstanbul ve Ankara’da var. Ankara’dakinin ziyaretçi akınına uğradığına şahid olmadım. İstanbul’daki müze için bir şey söyleyemeyeceğim!
Resim galerisinin kurucusu, Rus ressamlarının tablolarının koleksiyonunu yapan tüccar Pavel Tretyakov’muş. Tretyakov’un koleksiyonun başlangıcı ise 1856 yılında alınan iki tablo. Başlangıçta konağında muhafaza etmiş tabloları. Tablo sayısı çoğalınca yan sokakta bir sergi salonu yapmış. 1881’de galeri ziyarete açılmış. Bu ilginç koleksiyoncu galerinin açılışında bulunmadığı gibi çarın asalet unvanı tevcihini de geri çevirmiş, fakat Moskova fahri hemşehriliği unvanını minnettarlıkla kabul etmiş.
Daha 20. yüzyılın başında galeri, Avrupa’nın en büyük resim müzelerinden biri olmuş. Devrimden sonra Tretyakov Galerisi kamulaştırılmış, yeni eserler katılarak zenginleştirilmiş. Binaya zamanla yeni yapılar eklenmiş. 1932’de eserlerin bir kısmını 16.yüzyıldan kalma bir kilisede teşhir edilmeye başlanmış. 1986’da Devlet Resim Galerisi’yle birleştirilmiş.
Müzenin koleksiyonunda, 9.-21.yüzyıllara ait 170 bin Rus sanatı eseri varmış…
Galeride büyük kıt’ada resimler bilhassa dikkat çekiyor. Bir salon Türkistan’a ayrılmış. Salonun girişinde Semerkant’taki Registan meydanında bulunan Şirdar Medresesi’nin büyük kıt’adaki resmi dikkatimizi çekti. Tabloya yaklaşınca gördük ki, uzun sırıkların ucunda Rus başları var. Başka bir resimde muhtemelen Buhara Hanı, avluya yığılmış kelleleri seyrediyor. Bu benzer resimler Rusların Türkistan’ı işgal etmelerini meşrulaştırıcı bir etki uyandırmış olmalı. Gezmekle bitmeyen galeride kılavuzumuz bize İngilizce hızlı bir tur yaptırdı. Arada Puşkin ve Tolstoy gibi ünlü Rus yazarlarının portrelerini gördük, Deli Petro resmi müthişti. Ayvazovsi’nin deniz tablolarına da genişçe bir yer ayrılmıştı.

























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.