• İstanbul 18 °C
  • Ankara 22 °C

Muhafazakârların Anıtkabir/Kemalizmseverliği

Ahmet Doğan İLBEY

Koronavirüs Anıtkabir’e uğramaz mı?

Koronavirüs Anıtkabir’e bulaşmazmış, öyle bir gücü yokmuş. Dahası, Anıtkabir’in korona yasaklarından muafiyeti varmış. Maskeli de olsa câmiye gitmekten imtina eden devlet erkânı ve siyasî elitler maskesiz bir şekilde Kemalizm’in kadetrali, sümme hâşâ Kâbesi denilen Anıtkabir âyinini ihmal etmediler. Devrin CHP milletvekili sözde şair Kemalettin Kamu boşuna söylememiş: “'Ne mucize, ne füsun / Ne örümcek, ne yosun / Kâbe Arab’ın olsun / Çankaya bize yeter.” Aslında, Anıtkabir bize yeter demek istiyor.

 

Mürâlik mi yakınlaşma mı?                                                                               

Muhafazakâr ve mukaddesatçı iktidar mensuplarına bir şeyler oldu. Anıtkabirseverlik, ılık Kemalizm veya Atatürkçülük modası aldı başını gidiyor. Kemalizm ufak ufak mukaddesatçı iktidarın bünyesine bir virüs gibi girmeye başladı. Allah sonunu hayır getirsin. Şu sıralar face ve twittir sayfalarında Kemalizm’in “önderinden”  “spot” sözlerin yer alması ne anlama geliyor. Güvence sigortası mı yaptırıyorlar? Anıtkabir meselesi uzun, daha önce çokça yazdık. Korona günlerinde câmiin çeşmesinden su bile içmek yasakken, başta hükümet erkânı ve iktidar mebuslarının Anıtkabir âyinine katılmaları oportünizmin, mürâliğin dikalâsıdır.  Rejimle uyumlu görünmenin “joker” kartı olan Kemalizm, İslâmcı ve milliyetçi siyasî elitleri dahi kendine ram etmekten geri kalmıyor. Sol ve türevleri zaten Anıtkabir proleteryasıdır. Kemalizm eşittir Anıtkabir daha kimleri ayartacak, göreceğiz. Modernler, sekülerler ve Kemalistler de bu ârıza normaldir. İktidar cephesinde İslâmcı geçinen nâdanlara ne oluyor? Beyinsizliğin ve fikirsizliğin tâ kendisi…                                                                                  

 

İstanbul Belediyesini yöneten CHP’li çocuğun vukuâtı

Chp’li çocuğa verilen İstanbul Belediyesi 23 Nisan Törenlerinde ne yaptı biliyor musunuz? 23 Nisan Kutlaması adına çocuklara verilmek üzere yüz binde fazla aileye kitap kolileri gönderir. “Cumhuriyet ve Demokrasi” adlı sözde çocuklar için hazırlanmış kitap çocukların zihnini ifsad edicidir. Cürmün daha büyüğü var bu kitapçıkta. Türk devletinin millî yapısına, anayasasına, bütünlüğüne karşı bölücü propaganda yapıyor. Sadece bir sayfasında yer alan resim ve yazıyı lâhavle çekerek okuyun:

 

Türkiye’yi bölmenin resmi: Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Âlevi…

Müslüman din adamı, hıristiyan din adamı, Yahudi hahamı ve alevî dedesi çizgi resimlerle sempatik bir şekilde yan yana yer almaktadır.  Resmin üst yazısı şöyle: “İslamiyet, Hıristiyanlık, Yahudilik, Alevilik.” Aleviliği Türk ve İslâm dışında bir din ve ayrı bir topluluk olarak göstermek, ihânet ve bölücülük değil de nedir? 23 Nisan 1920 Meclisi’nde Hıristiyan da Yahudi de yoktu. Alevî kardeşlerimiz de İslâm’ın içinde tarzları farklı bir tarikat, bir cemaat gibi görülüyordu ve Türk milletinin bir parçasıydı, azınlık değildi. Öyleyse bu kitapçığın gayesi nedir? Alenen bölücülüktür, Sevr’in yeni şeklidir.

Yunus Emre hazretlerinin sözüdür: “Kara taşa su koyarsan / elli yıl ıslatır isen / o taş yine kas katıdır / hünerli taş olur değil.” Chp böyledir işte. Aldanmaya gelmez. Kişisel Gelişim Kurslarında mâsum, sâkin, yumuşak başlı bir sûretle görünme kursları alıp yapmacık ve sahte bir rolle halkın karşısına “ben sizdenim…” diyerek çıkan Chp’li çocuk ekmeğini yediği, reyini aldığı milletin din ü devlet mülk ü millet birliğini ihlâl ediyor. Chp’nin cemaziyelevveli karanlık. Türk devletinin payitahtı aziz ve Türk İstanbul’u Chp’li çocuğa verenler, yardım ve yataklık edenler millî şuurlarının ne durumda olduğunu gözden geçirsinler.

 

İstiklâl Marşı’na muhalefet için İzmir Marşı söyleyenler

İstiklâl Marşı üstü İzmir Marşı’nı söylemek ahmaklığın, cehâletin, lümpenliğin birbaşka veçhesidir. Zavallı lümpenler! İstiklâl Marşı ile İzmir Marşı arasındaki mahiyeti, yâni ruh ve fikir farkını bilmiyorlar. İlki, İslâm’ın sancaktarı, hadimülharameyn ve Müslümanla aynı mânaya gelen Türk milletinin ruhunu ve varoluşunu anlatır. İkincisi, vatan-ı İslâmiyye şiarıyla yapılan Millî Mücadele’ye, dolayısıyla 23 Nisan 1920’de kurulan İlk Meclis’e ihânet eden ve aldatan Kemalist Cumhuriyetçilerin bestelettiği ideolojik bir marştır. Bazen “İzmir’in dağlarında...” bazen “İnönü dağlarında...” diye okunduğunu yazıyor tarihî kaynaklar.

 

İzmir Marşı Kemalizm’in, İstiklâl Marşı Türk milletinin

 

Birinci Dünya Savaşı'nda Enver Paşa'ya ve Kafkasya’daki orduya ithafen yazılan “Kafkasya Marşı” nı Kemalistler kendi “”önderleri” adına ithaf ederek, Kemalizm’in propagandasına âlet ediyorlar. “İzmir'in dağlarında çiçekler açar / İzmir'in dağlarında çiçekler açar / Altın güneş orda sırmalar saçar / Altın güneş orda sırmalar saçar / Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar / Yaşa Mustafa Kemal Paşa! Yaşa! / Adın yazılacak mücevher taşa…”

İslâmî düsturların yürürlükte olduğu ve Kur’ân-ı Kerim okunarak açılan İlk Meclis’in yâd edildiği bir günde İstiklâl Marşı’na karşı İzmir Marşı’nı söyleyenler maksatlıdır. Tarihçilerin yazdığına göre bu marşın aslı İzmir Marşı değil, “Kafkasya Marşı” dır. Aslı şöyle: “Kafkasya dağlarında çiçekler açar / Altın güneş orda, sırmalar saçar / Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar / Kader böyle imiş ey garip ana / Kanım helâl olsun güzel vatana / Kafkasya dağlarına bomba koydular / (…)Türk oğluyum ben ölmek isterim / Toprak diken olsa yatağım yerim / Allah'ından utansın dönenler geri / Kader böyle imiş ey garip ana  / Kanım helâl olsun güzel vatana…”

Hâsıl-ı kelâm; mukaddesatçı olduğunu söylenen iktidar da Kemalistler de kendi ölçülerinde samimi olsunlar, mürâilik etmesinler.

Bu yazı toplam 279 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim