“Dostoyevski’nin, Freud’dan 100 sene önce psikanalizi inşa ettiğini bugün artık sadece roman kuramcıları değil, bilim insanları da söylüyorlar. 19. yüzyılın yalınkat Newton fiziğine göre oluşturulmuş, giriş-gelişme-sonuç ve yarı tanrı anlatıcı metinlerden, ana karakterini yitirmiş, metinlerarasılıkla karmaşık birer pastişe dönmüş, belirsizliğin yarı tanrı anlatıcıyı öldürdüğü post modern anlatılara kadar tüm roman metinleri, insanlık tarihin ta kendisidir bence.” Deniz Demirdağ’ın söyleşisi.
1994 yılında Bilkent Üniversitesi’ndeki eğitiminizi yarıda bırakarak tamamen edebiyata yöneldiniz. Bu kararı nasıl aldınız?
Bu dönemin şartlarında incelenebilecek pek çok olayın bir araya gelmesiyle verilmiş bir karar. Kolay olmadı ve çok sancılıydı. Koskoca bir sessizliğin ortasında sahipsiz kalmış Bosna halkının kederi, ben ve pek çok arkadaşımın içini kavuruyordu. Bu harbe bir şekilde bir yerinden dâhil olmak gibi ulvi bir amacımız ama pek çok da engelimiz vardı. Bu şartlarda okul ya da ders düşünmek mümkün değildi. Edebiyata yönelmem, dillendiremediğim, istesem de geçiremeyeceğim pek çok acının ve özdeki büyük romancılık sevdasının bir tezahürüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.