Belki daha dört yaşında yoktum. Ondan sonra yaptığım
değil, hattâ düşündüğüm kötülüklerin bile vicdanımda tutuşturduğu sonsuz
cehennem sıkıntıları içinde hâlâ kıvranıyorum. Beni üzen şeylerin hiç birini
unutmadım. Anılarım sanki yalnız hüzün için yapılmış.
***
Evet, acaba dört yaşımda var mıydım? Ondan önce hiç bir şey
bilmiyorum. Bilinç, başımıza nasıl yakmayan bir yıldırım gibi düşer. Tolstoy,
daha dokuz aylık bir çocukken kendisinin banyoya sokulduğunu hatırlıyor. İlk
duygusu bir hoşlanma! Benimki müthiş bir sıkıntıyla başladı. Ben ilk kez
kendimi Şirket vapurunda hatırlıyorum. Hâlâ gözümün önünde: Sanki dünyaya o
anda doğmuşum, annemin kucağı… Annem, yanındaki çok sarı saçlı, genç bir
hanımla gülüşerek konuşuyor, cıgara içiyorlar. Annem cıgarasını ince gümüş bir
maşaya takmış. Ben bunu istiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.