• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Osman Özbahçe: Büyük Eser

Osman Özbahçe: Büyük Eser
D. Mehmet Doğan’ın âdeta hayatını adadığı “büyük eser”i Büyük Türkçe Sözlük 26. baskıya ulaştı. (Doğan 2020) İlk baskısı 1981’de gazetelere verilen ilânlarla toplanan abone paralarıyla yayınlanan sözlük bugüne değin defalarca basıldı.

Sekiz kez genişletildi. Bazı dergilerce okuyucularına temel eser olarak dağıtıldı. Âdeta her eve, okula, kütüphaneye girdi. Başucu kitabı yapıldı. Özellikle tercih edildi. Bunca yoğun ilgi görmesinin nedeni bilimsel disiplinden kopmayan Doğan’ın objektif davranması, kelimelere ideoloji giydirme çabasından uzak durmasıdır.

Dört veya beş baskıda bir genişletilmesine rağmen bilinçli bir biçimde tek cilt ısrarını koruyan sözlüğün yeni baskısı iki cilt hâlinde yayınlandı. Söz varlığı yüz otuz bine ulaştı. 2500 (2552+20) sayfayı aşan yapısıyla dev bir esere dönüştü. Sözlüğün başında kelimeleri örneklemek için şahit tutulan yazar ve şair listesi var: 1135 yazardan örnek cümle veya mısra alıntılanmış. Doğan, kendisiyle yapılan söyleşilerden birinde bir gün bin şahitli bir sözlüğe ulaşmak istediğini belirtmişti. O gün bu baskıyla gelmiş:

 

“Türkçenin başlangıcından bugüne bin şair, yazar ve fikir adamından seçilen örnekleri ihtiva eden, bin şahitli bir sözlük olacak. Sahile kadar değil, ama gözüme kestirdiğim bir fenerin kayalığına kadar kulaç atabileceğimi sanıyorum. Oraya varınca, elimdeki malzemeyi fenere yakıt olarak bırakacağım!” (Doğan 2017, 185)

 

Doğan’ın sözlüğünün en önemli özelliklerinden biri şişirme kelimelere yer vermemesidir. En güçlü yanlarından biri budur. Açıklamaları, tanımları kısa ve özdür. Bu yönüyle kullanışlı bir sözlüktür. Yeni baskı sözlüğe yeni bir özellik daha eklemiş: Büyük Türkçe Sözlük artık Osmanlıca yazılışlı bir sözlük: Sözlükte yer alan bütün kelimelerin Osmanlıca yazılışlarına da yer verilmiş. Osmanlıca, sözlüğün değerine değer katmış.

Doğan’ın sözlüğü birbirini besleyen iki perspektif üzerine kuruludur. Birincisi, kültürel devamlılık temelinde yapay dil kurgusuna itirazdır. İkincisi Türkçenin söz varlığıdır.

Türkçe, 20. yüzyılın başlarında tasfiye edilmek istenen bir dildir. Alfabe değişikliği ve dilde arılaşma çabalarıyla yapay bir dil üretilmek istenmiştir. İnsandan, hayattan kopuk laboratuar dili milleti baskılama aracıdır. Bu çaba 1980’li yıllara değin sürmüştür. Yapay dil, yapay millet kurgusundan bağımsız değildir. Milletin varlığını koruma çabası entelektüel birikimini ürettikçe başta dil olmak üzere bütün kurgular bozulmaya başlamıştır.

Dilimize ilişkin tartışmalar Birinci Dünya Savaşında aldığımız yenilgiye koşut ideolojik tartışmalardır. Dil düşünmenin aracıdır. Düşünce dile bağlıdır. Dille düşünür, şiirle duyumsarız. Dil düşünceyi, duyguyu belirler. Düşünce dilden aldığı güçle dili yeni ifadelere zorlar. Dilde arılaşma çabaları sözlüğün sınırlanması, sözlüğün sınırlanması dilin, düşüncenin, edebiyatın sınırlanması anlamına gelmiştir. Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki biçimleyici sınırlamalar tarihimizin hiçbir döneminde görülmemiştir. Dilimiz mağlubiyet ideolojisine tâbi sınırlı bir dil hâline getirilmiştir. Doğan, yapılanları “kültürel soykırım” biçiminde tanımlamaktadır: Yüzyılın Soykırımı (2004). Dil Kültür Yabancılaşma (1984) konuyu üç kelimeyle mükemmel bir biçimde özetlemektedir.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında rejim milletin binlerce yıllık hayatından süzülüp gelen dili, alfabeyi, yazıyı, kelimeleri dünyada örneği görülmemiş bir biçimde sıfırdan inşaya girişti. Bir günde bir millet sıfırlandı. Edebiyat, sanat, müzik, bilgi, birikim, bilim, kütüphane, kitap, yazı, sosyalleşme araçları sıfırlandı. İnsan ve hayat mağlubiyet ideolojisini üretecek biçimde yeniden kurgulandı. Tevarüs zinciri tarihsel akış ortadan kaldırıldı. Millet bütün unsurlarıyla sıfırdan başlamaya irca edildi.

Milletin kendine gelme sürecini uzatan en ağır darbe alfabe değişikliğidir. Birinci Dünya Savaşı bittiğinde bütün dünyada savaş sonucu alfabesi değiştirilen tek millet Türklerdir:

 

“20. yüzyılda dünya çok keskin sosyal, siyasi ve iktisadi inkılâplar gördü. Komünizm, teoriden uygulamaya geçirilmek istendi. Dünyanın iki büyük ülkesi, Rusya ve Çin böyle devrimlere maruz kaldı. Fakat her iki ülkede de ne yazı, ne de dil değiştirmeye yönelik bir devrim söz konusu olmadı. Zaten Türkçe dışında hiçbir dilde dil devrimi kavramı yoktur.” (234)

 

“20. yüzyılda yalnızca Türklerin alfabesi değiştirilmiştir.” (237)  20. yüzyıl Türklerin ve Türkçenin tasfiye yüzyılıdır. “Türkçenin maruz bırakıldığı muamele 20. yüzyılda hiçbir dil için söz konusu olmamıştır.” (238) Söz konusu değişiklik alfabe ve yazıyla sınırlı kalmamış, sözlük, yani kelime hazinesi de yağmalanmıştır: “Türk lehçeleri arasında Türkçe menşeli kelimeler yanında, çok sayıda Arapça ve Farsça ortak kelime vardı. Dil devrimi bu ortaklaşa alanı da yok etti.” (238) Bu doğrultunun korunması için Türk Dil Kurumu kurulmuştur: “TDK 1930’larda binlerce yıllık birikimi temsil eden dilimize yön değiştirtmek için kurulmuş bir teşkilattır. Yön değiştirme. Yani bir medeniyet dairesinden çıkarıp başka bir medeniyet dairesine sokma.” (237)

Bu gelişmeler Türkçeyi yıllarca sözlüksüz bırakmıştır:

 

“Bir lügat bulamadım! Türkçe, Cumhuriyet’ten sonra bir süre sözlüksüz bırakıldı. Harf değişiklikleri, kütüphanelerimizi okunmaz, sözlüklerimizi kullanılmaz hâle getirdi. ... Dil devrimcileri, 1945’te ilk sözlüklerini çıkardıklarında, Türkçenin söz varlığının etnik bir temizlemeye tâbi tutulduğu ortaya çıktı. Türkçe Sözlük’ün 1945 baskısında 15-16 bin kelime var.” (202-203)

 

Doğan’ın ilk yazılarının başlığı Batılılaşma İhaneti’dir (1975). İhanetin temel boyutlarından biri de dildir. Batılılaşmayı mağlubiyet ideolojisi (Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu, 2007) biçiminde tanımlayan Doğan için sözlük yazı hayatının başlangıcından itibaren temel perspektiflerinden biridir. Ortada TDK dışında sözlük yoktur. Kimse de bu sözlüğe karşı çıkan bir sözlük hazırlamaya cesaret edememektedir:

 

“1980’lere kadar sözlük alanı TDK tarafından tamamen kapatılmıştır. Başka hiçbir kişi veya kurum umumi bir sözlük hazırlamaya, yayınlamaya cesaret edemezdi. Ancak okul sözlüğü nev’inden küçük sözlükler çıkarılabiliyordu. Bazı başarısız denemeler de oldu. İlk defa 1981’de yayınlanan Büyük Türkçe Sözlük isimli kitabımız bize göre bir dönüm noktası. Kurum sözlüğünün fiyakası bozuldu.” (222)

 

Bu çerçevede Doğan’ın sözlüğü kelimenin bütün anlamıyla tekel kırıcı bir sözlüktür:

 

“1980 darbesinden sonra bir başka tekel kırma hâdisesi sözlük alanında gerçekleşti. D. Mehmet Doğan, ilk baskısı 1981’de çıkan Büyük Türkçe Sözlük’üyle TDK’nın bu alandaki üstünlüğüne son verdi. Her baskıda biraz daha güçlenen Büyük Türkçe Sözlük bugün en çok başvurulan sözlüktür. Devlet Sözlük Yazar mı? isimli eserinde sözlük bahsini ayrıntılı bir biçimde inceleyen Doğan, Büyük Türkçe Sözlük’le, egemen iradenin milletin dilini yok sayarcasına anlamlandıramayacağını gösterdi.” (Özbahçe 2013, 109)

 

Büyük Türkçe Sözlük ilk baskısından itibaren milletin kültürüne düşmanca yaklaşımları silip attı. İdeolojik tutumları etkisizleştiren yaklaşımıyla öne çıktı. İlk baskısından itibaren milletten öylesine büyük bir itibar gördü ki sözlük alanında tayin edici güce dönüştü. Sözlük anlayışındaki farklılığını kabul ettirdi. Bu yönüyle ciddi bir cevaptı. TDK sözlük kelimeleri ideolojik saldırıyla tanımladı. Büyük Türkçe Sözlük farkını objektif tanımlarla ortaya koydu. Hem dışlanan kelimeler, hem tanımı gülünç bir biçimde tahrif edilen kelimeler asli hüviyetleriyle sözlükte yerini aldı. Büyük Türkçe Sözlük’ün yayınından sonra TDK geri adım attı. Her baskısında Büyük Türkçe Sözlük doğrultusunda değişiklikler yaptı. Doğan, tek başına bir işleyişi bozdu. Bu itibarla Büyük Türkçe Sözlük gerçek bir sözlüktür. Yapay dil kurgusunu boşa çıkaran gerçek bir sözlüktür. TDK’yı objektivizme zorlaması, tekel kırması, tayin edici güce dönüşmesi aynı zamanda başka sözlüklere yol açtı. Sözlük alanını sivilleştirdi:

 

“Biz sadece bir itirazımızı kuvveden fiile çıkarmaya çalıştık. Sözlük alanını resmiyet dışına çıkarma iradesini ortaya koyduk. Böyle yapmakla hayırlı bir iş yaptığımı düşünüyorum. Harf ve dil inkılâplarından sonra ilk defa gerçekten sivil bir sözlük ortaya koyduk.” (Doğan 2017, 251) “Büyük Türkçe Sözlük, Cumhuriyet’ten sonra yayınlanan ilk sivil sözlük. … Resmî sözlük, tek parti döneminin sona ermesinden sonra da ideolojik eksenli vasfını sürdürdü. Onunla rekabet edecek bir sözlük uzun süre yayınlanamadı. Büyük Türkçe Sözlük, rekabet şartlarının elverişsizliğine rağmen yayınlanmıştır. Şükranla anılmalı ki, her şeye rağmen büyük ilgi görmüş, 23. baskıya ulaşmıştır. Bu aslında iki yüz binin üzerinde baskı sayısı demek. Gerçekten, sözlüğün bu anlamda sahasında benzeri yok.” (252-253) “Bu şartlar altında bizimkisi cahil cesaretinden başka bir şey değildi. Sonuçsuz kalmasını göze alarak bu işe giriştim. Fakat geçen zaman içinde, iki yaygın sözlükten biri oldu. Resmî alanın içinde olmadığı düşünülürse, en yaygın sivil sözlük olduğunu söyleyebiliriz.” (230)

 

Sözlüğün başarısı ideolojik angajmanı savunan güdümlü çevrelerce hiçbir zaman kabul edilmedi. Sözlüğün başarısını kavramak, bilimsel tartışma yapmak yerine her zaman yaptıkları gibi devlet gücüne sığındılar. 28 Şubat günlerinde yapılan işlerden biri de sözlüğün MEB tavsiye eserler listesinden çıkarılmasıdır. Doğan sözlükle ilgili 28 Şubat günlerinde günlük gazetelerde cereyan eden tartışmaları, manşetleri, haberleri, köşe yazılarını ibreti âlem için Bir Lügat Bulamadım’ın (Doğan 2001, 160-178) sonuna almıştır:

 

“Sözlüğümüzün bazı kelimelerle ilgili objektif tanımları bazı ideolojik kesimleri rahatsız etti. Bu yüzden sözlük aleyhinde, en kuvvetlisi 28 Şubat döneminde olmak üzere kampanyalar düzenlendi. Zamanın Millî Eğitim Bakanlığı bizim talebimiz olmamasına rağmen, bir yerlerden gelen direktif üzerine tavsiye kararını iptal etti. Esasında tavsiyenin bir geçerliliği yoktu ve bilindiği gibi Bakanlık artık kitap tavsiye etmiyor! Bu hususla ilgili komisyonun kararını Bir Lügat Bulamadım isimli kitabın sonuna ibret-i âlem için koydum.” (Doğan 2017, 232)

 

Dil süreklilik demektir. Kesintisiz akıştır. Kelimelerin evi sözlükler, hayatı kitaplardır. Konuşma dili kadar kitapları, edebiyatımızın temel eserlerini esas alan sözlüğün varlık gerekçelerinden biri de Türkçenin söz varlığıdır. Bir zamanlar sözlük alanını tek başına kapatan TDK sözlükle İstiklâl Marşı bile okunamamaktadır:

 

“Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ü … meselâ İstiklâl Marşı’nın kelimelerini bile ihtiva etmiyordu! Bu sözlükte meselâ âfak’ı, ezel’i, naaş’ı bulmanız mümkün değildir. Bazı kelimeler varsa da çok tahsisi anlamları verilmiştir. Vecd yoktur, vecit vardır; ama o da esrime olarak açıklanmıştır. Arş ise ‘İslâm dininin telakkisine göre göklerin en yüksek katı’ açıklaması ile yer almıştır. Türkçe Sözlük, İstiklâl Marşı’nın birçok kelimesini ihtiva eder hâle 1983 baskısı ile gelebilmiştir, 7. baskıda buna rağmen âfak yoktur!” (253)

 

İstiklâl Marşı sadece çarpıcı bir örnek. Resmî marş resmî sözlükle açıklanamamaktadır. Yoksa bu sözlük edebiyat eserleri karşısında da yetersizdir:

 

“O yıllarda Peyami Safa’nın ünlü Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanı dikkatimi çekmişti, bu kitabı okurken de sözlük bana yeterince yardımcı olmamıştır. 20. yüzyılımızın en büyük şairlerinden Yahya Kemal 1958’de vefat etmiş, 1960’larda şiirleri kitap olarak yayınlanmaya başlamış; fakat bu şiirleri TDK sözlüğü ile okuyup anlamak mümkün olmamıştır.” (254)

 

Doğan, sözlükle dil çalışmalarını tek boyuta indirgemedi. Dili büyük perspektif biçiminde tartışmayı hiç bırakmadı. Bugüne değin yazdığı kitaplar içinde dil perspektifini ortaya koyan kitaplar başlı başına bir toplamdır: Bir Lügat Bulamadım (2001), Yüzyılın Soykırımı (2004), Devlet Sözlük Yazar Mı? (2007), Kelimelerin Seyir Defteri (2015), Söz Okyanusunda Yolculuk (2018) Türkçe hassasiyeti kadar kültürel devamlılık temelinde tarihsel bağ kuran, alfabe değişikliğini, yapay dil kurgusunu eleştiren, sözlükleri değerlendiren başlı başına eserlerdir. Dilimizde kitap boyutunda sözlük eleştirisi yoktur. Yıllarca sözlükle, sözlüklerle uğraşan Doğan sözlük eleştirilerini Bir Lügat Bulamadım ve Devlet Sözlük Yazar mı? adlı kitaplarında bir araya getirmiş, bu alanda bir literatür oluşturmaya başlamıştır.

Doğan’ın sözlük çalışması yazı hayatıyla özdeş bir çalışma. Yazı hayatının başladığı yetmişlerden günümüze kesintisiz süren bir uğraş:

 

“Sözlük işi yorucu, bıktırıcı, yıpratıcı bir çalışmadır. İlk sözlüğü hazırladığım yıllarda, günde 10-12 saat çalıştığım oluyordu. Zamanla bu imkânsızlaştı. Şimdi her gün iki saat çalışabiliyorum.” (204)

 

Sözlükle birlikte lügat ve kamus kelimelerini de kullanıyoruz. Kamus deniz, derya demekmiş. Doğan yetmişlerden bu yana elli yıldır kamus deryasında kulaç atan bir yazar. Eseri büyük bir eser. Büyük eserleri halk yaşatır. Ben halkın yaşattığı büyük eserleri bir şiirimde toplamaya çalışmıştım. Büyük Türkçe Sözlük bu eserlerin anahtarı, iradesi, doğası, ortamı, koruyucusudur:

 

Uyan ala gözlü nazlı pîrim uyan

Korkma! Başucunda Büyük Rüya Tabirleri

Yanında Büyük Şifalı Bitkiler Kitabı

Büyük İslâm Tarihi

Büyük Osmanlı, Büyük Selçuklu

Göğe yıldız çıkarmış Âkif

Kıyılarında gezer Yunus Emre

Uyan, derin uykularından

Yaz yanına değişmez kural

Adamdan adama geçer

Büyük Mızraklı İlmihâl (Özbahçe 2012, 94)

 

 

Kaynakça

Doğan, D. Mehmet (2020) Doğan Büyük Türkçe Sözlük, 26. baskı, Yazar Yayınları, Ankara.

─ (1975) Batılılaşma İhaneti, 33. baskı, Yazar Yayınları, Ankara 2008.

─ (1984) Dil Kültür Yabancılaşma, 5. baskı, Yazar Yayınları, Ankara 2011.

─ (2001) Bir Lügat Bulamadım, 2. baskı, Yazar Yayınları, Ankara 2011.

─ (2004) Yüzyılın Soykırımı, 3. baskı, Yazar Yayınları, Ankara 2013.

─ (2007) Devlet Sözlük Yazar Mı? Ebabil Yayınları, Ankara.

─ (2007) Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu, Ebabil Yayınları, Ankara.

─ (2015) Kelimelerin Seyir Defteri, Yazar Yayınları, Ankara.

─ (2017) Modernleşmenin Bedeli, Atlas Yayınları, Ankara

─ (2018) Söz Okyanusunda Yolculuk, Yazar Yayınları, Ankara.

Özbahçe, Osman (2013) Analiz, Ebabil Yayınları, Ankara.

─ (2012) Türkiye Kitabı, Ebabil Yayınları, Ankara.

 

 

(Karabatak, sayı 53, Kasım-Aralık 2020)

Bu haber toplam 530 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim