• İstanbul 14 °C
  • Ankara 10 °C

Postmodern dilenciler

Önder SAATÇİ
Her devirde fakruzaruretin pençesinde kıvranan insanların ya son çare olarak ya da kolay yoldan maişet temini için başvurdukları yol dilencilik olagelmiştir. Doğu toplumlarında her dem canlı kalan merhamet duygusunun da dilenciliği beslediği unutulmamalı. Bu yüzden dilencilik, hele günümüzde, fazlaca istismar edilen bir “müessese” haline bile gelmiştir, diyebiliriz. Kendini sakat gösterip merhamet avına çıkanlar, çocukları öne sürüp perde arkasında parsayı toplayanlar, şehirden şehre gezerek icra-yı faaliyet sahasını genişletenler ve nihayet banka kurarak dilenenler.

 

Bankacılıkla dilenciliğin akla kara kadar birbirinden uzak olduğunu siz düşünebilirsiniz ama ben hiç de o kanaatte değilim. Bankalar da günümüzün markalaşmış, kurumlaşmış, modern, hatta postmodern dilencileri. Bir kere, caddelerde işportacı tezgâhı açar gibi kredi kartı pazarlamalar, üçüncü sınıf lokanta garsonları gibi insanı yoldan çevirmeler, cep telefonlarımıza mesaj üstüne mesaj yağdırıp kredi vermeyi vadetmeler, telefonlarınızı çaldırıp ikide bir “hizmet”lerinin reklâmını yapmalar, çeşitli meslek gruplarına yönelik veya bayram seyran arefelerinde kampanya başlatmalar hepsi mevduat toplamak, pardon, para bulmak için değil mi? Bunların dilencilikten farkı ne?.. Hele, kendi memurlarını sokaklara salıp, çeşitli kamu kurumlarına gönderip “ürün pazarlaması” adı altında bu ülkenin gençlerini kapı kapı dilenir gibi kredi kartı pazarlamaya zorlayanlarla sokaklardaki dilencilik şebekelerinin arkasında duranlar arasında fark var mı?.. Kaç memurun bugüne kadar kart pazarlaması sırasında yalvar yakar, hatta neredeyse ağlamaklı olduğuna bu satırların yazarı şahittir. Belli bir hedefi tutturamayanların kapı önüne konup banka adına daha iyi ürün pazarlayanların, gene dilim sürçtü, dilenenlerin onların yerine işe alındığı gün gibi ortada değil mi? Hesabınızı kapatmak istediğinizdeyse sizi(yani paranızı) kendi kasalarında tutmak için nasıl dilenci gibi dil döktüklerine hangimiz rast gelmedi?

 

Yalnız, bu postmodern dilencilerin diğerlerinden bir farkı var: Bunlar günübirlik kârlardan ziyade uzun vadeli kazançları hedefliyorlar. Postmodern dilencilerin indinde, günü gününe ödemeler hiç makbul değil. Onlara katmerli kazançlar lâzım. Zira, borçlarınızı geç yatırmanız veya “ödeme kolaylığı” sanıp borcunuzu asgari tutardan ödemeniz faizciliğin de (tefeciliğin, diyecektim) koltuk çıkmasıyla, bu dilencilerin işine geliyor. Bu yolla postmodern dilencilerin keseleri(kasaları mı, demeliydim yoksa?) her geçen gün daha da şişerken sizinkiler delindikçe deliniyor. Anlayacağınız, siz bildik dilencilere acıyıp paranızı kaptırırken bunlar sizlere acıyormuş gibi yapıp paralarınızı iç ediyor.

 

Dünya ahvali şimdilik böyle. Bugünlerde de bir kıyamet meselesi var. Ha koptu ha kopacak. Bakalım, muhtemel bir kıyamet bizleri bu dilencilerden kurtaracak mı?..

 

 20 Aralık 2012

 

Bu yazı toplam 1377 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim