Cüceloğlu: “Eğer yaşamında anlam varsa, eğer kendini büyük bir resmin anlamı olarak görüyorsan ve hakikatin hizmetinde olduğunu hissediyorsan, bu hizmetten dolayı senin ekibin olarak gördüğün ailen, toplumun, insanlık, kuşlar, böcekler biri hayrına bir şey yaptığını düşünüyorsan bundan daha güzel bir hediye olamaz bence.”
TYB’nin Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla hazırladığı “Üstatlar ve Karantina Günlükleri” projesinde; günümüzün önemli yazar, sanatçı ve edebiyatçılarından Ahmet Özhan, Alev Alatlı, Atilla Dorsay, Beşir Ayvazoğlu, Betül Mardin, D. Mehmet Doğan, Ediz Hun, Hülya Koçyiğit, Mehmet Genç, Mustafa Kutlu, Nazif Öztürk, Rasim Özdenören, Ümit Meriç, Teoman Duralı ve Yavuz Bülent Bakiler olmak üzere elli bir isimle dijital ortamda video röportajları yapılmıştı. Mülâkatların yer aldığı prestij eser TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın takdim yazısıyla yayımlandı. Prestij kitabın editörlüğünü ise projenin koordinatörlüğünü de üstlenen AYBÜ Öğretim Üyesi ve TYB Genel Sekreteri Doç. Dr. Muhammet Enes Kala yaptı.
Doç. Dr. Kala ve lisansüstü öğrencileri tarafından hazırlanan ve salgın sürecinde vefat eden sağlık çalışanlarımızın aziz hatıralarına ithaf edilen “Üstatlar ve Karantina Günlükleri” Başlıklı Projede Şule Kala’nın sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu salgın döneminde hayatını planlayarak yaşadığını belirtmişti.
Cüceloğlu zaman zaman öz eleştiriler de yaptığını ifade ettiği konuşmasında; “Doğan, şimdiye kadar yazdığın kitaplar, verdiğin konferanslar, yaptığın televizyon programlarında kullandığın kavramlarla bakış tarzları bugün için geçerli mi, yani bugüne anlam verecek bir şey getiriyor mu?” Cevabım ise gayet olumlu. Çok şükür geldiğim noktada görüyorum ki hakikaten çok anlamlı şeyler konuşmuşum, çok anlamlı kavramlar üzerinde durmuşum ve umarım bu dönem o kavramların ne kadar önemli olduğu ile ilgili bir fırsat yaratır.” ifadelerini kullanmıştı.
Şule Kala’nın “Yaşamak güzel şey değil mi hocam?” sorusunu ise Cüceloğlu şu ifadelerle cevapladı:
“Yaşamak benim için şükrettiğim bir süreç oldu. Özellikle son zamanlarda. Eğer yaşamında anlam varsa, eğer kendini büyük bir resmin anlamı olarak görüyorsan ve hakikatin hizmetinde olduğunu hissediyorsan, bu hizmetten dolayı senin ekibin olarak gördüğün ailen, toplumun, insanlık, kuşlar, böcekler biri hayrına bir şey yaptığını düşünüyorsan bundan daha güzel bir hediye olamaz bence. Böyle bir noktaya geldiğin zaman yaşamak müthiş güzel bir hediye ve her anı, her nefesi şükür edilecek bir yolculuk, öyle hissediyorum. Çok şükür bana geri dönüşler de sosyal medyada, seminerlerde, teşekkür eden, hayatlarıyla ilgili bu farkındalıkların hayatlarını nasıl etkilediği ile ilgili bayağı geri bildirim veren insanlar var. Ara sıra küfür eden de oluyor, onlara da saygım var, oradan da öğrenme fırsatım oluyor çünkü. Ama çok çok büyük bir çoğunluk teşekkürlerini iletiyorlar ve bu hakikaten bana çok güzel, derinden bir olumlu doyum duygusu veriyor, şükür duygusu veriyor. Bu benim ibadetim, öyle görüyorum. İçimde hissettiğim o.”
Söyleşide olaylara ve insanlara nasıl baktığını da anlatan merhum Doğan Cüceloğlu “En farkında oldugum şu, hiçbir şeye olmuş bitmiş, oturmuş gözüyle bakma ve her şeyin sürekli oluşan dinamik bir tarafının olduğunun farkında ol. Onun için şimdi burada, ben bu dinamik, büyük resmin bir parçası olduğumun farkında mıyım sorusu bana önemli geliyor. Şöyle görüyorum; bir harfin anlamını içinde yer aldığı kelime belirliyor. Aynı ‘A’ harfi dalgın kelimesinde de var, salgın kelimesinde de var. ‘A’nın anlamı ne? Onun fonksiyonunu görmek lazım. Sonra kelimenin anlamını içinde yer aldığı cümle belirliyor. Cümlenin anlamını içinde yer aldığı paragraf belirliyor. Paragrafın anlamını içinde yer aldığı bölüm belirliyor. Bölümün anlamını içinde yer aldığı kitap, kitabın anlamını içinde yer aldığı toplum, kültür ve çağ belirliyor. Ondan dolayı bu yasaklamanın anlamına baktığın zaman ne kadar açılabiliyorsun, harf düzeyine mi bakıyorsun, kelime düzeyine mi, paragraf düzeyine mi, bölüm mü, kitap mı, yoksa onun çağına gidebiliyor musun? Ne ifade ediyor? Bu konu çok önemli. Bunun farkına varıp, üzerine düşünme fırsatı verilmesi gerekli diye düşünüyorum, ki benim temel inancım yaşamın amacı, bu zaten. Senin sürekli olarak bir şeyin farkına varmanı sağlamaya çalışıyor. Yaradan, Yüce Mevlâm öyle muhteşem bir potansiyel vermiş ki, bunu programlamış, merak edeceksin diyor, kaçınılmaz olarak merak edeceksin. Ayrıca benim şimdiye kadarki incelemelerim bağlamında çocuk merak ediyor. Merak ettirilmekle merak etmek arasında çok büyük fark var ve bunun farkına varmak çok önemli.” diye konuşmuştu.
Mahmut Erdemir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.