İnsanlara önce inanacakları bir gerçek ardından da satın alacakları bir şeyler sunma söylemiyle hareket eden küreselciler, minimalizm diyerek evdeki buzdolabını attırıp daha küçüğünü aldırmaya, yoga diyerek sahte bir arınmaya, veganlık diyerek topraktan uzaklaşmış bireyi öfke ve hınç çemberinde tutmaya devam ediyor.
Modern dünyada yeni dînî hareketler, diğer bir deyişle “new age inançlar” sekülerleşmenin bir sonucu olarak hızla yayılıyor. Batı’da ‘mukaddesin dönüşümü’ diye nitelendirilen bu durum insanın en temel ihtiyacı olan inanma ihtiyacını tüketim odaklı şekillendiriyor. Yeme, içme ve barınma kısacası yaşama alışkanlıklarımızı belirleyen gündelik hayatın gereklilikleri ne yazık ki, Conrad Ostwalt’ın da belirttiği gibi “dinin kültürel formlara uyum sağlayarak varlığını yeni biçimlerde devam ettirdiği” gerçeğini de gösteriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.