Her ne kadar Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıt’ın savaşlarını anlatır diye sunulsa da Fetihnâme’nin asıl cezbedici tarafı, Kıvâmî'nin kendisiyle, yaşadığı toplum ve zaman dilimi arasında kurduğu birliktir. Ömer Yalçınova yazdı..
Hayatıyla değil eseriyle anılacak ve konuşulacak şairlerden biri Kıvâmî. Hayatıyla ilgili ne eserinde ne de başka kaynaklarda ayrıntılı bilgi var. Belli olmaz tabii, ileride eski Türkçeyle yazılmış eserler keşfedildikçe, Kıvâmî’yle ilgili ayrıntılı bilgilere de ulaşılabilir.
Kıvâmî’nin elimizdeki eseri: Fetihnâme. Her zaman savunduğumuz bir şeydir; şair neyse onun dilinden o dökülür. Şair ister istemez, eserine kendini koyar, kendinden yola çıkar, fakat kendinde mahpus kalmaz. Şairin dilinden, dikkat çektiği konulardan, o konuları ele alış biçiminden, üslubundan, tekrarlarından, ona dair izler, işaretler yakalayabiliriz. Öyle olunca Fetihnâme’den Kıvâmî’ye dair önemli bilgi edinebiliriz.
Her ne kadar Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıt’ın savaşlarını anlatır diye sunulsa da Fetihnâme’nin asıl cezbedici tarafı, şairinin kendisiyle, yaşadığı toplum ve zaman dilimi arasında kurduğu birliktir. Fetihnâme ister bir Osmanlı tarihi, din tarihi, ister bir kahramanlık hikayesi, ister ahlak kitabı, isterse de şiir olarak okunsun, sonuç değişmeyecektir. Okuyucu her halükarda bu yönlerin hepsiyle karşılaşacak ve birini diğeri üzerinden çözmek zorunda kalacaktır. Örneğin İslamiyet’i hakkıyla bilmeyen kişiler için Fetihnâme çok bir şey söylemez, şifreli bir kitabı dönüşür. Veya Osmanlıların gaza hareketi, gazi oluşları, fetih düşlerinin arkasındaki ideal bilinmedikçe, Fetihnâme bir masal kitabından öteye geçmez. Bu yüzden denilebilir ki KıvâmîFetihnâme’yi yazarken Müslümanları, yani İslam milletini muhatap almış. Onun amacı; Müslümanlara yalnızca yaşanan destansı olayları anlatmak değil, olaylardan çıkarılacak dersleri, neler yapıldığı ve yapılabileceğine dair örnek şahıs ve işleri, hayatın ve Müslüman oluşun anlamını hissettirmek ve hatırlatmaktır.
Daha net ifade etmeye çalışalım: Kıvâmî “bizden sonrakiler bizi şanla veya övünerek ansınlar” diye değil, yaşadıklarımızdan ders çıkarsınlar, onlar daha büyüğünü gerçekleştirsinler, bizi anlasınlar ya da bizim yaşayıp anlattıklarımızdan kendi hayatlarına dair işaret, ders veya anlam çıkarsınlar diye Fetihnâme’yi yazmıştır.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/16963/siradan-bir-destan-kitabi-degil-fetihnme.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.