Fatih'te bulunan Gazanfer Ağa Medresesi, bugün yapılış amacına uygun hizmetler için kullanıyor. Mustafa Kesici, bu tarihî meknaın dünü ve bugünü hakkında yazdı..Daima “Halk’a hizmet Hakk’a hizmettir” düsturuyla hareket eden milletimiz, asırlarca bu hususiyetini her sahada muhafaza etmiş. Yüzyıllar evvelinden bugüne kadar hizmet etmiş ve bugün dahi aynı şekilde hizmetine devam eden ecdad yadigârı vakıflar bunun en güzel örneğidir. Şöyle bir İstanbul’a nazar ettiğimiz vakit görüyoruz ki, İstanbul’u İstanbul yapan cedlerimizin inşa ettirdiği, camiler, hanlar, hamamlar, sebiller, medreseler, hâsılı hepsinin temel unsuru olan vakıflardır.
Vakıflar bir mânâda, insanın fâni olan mal ve mülkünü ebedîleştiriyor, ahiret hesabına sermaye yapıyor. Sadaka-i cariye diye bildiğimiz hayır usulü ile insanın amel defteri ölümüyle dahî kapanmıyor. İşte bizim ecdadımız da, bu kazancı bol olan usulü kendine yol edinmiş, fırsat buldukça hizmet müesseseleri kurmuş.
Vakıf sisteminin ihya ettiği muazzam müesseselerden biriside medreselerdir. Ana hatlarıyla bilindiği kanaati ile burada uzun uzun medreselerin faaliyetlerinden, ehemmiyetinden bahsedecek değiliz. Bizim anlatmak istediğimiz asıl mevzu ise İstanbul’un güzide semtlerinden biri olan Fatih’tekiGazanfer Ağa Medresesi’nin başına gelenler ve bugün ne halde olduğudur.

Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından tamir edildi
Gazanfer Ağa Medresesi, Unkapanı’ndan Fatih’e doğru çıkarken karşılaştığımız Bozdoğan Kemeri'nin sağ tarafında bulunan tarihî bir eserdir. Medresenin inşası 1590’da bitmiş. Bânisi Sultan 3. Murad ve Sultan 3. Mehmed devirlerinde Darüssaade ağalığı vazifesinde bulunan ve otuz yıl kadar Babüssaade ağalığı, yirmi yıl kadar da hasodabaşı olarak vazife gören Gazanfer Ağa’dır. Gazanfer Ağa 1603 yılında vefat edince, medresenin yanındaki türbeye defnedilmiş. Medresenin mimarı ise Mimar Sinan’ın kalfalarından olan Davud Ağa’dır. Davud Ağa da ustası gibi dâhi bir mimar olup zaten ustasından sonra mimarbaşı olmuş.
Medresenin Kovacılar Sokağına bakan dış kapısının sol tarafında bir sebil bulunmakta. Dış kapıdan içeri girdiğimizde küçük bir dış avluyla karşılaşıyoruz. Burada hemen sağ tarafta Gazanfer Ağa’nın türbesi mevcut. Ayrıca bu dış avluda 10 kadar kabirden ibaret küçükçe bir hazire bulunmakta. Dış avludan iç avluya geçiyoruz ve karşımıza, başköşede adeta Bozdoğan kemerine yaslanmış bir mescit/dershane, avlunun ortasında küçük bir şadırvan ve onu çevreleyen odalar çıkıyor.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/17158/tarihi-medreseler-asil-boyle-yasatilir.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.