• İstanbul 14 °C
  • Ankara 17 °C

Türkçeyle Arapça Arasında Sıkışmış Türkmenler

Önder SAATÇİ

Bir süre önce, Türkmeneli televizyonumuzdaki “Eğitim Varsa Gelecek Var” programının 4. Bölümüne, değerli eğitim araştırmacısı İbrahim Demirel ve Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı eğitim danışmanı Hasan Zeynel konuk olarak katılmışlardı.

Gayet faydalı bilgilerin sunulduğu programın sonlarında İbrahim Demirel Irak Türklüğünün bir kanayan yarasına parmak bastı. Böylece bizi bu yaramız üzerinde biraz daha düşünmeye sevk etti. Demirel Iraklı Türkmen öğrencilerinin mevcut Türkçe eğitim sürecinde Arapçayı yeterince öğrenemediğini, bölgedeki diğer etnik gruplarla yeterince iletişim kuramadıklarını, bundan dolayı da yükseköğrenimlerini tamamlamak için Türkiye'ye ve Azerbaycan’a gittiklerini, Azerbaycan’a gidenlerin oraya yeterince uyum sağlayamadıklarını; ancak Türkiye’ye gidenlerin, bir de iş bulurlarsa, genellikle Türkiye’de kaldıklarını bunun bir sorun olarak karşımızda durduğunu belirtti.

Gerçekten de bugün Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde pek çok Irak Türkmeni genç çeşitli dallarda lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerine devam etmektedir. Elbette, değerli kardeşimiz İbrahim Demirel’in bahsettiği sebepler bunda etkili olsa da bunun ardında daha başka sebepler de vardır. Her şeyden önce Irak’taki istikrarsızlık, asayişsizlik ve ekonomik sıkıntılar yalnız öğrencileri  değil, Iraklı pek çok aileyi de Türkiye’ye yerleşmeye veya orada bir konut alarak, en azından yılın belirli bir kısmını Türkiye’de geçirmeye yöneltmiştir. Öğrencilerimizin Arapçayla ilgili sorununa gelince bu husus apayrı bir meseledir ve gerçekten de üzerinde durulmalıdır.

Bilindiği üzere, 1991’de Irak’ın kuzeyinde ve 2003 sonrasında Irak’taki bütün Türkmen bölgelerinde Türkçe eğitim başlamıştır. Bu, yalnız Türkmenlere mahsus olmayıp Irak’taki bütün Arap olmayan unsurlar için geçerli bir hak olarak Irak hukukunda yerini almıştır. Elbette, bir ülkede farklı eğitim dilleri ikame edildiğinde bunun farklı etnik kitleler arasında iletişim problemi doğurması  kaçınılmazdır. Ancak şunu da unutmamalıyız ki Irak’ta, herkesin Arapça ile eğitim aldığı dönemlerde,  dahi Irak halkı yeterince insicamlı değildi. Mesela, 20. yüzyılın ilk yarısında, Irak’ın güneyindeki Arap ahalinin birçoğunun, kuzeydeki Türkmenlerin varlığından bile haberi yoktu. Benim çocukluk yıllarımda (70’li yıllar) yaşlılarımızın çoğu Arapça bilmezdi. Hele hele okuma yazma bilmeyenlerin Arapça öğrenmesi, Araplarla sıkı ilişkileri olmadıktan sonra, pek mümkün değildi. Öte taraftan, eğitiminin tamamını Arapça alan Türkmenler her ne kadar Türklüklerini kaybetmeseler de Türkçe (Irak Türkmen ağızları) bir sözlü iletişim aracından öteye geçmiyordu. Eğitimli Türkmenlerinse bugün dahi yazılı iletişimde Arapçayı kullandıkları malumdur. Bütün bunlar bize şu hakikati gösteriyor. Irak Türkmenleri Türkçe ile Arapça arasında sıkışıp kalmış durumdalar.   

Irak Türkmenlerinin bu durumunu masaya iyice yatırdığımızda şu hususların göz önüne getirilmesi gereklidir: Türkmenlerin bugüne kadar, bütün asimilasyon politikalarına rağmen ana dilleri olan Türkçeyi kaybetmemiş olmaları büyük bir kazançtır. Bunda, elbette Türkmen toplumunun sağlam aile yapısı ve güçlü halk edebiyatı ve bilhassa horyatlarımızın çok önemli katkısı vardır. Ancak bir dilin yalnız bu gibi sosyal değerlerle ilelebet yaşatılması mümkün değildir. Irak’taki Türkçe eğitim, her ne kadar Türkiye Türkçesi üzerine kurulu olsa da, dilimizin Irak’ta daha uzun asırlar yaşayabilmesi için elzemdir.  Irak Türkmenleri Türkiye Türkçesine olan kısmi yabancılıklarını Türk televizyon yayınlarını izleme yoluyla giderebilirler. Dolayısıyla, Türkçe eğitimin Türkmenleri Irak’taki diğer topluluklarla ilişkilerini geliştirmesinde bir engel olarak görülmemesi gerekir. Zaten, İbrahim Demirel’in de söylemek istediği bu değil. Onun bu hususta Türkmen toplumuna vermek istediği mesaj bu gelişmelerin Irak’taki Türkmen nüfusunun erimesine yol açtığıdır. Demirel toplumunu bu gelişmeden haberdar ederek uyarmaktadır. Türkmenlerin Arapça öğrenme meselesine gelince, Irak’taki Türkmen öğrencilerin Türkçe eğitim alanlarının Arapçayı daha iyi öğrenmeleri için gerçekten de bazı tedbirlerin alınması gereklidir. Zaten, sözünü ettiğimiz programın diğer konuğu Hasan Zeynel önümüzdeki yıldan itibaren Türkmen okullarında Arapça öğretimine daha da önem verileceğini belirtti. Bu da sevindiricidir. Çünkü Arapça hem Kur’an dili olması hem de Irak’ın çoğunluğunu kapsayan Arap ahali ile iletişimde çok gerekli bir dil. Bunun yanı sıra, bugüne kadar gerek Irak’ta gerek diğer Arap ülkelerinde pek çok Arapça yayın yapılmıştır ki bunlardan yararlanabilmek için Türkmen gençlerinin Arapçayı da iyi bilmeleri gereklidir. Hatta, bugüne kadar yazılmış Irak Türkmenlerinin tarihini anlatan pek çok kitap dahi Arapçadır ve halen Irak Türkmen’i yazarlar bu gibi eserleri Arapçayla yazmaya devam etmektedirler. Bu da bizi şöyle bir gerçekle karşı karşıya getirmektedir: Demek ki Türkmenlerin, kendi tarihlerini öğrenmeleri ve onlar hakkında yazılmış daha başka ne kadar yayın varsa bunlara ulaşabilmeleri Arapçayı da öğrenmelerine bağlıdır.

Kısacası, geldiğimiz noktada, Irak Türkmenleri ne Türkçe eğitimden vazgeçebilir ne de Arapçayı bir kenara atabilir.    

Bu yazı toplam 382 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim