Bir kere çok hızlı ve telaş içinde yaşamanın, aşırı tüketimin okuma alışkanlıklarımızı da belirliyor olduğunda kuşku yok. Bu telaşe içinde okuduklarımızı ise nasıl okuduğumuz, ne kadar hazmedebildiğimiz sorusu ıstırapla hatırladığımız bir soru.
Bu ıstırap verici manzaraya karşılık geçtiğimiz hafta içinde gerçekleşen 37. Uluslararası İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’na yönelik ilgi bambaşka bir izlenim verebilir. 10-18 Kasım arasında 9 gün süren Kitap Fuarına 611 bin 444 kişinin katılımı gerçekleşmiş. Bu rakam, fuarın ulaşım durumuna mukabil İstanbul nüfusunun tamamıyla karşılaştırıldığında azımsanmayacak bir rakam. Hafta sonu üst geçitten fuara doğru akmaya çalışan kalabalıkların resimleri kitaba gösterilen ilgi adına göz yaşartıcı bir manzaraydı doğrusu.
Bu manzarayla birlikte kitap okumaya dair cari karamsar söylemleri bir arada düşündüğümüzde bazı değerlendirmelerimizin ya isabetsiz veya eksik veya olduğunu kabul etmek durumunda kalırız.
Doğrusu kitap okuma alışkanlıklarımız, yaşam tarzımız, bilgiyle veya bilgi sahipleriyle olan ilişkilerimiz, bilgiyi edinme biçimlerimiz kökten bir değişimle karşı karşıya. Bu değişimi sosyolojik olarak iyi görüp sosyolojimize dair yeni modeller geliştirmemiz lazım. Ancak baştan bir karamsarlık veya iyimserlikle hareket etmekten bağımsız bir tutum takınmamız lazım geldiği de muhakkak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.