• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Kültür ve Medeniyet Merkezi Olarak Camiler

Namık AÇIKGÖZ

“Câmi” kelimesi Arapça “toplayan, bir araya getiren, içine alan” demek ama Türkler bu kelimeyi mimari bir terim haline getirmişler ve Arapça’da “secde edilen yer” anlamındaki “mescid”in yerine kullanmışlardır. Türkler, iki ibadethaneyi birbirinden ayırt eden bir fonksiyonla adlandırmışlardır. Küçük ibadethanelere daha çok “mescid”, büyük ibadethanelere  “cami” demişlerdir. (“Cem evi”ndeki “cem” kelimesi de aynı kökten gelir.)

Geçen hafta Diyanet İşleri Başkanlığının organizasyonu ile bütün Türkiye’de “Camiler ve Din Görevlileri” haftası olarak kutlandı.

Camiler, sadece birer “namaz kılma bürosu” değildir. İslam’ın tevhid zihniyetine dayanan ilim ve irfan geleneği de cami etrafında şekillenmiştir. Özellikle Türklerin kurdukları şehirler cami merkezli gelişmiş ve gene cami merkezli bir kültür ve sanat zihniyeti tezahür etmiştir. Bunlarla beraber, gene cami merkezli bir sosyoloji oluşmuş ama bilim adamları henüz bu sosyolojinin farkında bile değildirler.

Yüzyıllardan beri kurumsal işleyişi süregelen camiler, sadece ibadet etmek için kullanılan mekânlar olmamış, tevhidî anlayışın ortaya çıkardığı estetik ürünlerin de verildiği yerler olmuştur.

Görsel İslam sanatlarının başlıcaları olan hüsn-i hat (güzel yazı), tezhip, mermer, ahşap ve maden işlemeleri ile tezyin edilen camilerin bizzat mimarîsi bile başlı başına bir medeniyet eseridir ve İslam medeniyetinin alâmet-i fârikasıdır. Güzel sesle okunan Kur’an ve ezandan kaynaklanan musiki kültürü, arkasında çok zengin ve çok kaliteli bir gelenek bırakmıştır.

Eskiden yollarda namazgâhlar olurdu. Üç tarafı ve üstü kapalı mekânlardı bunlar. Şimdi yok. Namazgâhlarda, abdest almak için leğen, ibrik ve kurulanmak için peşkir (havlu) olurmuş ve kıble tarafında da şu beyit yazarmış (“Yazarmış” diyorum; ben kendim görmedim rahmetli Prof. Dr. Ayhan Altınkuşlar Hocamdan duymuştım):

İşte leğen işte ibrik işte peşkir iptedir

Al abdestin kıl namazın kıble bu câniptedir

İkinci mısraın başında vezin bozuk ama siz vezni boş verin ve garip bir namazgâhtaki inceliğe ve edebiyat birikimine bakın. İşte şimdi bu incelik kayboldu… Çünkü artık namazgâh gerektiren bir çağda yaşamıyoruz.

Camiler, aynı zamanda birer açık öğretim kurumu idi eskiden. Sadece namaz vakitlerinde açılmazdı; uygun olan her zamanda açık olurdu ve İslamî bilgiler buradan yayılarak irfana dönüşürdü. Vaazlar, hutbeler ve ders-i âmların verdiği derslerle beraber, çocukların ilk dinî bilgileri bir mekândı cami.

Camiler, doğrudan dinî bir faaliyet olmayan fotoğraf sanatında da çok kullanılmıştır. İnternette biraz dolaşırsanız, her biri fotoğraf sanatının zirvesinde olan binlerce cami fotoğrafı ile karşılaşırsınız.

Cami ile ilgili daha pek çok sanat ve estetik tespitler yapılabilir ama son söz olarak şunu söyleyebiliriz: İstanbul, Bursa, Edirne, Manisa gibi şehirlerden camileri çıkarırsanız, medeniyet adına geriye pek bir şey kalmaz.

***

Böyle bir haftada cami merkezli medeniyet zihniyetiyle ilgili düşüncelerimizi (Prof. Dr. Alaattin Karaca, Doç. Dr. Adnan Çevik, Başbakanlık Başdanışmanı Dr. Necdet Subaşı ve fakir), kamuoyuyla paylaşmamıza fırsat veren sevgili müftümüz Abdurrahman Koçak beyefendiye ve paneli şereflendiren sayın valimiz Amir Çiçek ile birlikte sevgili Muğlalılara çok teşekkür ediyoruz.

Bu yazı toplam 774 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim