• İstanbul 19 °C
  • Ankara 26 °C

Şehir için alkış yetmiyor hizmete devama

M. Ali ABAKAY

Şehirlere dair söylenmemiş sözler ifade etmedik, sadece gönlümüzden geçeni dile getirmeye çalıştık, otuz sene içinde. Alışılmışın dışında yazdık, anlaşılır olma adına. Kitaplardan aşırılmış ifadelerle desteklemedik, yazılarımızı. Akademik okunsun düşüncesiyle kaynaklardan dipnotlarla yazılarımızı uzatmadık, hiçbir zaman.

Okumadık mı, alanında önemli isimlerin eserlerini? Şehir mimarîsiyle, musıkîsiyle ilgili eserler, geçmedi mi, elimizin altından? Kitaplığımızda şehirle ilgili eserler yer almadı mı?

Şehirlerle ilgili kitaplığımızda yer alan, şehirlere has eser adedini bilemiyoruz. Şehirlere dair yazılan, yayınlanan binlerce eseri, okumadan geçmedik, en azından her esere emek harcamış hazırlayanlara saygı adına. Bu eserleri ilgili oldukları illere birer kitaplık hazırladık, her ile dair eseri ilgili kitaplığa aldık.

Ele aldığımız şehirler ilgili kaynaklar yanında o şehirde doğmuş yazarın, şairin eserlerini temin yoluna gittik, ili daha iyi tanıma adına. Kars iline ait eserlerin yanında Murat Çobanoğlu’nun plâkları yer aldı, Kırşehir kaynakları arasında Neşet Ertaş’ın plâkları yer aldı. Kahramanmaraş’ı ele alırken Mahzunî Şerif’in plâkları olmazsa olmazdı.

Bir şehri ele alırken o şehirde yayınlanan gazetelerle dergileri, yok sayamazdık. Kastamonu Kitaplığı’nda Açıksöz Gazetesi, Kayseri Kitaplığı’nda Erciyes Dergisi olmalıydı. Diyarbakır Kitaplığı’nda Diyarbekir Gazetesi eksik olmamalıydı.

Bir şehir kitaplığı’nda o şehre dair eski ve yeni fotoğraflar bir arada olmazsa şehre dair dünle bugünün karşılaştırılması eksik kalırdı.

Bir şehre dair yazılan yabancı kaynaklara uzanmak gerekirdi, mükemmele ulaşma adına. Seyahatnamalerin yayınlanmış olanları, kendi dillerinde yazarların kaleme aldıkları eserler, bulunmalıydı, kuşkusuz. Evliya Çelebî’den, İbni Fadlan’a, Marco Polo’dan İbn-i Battuta’ya kadar. Bu alanda yazılan şehirler hakkında ve dünya ülkeleri hakkında kaynaklar olmasaydı, olmazdı.

Şehirlere ait tarihi eserler üzerinden, şehre ve şehirlere dair egemenlik süren devletlerin, imparatorlukların hakkında yazılan eserler olmalıydı, şehir kitaplığında, her şehre, bölgeye dair. Osmanlı Devleti’ne dair yazılan tarih eserlerinden tutun Japonya Tarihi’ne kadar uzanan geniş yelpazede Kızılderililer hakkında bilgi veren eserler dâhil…

Diyarbakır’ı anlatan Şevket Beysanoğlu’ndan Bartın’ı ele alan Çetin Asma’ya,  Amasyalı Fedai Baba’dan Erzurumlu Âşık Sümmanî’ye varan geçmişe yolculuk. Şehirlerde yaşayan, şehrine değer katan kim varsa, kime ulaşılmışsa, o şehre dair kim eser vermişse, tümüyle olmasa dahi, birkaç eserini bir araya getirme endişesinin yansıdığı şehir kitaplıkları…   

Dünyada kimi isimler vardır, ülkelerin adıyla anılan, şehirlerin ismiyle sembolleşen. Almanya’nın Führer’inden İtalyanların Duçe’sine varıncaya dek… Ömer Muhtar’ı katleden İtalya’dan, Malcolm X’e dünyayı çok gören Neoconlara varıncaya kadar, o ülkenin isim yapmış kişilerin biyografilerine uzanan bir tarih anlayışı… Balıkesirli Kurtdereli Mehmet Pehlivan’dan Malatyalı Niyazi-î Mısrî’ye, Hakkari’den Hasané Baté’den   Edirne’den Şeyh Sezai el-Celvetî’ye yüzlerce isim.

Bir şehri en güzel biçimde anlamak, o şehirde doğmuş, yaşamış olanların hatıralarını okumaktan geçer. İstanbul’u kimlerden okumadık ki?... Beyoğlu’na meftun kesilenden Haliç’e âşık olandan, Fatih’siz yapamayandan Beyazıt’tan ayrı kalamayandan… Yüzlerce hatırat içinde İstanbul, en baş sırayı alır. Diyarbekir’den uzak hatıralarını yazan Ali Emirî, şehrine ne kadar bağlıdır, bilemezsiniz…           

İstanbul’dan, Ankara’dan uzakta kalmak, şehirler hakkında kişinin kaynak temini oldukça zor. O şehirlerde haftalarca kalmadan, dostları tanımadan şehirleri bilmek, akıl kârı değil.

Biz, İstanbul’dan uzağız, Ankara’ya yakın değiliz. Diyarbekir’den seksen bir ile uzanacak imkânımız yok, kolumuz o kadar uzun değil. Her sene gezip dolaştığımız il sayısı, beş-altı… Yirmi sene daha yaşarsak, daha önce dolaştığımız, gezdiğimiz şehirleri tekrar görerek, ancak yetmişini aşkın ihtiyar olarak, idealimize ulaşırız.

Yetmiş mi dedik? İnsanın ne kadar yaşayacağı, kaderinde yer alır. Belki bu yazının yayınlandığını görmeyeceğiz, dünya gözüyle. Belki beş dakika sonra ruh, bulunduğu bedendeki misafirlikten ayrılır.

Bilmeniz gerekir ki yazarın, araştırmacının geride bıraktığı hayırlı işlerden biri, şehrini anlattığı, tanıttığı eserlerdir, hayırlı evlattan sonra.

Belirtelim ki şehir için yetmiyor alkışlar, hizmete devama. Şehirle ilgilenenler olmadıkça, şehir yazarları çaresiz ve kararsız olur.

Bizim derdimiz bir şehir değil, yükümüz ağır. Bir il beş il olsaydı, yükü omuzlar, sitem etmezdik… Seksen bir ili kendine dert edinmek, seksen bir kişi yerine düşünmek, akla ziyan bir davranış mıdır? Ellisinden altmışına yaklaşmışken böyle düşünüyorum, açıkçası. Belki de bunamışım, her şehir, güllük-gülistanlık, herkes mutludur, ben karamsarım.

Biri bize âkıl versin, ne kuyudur, içine düştüğümüz? Kim kurtaracak bizi, bu kuyudan?

Âşk romanları yazsaydık, gençlere yönelik kitaplar kaleme alsaydık, hayatta başarılı olma yolları adı altında saçmalardan seçmeleri anlatsaydık, magazine aktüaliteye dair bir okumalık kitaplar sunsaydık, biliyorum bu yazıları yazamayacağımızı.

Şehir şehir Aslısını aramaya çıkan Kerem misali, Çöle düşüp her canlıyı Leyla sanan Mecnun misali, Şirin için dağları delen Ferhad misali, Zin için zindanı saray bilen Mem gibi mutluyuz, rahatız. Biz şehri kendimize dert kıldık, derdimizi seviyoruz!...   

Bu yazı toplam 847 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim