• İstanbul 14 °C
  • Ankara 16 °C

Şiir nedir?

M. Ali ABAKAY

Şiir yolculuğuna çıkalı, şair olduğumuzu sanan dostlar, yayınlanmış kitaplardan uzak düşmüş gönlümüze davetiye göndermez oldu, açıklıkla.

Şiir günlerinde olmak isterdik, hakkını verdiğimiz, fikir çilesini çektiğimiz şiirlerimiz yok muydu?

Gençliğin verdiği heyecana yenik düştüğümüz zaman içinde, kalbin kanayan köşesinden damlayan kanla yazdığımızı farz ettiğimiz mısraları, şiirimizin yapı taşları bildiğimiz zamanlar, saçın siyahlığını kaybetmediği devirlerdi.

Şiirin vefâlı olduğunu söyleyen dostlarımıza, İstanbul’un semtini hatırlatma ihtiyacından vaz geçeli, yaş kemâle ererken, şiir adına defterlere mahkûm kıldığımız damıtılmış ifadeleri gün yüzüne çıkarmama inadımız, bizim şairlik mecrasında olmayışımızın resmî vesikası haline geldi.

Şiir mi okunmuyor, şairler mi yazmıyor? Şairlerin elinden tutan mı yok, şiirden anlayan mı az kaldı?

Ezberinde yüz şiir olan mı tükendi, yoksa edebiyat-sanat dergilerinin sayfaları mı kitlendi? İstanbul’un çehresi mi soldu, şairler mi terk etti, İstanbul’u?

Nihayetinde bu söz canbazlığını sürdürebiliriz, sayfalar boyunca. Herkesin ve her kesimin kendisine mahsus şair portreleri söz konusudur, yalanlanmayan.

Her şiir ödülü verilişini gördüğümde şair olduğumu ifadeden acizlik duyarım, kendimce. Yazılanlar bu ise, şairliği unutmak, derde derman bulma misalidir, kanaatimce.

“Şiir öldü Şair yasta” demişti, bir dostum, kitabının ismine. Şair ölünce şiirin yası tutulur, aslında. Şiirin ne olduğuna dair, yazdığımız kısa, daha çok iki kelimelik tanımlar var, anlam verilmeye muhtaç mana olarak.

Bu tanımlamaları sunmak, okurun bize hak verip vermediğini sorgulamak istedik, açıkçası. Şiir nedir ve ne değildir?

Biz, daha çok ne olduğunu açıklamaya çalıştık, kendimizce. İki kelimeyle neler yapıldığını gösterme, maharet sergileme amacımız yok, aslında. Her iki kelimenin ardından şiiri tanımlamışsak, anlam içinde manasına kapı aralamışsak, bize düşen mutlu olduğunu hissettirmektir, kaleme.

Belki birkaç şiir kaleme alabilme cesaretine ulaşmaya vesile kılarız, gönlümüzü. Şiirin ne olduğunu sorgular, kendini şair bilen. Şiir, yemişe duran ağacın, kendi meyvesine el uzatanlara ikrâmı mıdır?

Şair, iki dudağının arasından çıkan sözle yaya ok süren savaşçı mıdır?

Şiir, kalabalıkların müşterek isteğinin kalıplaşmış hali midir?

Şiir, derde derman mıdır, şairin ifadeleriyle gönül telini titreten?

Şiir, Hak Divanı’na duranın Hak olandan başka bir şey söylememesi midir?

Şiir, ılgıt ılgıt esen seher yeline mırıldanış mıdır?

Şiir, bad-ı sabadan gayrı kapıyı çalan ikinci misafir midir?

Şiir, hüzne aşinâ çehrelerde gittikçe belirginleşen derin hatlar mıdır, çaresizliğin kollarında kimsesizlik çekenler için?

Şiir, varoluşun sancıları içinde yok oluşa ilerlemek midir?

Şiir, yeryüzünde daha güzel bir yaşamın hayatı güzelleştirmek adına yolculuğu mudur, çile çekenlerin?

Şiir, toprağa, toprakta biten kan kırmızı güllere âşık olma hali midir, şairin lisanında?

Şiir, şairin kalp gözünün açılması mıdır, kimseden bir şey beklemeden, yürekten kopup gelen çığlıklar misali?

Şiir, dağlardan kopan çığ mıdır, önüne ne geldiyse alıp beraberinde götüren?

Şiir, sevgilinin elinde zehir dolu kâseden nûş edip dünyayı terk etmeye hazırlık mıdır, şairin gözünde?

Şiir, mevcut olana karşı, sözü olanın duruşu mudur, hiç taviz verilmeyen?

Şiir, sessizce göçüp giden ustaların bize bıraktıkları kadr û kıymeti bilinmeyen miras mıdır, farkına varmadığımız?

Şiir, sihirli kelimelerden kurulan dünyada şairlerin sözüne inanılmamasının belgesi midir?

Şiir, kelimelerin dansına mı dönüşür, ateş yalımlarında üşüyen ruhların sığınağı olma adına?

Şiir, efsaneler yumağına dönüşmeli mi, geçmişi ifade için?

Şiir, geleceğe seyahati mümkün kılar mı, dünyada güzelliklerin yeniden inşa’ı adına?

Şiir, piramidlerin labirentinde kendini kaybetmesi midir, şairin?

Şiir, Yusuf’un Zelihanın gözlerinde oluşturduğu ışıltı mıdır, yüreğine inen derunî sevda?

Şiir, Aslısını kaybetmiş Keremin mızrap vuruşlarına eşlik eden, kalbi yaralayan söz dizimi midir?

Şiir, dilini bilmediğin insanın kimliğinin nişanı mıdır, kulağa hoş gelen sözlerden mürekkep?

Şiir, var olmanın adı mıdır, insanın şairce tarifinde?

Şiir, yeryüzüne inen muştuların gölgesi mi bilinir, asırlar boyu?

Şiir, ceylanın zarifçe sıçrayarak toynaklarının çıkardığı musıkî sesi midir?

Şiir, yeryüzünde suyun nazlı akışının ruha verdiği çağıltı mıdır, ruhu azaptan alıkoyan ibadet?

Şiir, var olana teslimiyet midir, usul usul kelimeler yumağından oluşan?

Şiir, dehrin hem hazanını hem sefasını harmanlayıp, insana sunulan acı reçetesi mi, şairlerin?

Şiir, siyasanın emrinde şairin söze dönüşen icraati midir?

Şiir, karıncanın ayak seslerine kulak kabartan şairin, duyabildiği oranda terennümü müdür, canlılığın?

Şiir, insan kimyasının mayası mıdır, hayatı sürükleyen esrar?

Şiir, şarkının ve dahi türkünün, her musıkînin ruha seslenişi midir, şairlerin?

Şiir, yalnızlığın girdabında boğulmaya yüz tutmuş şairin çırpınışı kabul edilir mi?

Şiir, olması gerekenle mümkün olmayan arasında şairin karamsar ruh hali midir?

Şiir,  havada yorgun ellerin dua kabul olunmadıkça inmeyen şekli midir?

Şiir, gülün usaresi midir, binlerce yıldır, şairlerin vaz geçmediği sır?

Şiir, hayatın güzelliklerine maske olan çirkinliğin yırtılması mıdır, orta yerinden?

Şiir, güzelliklerin dile getirilmesinde, acıların ortaya dökülmesinde, mutluluğun ifade edilmesinde araç mıdır?

Şiir, anneye sunulan evladının kanlı gömleği midir, yas tutulması için?

Şiir, sevgiliye unutulmamak için kenarı işlemeli dest-mal mıdır, gözyaşıyla ıslatılan?

Şiir, yüreğe sevda adına atılan ok mudur, bağrı hûn kılan söz mızrağı?

Ne söylesek beyhudedir, tanımı yüzlerce ifadeyle tamamlanmayan uğraş.

Bir yoksulun dilinde ekmek parçasına dönüşür, ruhun açlığını bastırmak için.

Bir ezilmişin dilinde intikama devşirilir, gelecek günlere umutla bakma adına.

Bir âşığın titreyen gönlünde ince hastalığın habercisidir, umutsuzluk adına. Neler neler anlatılmaz ki, kamışla kâğıdın vuslatında?         

Fikrin takipçisi, Elif’in aydınlığıdır.

             Şairin kalesidir, kıyametidir.

Kuzunun melemesi, serçenin uçuşu, kartalın süzülmesi, bülbülün inlemesidir.

Asumanın gözyaşı, ağacın göğermesi, dalın uzaması, tomurcukların patlaması, tohumun çatlamasıdır.

Şüphenin gidericisi, edebin hali, dostluğun eli, deryada damladır.

Nemruda haber, Firavuna deprem, gafile uyarı, delalete düşene dönüş için ihbardır.

Suya nazire, zamana yemin, enginlere yolculuktur.

Göğe yakarış, karıncayla konuşma, su damlasıyla arkadaşlıktır.

Aşka şîr-pençedir.

Çobanın nağmesi, kuzunun süt emmesi, kavalın sesi, suların çağıldayarak akmasıdır.

Duaya kardeşlik, yoksulla arkadaşlık, dost olanla sırdaşlıktır.

Yemeğe tuz, dilde bereket, ruhta huzurdur.

Zenciliği kabulleniş, köleliğe direniş, emperyalizme başkaldırı, Kızılderilileri sevmektir.

Aşığın sitemi, tespihin danesi, gözün yaşıdır.

Çocuğa şefkat, yaşlıya hürmet, memlekete hasrettir.

Dürüstlüğe davetiye, yalana karşı koyuş, ihanete cevap, sırdaşlığa devamdır.

Felsefî yalnızlıktır.

Bülbülün çilesidir.

Zulme direniş, haksızlığa başkaldırı, zalimi reddediş, güçsüzün dili, mazlumun kalesidir.

Hüznün izdüşümü, Topluca kızgınlık, Önemsenmemeye kırgınlıktır.

Birlikte tebessüm, sanatkârın cevheri, toprağın beklediği, gökyüzünün yorganı,

şairin muhabbeti, merhametin seslendiricisi, varlıkta yok oluştur.

Yusuf’a sabır, Zeliha’ya bekleyiş, Leyla’ya hasret, Mecnun’a sığınak, Ferhad’a sitem, Şirin’e müjde, Kerem’e umut, Aslı’ya işaret, Mem’e sabır, Zinn’e vuslattır.

Şiir, yeryüzünde olması gerekene varırken çekilen kahrın gönülden dile akseden yansıyışı, uğranılan ihanetlerin özeti, arkadan vurulmaların ruha verdiği acıların kendisidir.

Şiir, insanlığı ahtapot kollarına alan, sömüren, yok eden kapitalizme ve uşaklarına sesin en yüksek perdesinden yüreği güçlü insanların cesaretle karşı koyuşudur.

Şiir, vahşi kapitalizmin, emperyalizmin insanlığı kendisine köle edip, sadece kendisine çalışmasının dışında hiçbir yolu açmadığı günümüz ortamında, haksızlıklara ve her türlü zulme karşı koyuşun vazgeçilmez adıdır.

Şiir, parçalanmış coğrafyaları daha da küçülten, insana demokrasya adına gözyaşı, kan, acı, ölüm getiren kim olursa olsun, hepsine yüreğin nefreti, dilin isyanı, bedenin hareketliliğidir.

Şiir, Mevlana’nın Şems’e hürmeti, Yunus’un Tapduk’a bağlılığı, Ahmede Hane’nin memleketine sevdasıdır.

Şiir, Hilâlle Ehl-i Salib’in yeryüzünde devirler içinde galip-mağlup olma şeklinin mısralara aksediş şeklidir.

Şiir, varlığını insanlığı bir birine düşürüp, kan ile vahşetle dünyada var olmayı şeref sayan emperyalizme karşı yalandan, riyadan, kibirden uzak Doğu’nun değerlerini savunmaktır.

Şiir, birçok nimetle şereflendirilen Ortadoğu’da açlığın, hastalığın, mazlum olma halinin tercümanlığı, petrol ağalarına duyulan öfkenin adıdır.

Şiir, Anadolu’da köylü vatandaşın sofrasında bir tas ayranla kuru ekmek parçasına şükredişidir.

Şiir Diyarbakır’da bir annenin döktüğü gözyaşına İstanbullu annenin eşlik etmesidir.

Şiir, denizde balığın boğulması, yeryüzünde canlının tükenişi, kuşların kanadının kırılmasıdır.

Şiir, bizim gibi insanların emek harcarken, “Bir ok attım kebap oldu.” diyenlerin ödüllere boğdurulmamasıdır.

Şiir gençliği sokaklara sürenlerin uyuşturucularla onları sersefil kılanların ağababalarına söylenecek her sözü esirgemeyen insanların ellerinde şerefle tuttuğu âlemdir.

Şiir, kadını alçak emellerine, reklâmlarına, mülevves işlerine alet eden vahşi emperyalizme karşı koyuşun, onurlu direnişin kapılarını açan anahtardır.

Şiir, doğu medeniyetinin esintilerini taşıyan, ruhları serinleten rüzgârdır.

Şiir, hak olanla batılın, doğruyla yanlışın, güzelle çirkinin savaşında insanlıktan yana olanın tarafında yer alan kutlu, muzaffer hareketin kendisidir.

Şiir, söylediklerimizin tapusudur, altında birbirini tanımayanların imzası bulunan şairlerin.

Büyüklerin ağlaması, göklerin rahmeti, ustanın alın teri, musıkînin nağmeleri, Istırabın aksi, hıçkırığın kördüğümüdür.

Hissiyatın zirvesi, fikrin dirilişi, Allaha teslimiyet, Hakk’a yakarıştır.

Şiir, belki çağlardan çağlara içinizden akan nehirdir, bilemediğimiz. Belki sessiz ağlayışıdır, şairin; hıçkırıklarını mısralarda şekillendirmiş duymadığımız.

Şiir yolculuğunda mollaya durmayanlara “Şair” denir, şairlere selam olsun!..

Bu yazı toplam 1302 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim