• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

19 Mayıs Kemalist Cumhuriyeti kutsama töreni mi Millî Mücadele’ye hamle

Ahmet Doğan İLBEY

19 Mayıs 1919, Anadolu'da Millî Mücadele'yi başlatma niyetiyle yola çıkışın tarihi olduğu için bu tarihî gün, “Vatan-ı İslâmiyye'nin” istiklâli şiarıyla başlatılan Millî Mücadele'nin ruhuna muhalif “devrimler” yapan Kemalist Cumhuriyetin ideolojik töreni

Hâlen sürdürülen bu fahiş hatâ düzeltilmek isteniyorsa, 19 Mayıs'ın muhtevası Müslüman Türk milletinin topyekûn katıldığı İstiklâl Savaşı'nın ruhuna uygun olmalıdır. O vakit bu kutlamalara milletimiz İstiklâl Savaşı'ndaki cihat ruhuyla katılacaktır. 

Okuyanların bildiği bir mevzu... M. Kemâl'in 1927 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Kurultayı'nda okuduğu, İstiklâl Harbi ve Cumhuriyetin kuruluşundaki birçok hakikati çarpıtan ve tarafgirlik taşıyan “Nutuk”da “19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a gittim” cümlesiyle bu tarihin hedef ve muhtevasını kendi hedefine uygun şekilde değiştirir. Bu mesajla 19 Mayıs ideolojik hâle dönüştürüldükten sonra 1938'de “resmî bayram” kabul edilir. Nutuk okunmadan önce 19 Mayıs resmî bayram değildir. Samsunluların 1926'da 19 Mayıs'ı 'Gâzi Günü' ilân etmesiyle bu kutlama Ankara ve diğer şehirlerde de yapılır. 1928 yılında birkaç şehirde “Gâzi Günü” ilân edilir, “Gâzievi” açılır, fener alayları düzenlenir, belediyelerde “Gâzi”ye ve milleti aldatan “devrimci” Cumhuriyete “Şükran Baloları” tertip edilir. (Prof. Dr. Mete Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek-Parti Yönetimi'nin Kurulması, 1923-1931)

Maarif Vekili Mustafa Necati Bey ve Selim Sırrı Tarcan'ın teklifiyle, başlangıcı İttihat ve Terakki döneminden gelen “Terbiye-i Bedeniye Şenlikleri” ve “İdman Bayramı” adını alan törenler “Gâzi Günü” nün muhtevasına dâhil edilerek kutlanmaya başlar. Müslüman mâziyle irtibatını kesmiş olan Atatürkçü Cumhuriyetin “yaratmağa” çalıştığı İslâmsız “yeni Türk ulusu” adına Ankara'daki törende Orta Muallim Mektebi öğrencilerinden oluşan “gürbüz kız ve erkekler bedensel mârifetlerini” sergilerler ve kendilerini izleyen M. Kemâl'in lâ-dinilik taşıyan “muasır Türk gençliği” iltifatlarına mahzar olurlar.

“Samsun'da doğan güneş” olarak yüceltilen 19 Mayıs belgelerle sabittir ki Sultan Vahdettin'in izninden ayrı Kemalist bir “millî hareket” olmadığı aşikârdır. Doğu'daki orduların müfettişi olarak ve Samsun havalisindeki asayişin temini ile benzeri vazifelerin yerine getirilmesi için bir hayli subay, hizmetli, iaşe ve altın yolluklarla yola çıkarılan M. Kemâl'in 19 Mayıs'ta yola çıkma sebebi kendi ifadesiyle “Vatan-ı İslâmiyye'nin ve hilâfetin kurtarılması” ile yine kendi ifadesiyle “Bölgedeki asayişi temin etmek ve din- mübin-i İslâm üzere” milleti Millî Mücadele'ye hazırlamaktı. Bu sebeptendir ki 19 Mayıs laisist Cumhuriyet için yola çıkışın tarihi değil, vatan-ı İslâmiyye'nin kurtarılması için çıkılan târihtir. (D. Mehmet Doğan, Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş, Yazar Yayınları,  s.122-128-271)

19 Mayıs törenlerine “bayram” denilemez

Kemalistler cehaletlerinden ve idraklerinin İslâm medeniyet değerlerine kapalı olmasından dolayı 19 Mayıs törenlerine “millî bayram” diyorlar. Oysa 19 Mayıs bayram değil, Kemalizm'in bir âyini ve din ü millet değerlerini “redd-i miras” eden Kemalist Cumhuriyete adanmış gençlik gösterisidir. Millî kavramı milletten, millet kavramı İslâm'dan neşet eder. Dolayısıyla İslâmî anâne ve değerleri taşıyan hususi günler ancak bayram sayılabilir. Bayram İslâmî bir kelimedir. Âyetlerde emredildiği üzere Ramazan ve Kurban Bayramlarına bayram denir ve ancak Müslüman milletçe kutlanabilir.

Türkiye'de dinî bayramların yanında, “din-i İslâm” ve “Vatan-ı İslâmiyye” üzere yapıldığı için İstiklâl Harbi ancak bayram kelimesi ile ifade edilebilir. Sonradan icat edilen 19 Mayıs ve diğer törenlere “bayram” demek mümkün değildir. Millî anâne ve ruhumuzla uygunluğu olmayan, bütünüyle Kemalist Cumhuriyet'in propogandası olan 19 Mayıs törenleri Müslüman Türk milletine mânevî bir zulüm olduğu gibi ve Millî Mücadele'nin ruhuna da hitap etmiyor.

19 Mayıs törenleri Millî Mücadele'nin ruhuna uygun değil   

Türkiye'de modern ve dekolte kıyafetin resmî devlet törenleriyle “normalleştirilmesi” nin tarihçesine bakıldığında karşımıza 29 Ekim Cumhuriyet, 19 Mayıs Gençlik ve Spor ve 23 Nisan Törenleri çıkar. Şekil olarak Batı'dan ithal edilen bu resmî törenler toplumu modernleştirmek için Kemalist Cumhuriyetin birer projesidir. 19 Mayıs gibi 23 Nisan Töreni'ni de çoğu insan, İstiklâl Savaşı'nda vatan-ı İslâmiyye için cihada çıkan “Hakk'a tapan millet”in “Millî Hâkimiyet Bayramı” zanneder. Oysa bu durum bir yıl sürmüş ve sonra bu törenlerin asrî/modern kıyafetli kız öğrenciler ve Kemalist Cumhuriyet gençliği gösterisine dönüştürüldüğü malûm. Stalinist ve Hitlervâri totaliter rejimlerin törenlerinden kopya edilen ve Avrupaî kadın modelini telkin eden bu törenler Millî Mücadele'nin ruhuna aykırı olan “inkılâpçı Cumhuriyetin” ideolojik törenleridir.

19 Mayıs gösterileri iffet duygularını kırıyordu

19 Mayıs Törenleri Müslümanca giyinen kız öğrenci tipine karşı sözde modern öğrenci tipinin öne çıkarıldığı gösterilerdir. Özellikle eski 19 Mayıs Törenlerinde omuzları açık mini etekli kıyafetlerle kız öğrencilere gösteriler yaptırılması Batı'nın paganist karnavallarına benziyordu. Kız öğrencilerin asrî/modern kıyafetlerle, Avrupa'dan kopya edilen dans ve jimnastik hareketleriyle utanma ve iffet duyguları kırılıyordu. Böylelikle sözde “çağdaşlaşmış yeni Türk kadınının” ruhunda hayâ duygusu yok ediliyordu. Bu törenlerin gayesi Kemalist Cumhuriyet'e asrî/modern kıyafetli kızlar ve Cumhuriyete adanmış gençlik yetiştirmektir. Özel lise ve üniversitelerde dekolte öğrencilerin çoğalması “Atatürkçü çağdaş gençlik yolunda” hayli mesafe alındığını gösteriyor.

19 Mayıs Millî Mücadele'ye Hamle Bayramı olmalı

19 Mayıs 1919 tarihî hakikatine kavuşturulmak isteniyorsa, Millî Mücadele'ye Hamle Bayramı olarak kutlanmalıdır. 19 Mayıs hamlesinin devamını getiren Erzurum ve ve diğer Kongrelerinin toplanmasında ve Heyet-i Temsiliye'nin oluşmasında birinci derecede âmil olan Kâzım Karabekir Paşa hakkıyla yâd edilerek, hizmetleri Millî Eğitim Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu ve üniversite temsilcilerince anlatılmalıdır. Bununla kalmamalı; Millî Mücadele'ye irşad vazifesiyle katılan İslâm şairi Mehmed Âkif ve Şeyh Senusi gibi kanaat önderleriyle din âlimlerinin İstiklâl Harbi'ne hizmetleri mektep kitaplarına dâhil edilmelidir.

 

Bu yazı toplam 251 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim