Sohbetin, muhabbetin, bir arada bulunmanın, dinlemenin ve dinlenilmenin unutulduğu zamanlardayız. İnsanların ortak kullanımına sunulan, bir arada olmayı hedefleyen mekânlar insanlar arasındaki ortak hassasiyetlerin tüketildiği yerler. Birbirimizi tanımadan, tanıma zahmetine katlanmadan, bir diğerimizin gönlüne dokunmadan geçip gidiyoruz hayattan. Koca bir yalnızlığa dönüşen ömürlere mahkûm gibiyiz. Muhabbetin ateşi, sohbetin insanı sarıp sarmalayan sıcaklığı yerini korkunç bir soğukluğa bıraktı. Birbirimizle konuşmalarımız, birbirimize karşı davranışlarımız mekanik süreçlerden ibaret. Küresel kapitalizmin, vahşi liberalizmin teknoloji laboratuarlarında üretilen paket programlara dönüşüyoruz hızla. Hepimiz sanal bir dünyanın gölgesinde kendi gerçeğini unutan, kendine yabancılaşan birer mankurt gibiyiz. Handiyse nefes alış verişlerimiz bile mesleki ve bürokratik komutlarla gerçekleşiyor.
Sözü namus bilenler
Oysa sözü merkeze alan, sözü namus bilen, muhabbet ateşiyle yanıp kavrulan bir geleneğin çocuklarıyız biz. Canlı cansız bütün varlıkların aynı hassasiyet içinde cem edildiği, âdem olmanın engin manasının farkındalığıyla yaşanan bir gelenek. Bizim medeniyetimiz insana değer vermenin, dayanışmanın, fedakârlığın, sevmenin ve saymanın medeniyeti. Zarâfetin, inceliğin, sıcaklığın, ünsiyetin… Medeniyetimiz insansızlığa, başıboşluğa, bencilliğe, tüketime karşı çıkışın şifrelerini içinde barındırıyor. Yeter ki onu hakkıyla tanıyalım, değerlendirebilelim. Uzunca bir dönemdir asli olandan, otantik kültürümüzden uzak düştüğümüzden dolayıdır ki dünyamız bu halde. Bugün ihtiyacımız olan ihya ve dirilişin işaretleri yine bizim derinliklerimizde saklı.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/17893/bugunun-muhabbetsizligine-ilac-gibi-kitap.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.