Geleneksel müziğimizin 19. yy'a kadar olan bölümüne baktığımızda eserlerin, sazendelerin (saz icracısı) ve hanendelerin (ses icracısı) günümüzdekilerden ne kadar farklı olduğunu çok rahatlıkla görebiliriz. Bu farklılığın tarihsel, ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal alanlarda meydana gelen değişikliklerin sonucu olduğu aşikar. Bestelerin uzunluğu, usul çeşitliliği ve içeriği bu zaman içerisinde epey değişmiş. Bununla birlikte sazende ve hanendelerde de büyük değişiklikler görmekteyiz. Mesela eski dönemde saz icrasında virtüözlük aranmamış. Bunu dönemin eserlerinin virtüöziteye gerek duyulmadan çalınabiliyor olmasından çıkarabiliriz. Halbuki günümüzde saz icracısısın hedeflerinden en önemlisi virtüöz derecesine yükselmek. Bir diğer değişiklik ise hanendelerde: Geçen iki asır içerisinde hanendeliğin, sahne duruşu ve kılık kıyafetten tutun da şarkı söyleme tekniğine kadar pek çok konuda değişikliğe uğramış olması. Bu yazımız, iki asırlık değişimin sonunda “yıldız”ın nasıl ortaya çıktığı üzerine olacaktır...
19. yy’dan sonra yapılan bestelerin pek çok konuda öncekilerden farklı olduğunu söylemiştim. Şarkı formunun popülerleşmesi ile birlikte müziğin tüketilen bir şey olduğunun fark edildiğini düşünüyorum. Şarkı sözlerinin genellikle karşı cinse duyulan aşk temalı olması da bunun sebebi olabilir. Pek çok müziksever bu durumdan rahatsız olmuş, eski müziğin sanat değerinin bu yeni müzikte yeterince var olmadığını düşünmeye başlamıştır. Öyle ki bugün klasik müziğimizin en önemli bestecileri arasında saydığımız Hacı Arif Bey bile bu sebeple pek çok eleştiri almıştır.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/17596/bugunun-yildiz-algisina-neler-sebep-oldu.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.