İnsan en güzel sûrette yaratılmıştır. En güzel sûretin muhatabı olan insan, Güzel olanı, aşkın olanı aradığı sürece özünün farkına varabilir. Sanat, Güzel olanın farkına varmaya aracı olan müstesnâ bir yolculuktur. İnsan bu yolculukta arama, keşfetme, bulma basamaklarından geçer. Her bir basamak insanın iç âlemini hareketlendirir, renklendirir. Böylece insan yaşamak fiilinin sırlarını idrâk etmiş olur. Sanat metafizik ve ahlak boyutlarını da içine alan, eşyanın dilini anlamamıza vesile olan bir alandır. Sanatın herhangi bir kanadıyla ilgilenen insan, zarif, iyimser, olumlu düşünen, yardımlaşmayı seven, ahlak konusunda titiz davranan bir kimliğe bürünür. Bu insanın yolculuğu yüce hedefleri gaye edinmek ve ona doğru yürümektir. Sanat, insanın elleriyle (dokunuşlarıyla), kalbiyle (duygularıyla), beyiniyle (düşünüşüyle) ürettiği, vazettiği güzellik ağacıdır. Bu ağaç ne kadar büyük olursa, toplum o denli gelişir ve bilinçlenir.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim görevlisi, sanatın kendisinde alenî bir şekilde bütünleştiği hattat Arif YücelHocamız ile hat sanatı üzerine bir söyleşi yapmak istedim.
Hat sanatına ilgi duyanlar oldukça çoğunlukta. Fakat ilgilileri kadar, icrâ edeni az bulunan bu sanata siz nasıl başladınız?
Küçüklüğümden beri ince ayrıntılara merakım vardı. Elime geçen tahta, kağıt vb. parçalardan güzel şekiller yapardım. İlkokulda öğretmenim yaptığım resimleri panoya asardı. Kabiliyetli bir çocuk olduğumu bana söylerlerdi. Tabii bu iltifat sözleri beni çok sevindirdiği için ben de sürekli daha güzellerini yapmaya çalışırdım. İmam hatibe başladığım yıllarda hocam tahtaya Arapça bir metin yazdı. Bu metnin yazılış şekli beni çok etkilemişti. İçimden “Ben bu yazıyı çok güzel yazabilirim” diye düşündüm. Daha sonra bu metni yazan hocamın yanına gittim ve bu yazıyı daha güzel nasıl yazabileceğimi sordum. Bu yazıyı tahtaya yazan hocam imam hatip lisesinde hadis derslerimize giren Süleyman Kayıran hocamdı. Kendisi bu konuda bana ufuk verdi, Allah uzun ömürler versin. İstanbul’da okuduğu yıllarda merhum Halim Özyazıcı Efendi gibi çok büyük bir değere öğrencilik yaptığını söylerken, hat sanatının gizemini bana ilk anlatan o olmuştu. O günlerden itibaren hat sanatı, gönlümün derinliklerinde yer etmeye başlamıştır.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/18109/cami-tezyinatinda-muthis-bir-kiyim-yasaniyor.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.