“Kapkara bir çamur, zift gibidir korku yapış yapış…”
Halime Seher Çevik
Son dönemlerde başörtülü arkadaşlarımla ilgili geçmişte ancak hayal edilebilecek haberler alıyorum. Yıllar sonra üniversiteye dönüp yarıda kalan tahsilini tamamlayanlar bu haberlerde ağırlıklı yere sahip. Kimisinin kızları bile üniversiteyi bitirmiş. Birkaç hafta önce oğluyla birlikte aynı üniversiteye devam eden bir gazeteci ile sohbet ettik. Aralarında üniversitelerde ders vermeye başlayanlar oldu. İsimler akıp giderken nasıl bir potansiyelin bir kibir ve inatla bastırıldığını düşünmeden edemiyor insan.
Gerçi bu kadınların çoğu alternatif kamular kurarak sistemin kamusal alanının çeperlerini zorluyorlardı zaten. Karşı karşıya kaldıkları ayrılıkçı muameleler yüzünden yaşadıkları bilinç sıçramasını okuyarak, düşünerek, yazarak, halka hizmet yolları arayarak anlamlandırmaya devam ediyorlardı.
Yasağın sebep olduğu bir ruh hali, dağınıklık. Yeniden öğrenci olmanın kolay olduğunu kim söylemiş? “Çoğumuz evli barklı kadınlar olmuşuzdur, ama o yıllar öncesi toy kızlarızdır okulun kapısına gelince” diye anlatıyor şair Halime Seher Çevik kişisel tecrübesini, yazdığı günlerde bir yerde yayımlatamadığı, nihayet Hidayet Şefkatli Tuksal’ın Serbestiyet’teki köşesinde yer verdiği “Affedilmişliği affetmeyen kızlar” başlığını taşıyan yazısında.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/19658/baska-turlu-suruyor-daginikligimiz































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.