Son yıllarda mültecileri anlatan fotoğraf projelerine ağırlık veren Coşkun Aral, fotoğrafçılık hayatı ve yaptığı çalışmalar üzerine Büşra Sönmezışık'ın sorularını cevapladı.
Coşkun Aral’ı bunca yıl farklı coğrafyaların peşine düşüren şey “merak” duygusu. Bir elinde fotoğraf makinesi diğer elinde kamera, 1977 yılından bu yana dünyayı karış karış dolaştı. İnsanların kaçtığı yerlere gitti. Savaş muhabirliği yaptığı dönemde defalarca ölümle burun buruna geldi. Kaçırıldı, işkence gördü. Yurt içinde ve yurt dışında açtığı fotoğraf sergileri ve yaptığı belgesellerle pek çok önemli ödülün sahibi oldu.
Son yıllarda mültecileri anlatan fotoğraf projelerine ağırlık veren Coşkun Aral ile pek çok şeyi konuştuk.
Bu zamana kadar hep “insanların kaçtığı yerlere” gittiniz. Sizi o bölgelere hangi duygu çekiyordu?
Merak. Olması gereken bir duygudur ama bizim toplumumuzda maalesef eksik. Biraz annelerden kaynaklanan bir durum. Çünkü çocuk yetiştirirken çok fazla korumacılık, çocukların meraklı olma özelliklerini kaybetmelerine neden oluyor. Ben çok erken yaşlarda annemden uzak, halamın yanında büyüdüm. Merakım çocukluğumdaki gibi aynen devam etti. Hatta kurucularından biri olduğum İZ TV’nin de sloganlarından biri de “merak et”tir.
Ama siz turistik geziler yapmıyorsunuz. Tehlikeli bölgelere gidiyorsunuz…
Merak ve sorgulama özelliğimiz sayesinde keşfediyoruz. ‘Ben kimim?’ ile başlayan ve sürekli sorgulayan aklımız sayesinde gelişiyoruz, ilerliyoruz. Tehlike her yerde var. Bu kapıdan çıktığınızda kafanıza bir inşaatın kalası da düşebilir, bir araba da çarpabilir. Bizim tehlike ile baş edebilmeyi bilmemiz gerekiyor, ona göre önlemler almamız gerekiyor. Bu önlemleri de yaşanmışlıklardan ders alıp, aklımızı kullanarak alabiliriz. Elbette çatışma alanlarındaki tehlike bambaşka.































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.