• İstanbul 14 °C
  • Ankara 11 °C

D. Mehmet Doğan Tohum dergisinin sorularını cevapladı:"Kültür alanında..."

D. Mehmet Doğan Tohum dergisinin sorularını cevapladı:"Kültür alanında..."
"Kültür alanında 3. Köprü, Avrasya Tüneli, Marmaray vb. projeleriyle kıyaslanabilir projelerimiz var mıdır?"

Önder

SORULAR:

 

1.Ülkemizin kültür-sanat iklimine baktığınızda neler düşünüyorsunuz? Yapabildiklerimiz ve yapamadıklarımız nelerdir?

 

Türkiye kültürel bir soğuma ve daralma devresinde.

Bizi biz yapan, farklı ve kendimize has kılan bütün kültürel yapılar, dil başta olmak üzere Cumhuriyet’in ilk döneminde hunharca tahrib edildi. Daha sonraki sahip çıkmalar ancak onarım amaçlı olabildi, ihya ve bir terkibe varma konusunda gereken enerji oluşturulamadı. Resmiyetin ideolojik tahrib mekanizmaları ile uğraşmaktan yaratıcı faaliyetlere yönelme imkânının kalmaması, savunmacı yapıda kalınması, bunun belli başlı sebebi olarak görülebilir.

Büyük kültürlerin, medeniyetlerin yapıcı unsuru inançtır, imandır. İnancın enerjisi olmadan yeni terkiplere varılamaz. Kültürün temelinde din vardır. Din teoriden uygulamaya geçer, kültürleşir ve hayatın bütün alanlarında kendini gösterir. Dinle uzak duranlar bile dinin kültürleşmiş haliyle muhatab olarak yaşarlar.

Türkiye’de kültürel durağanlık, soğuma inanç kaybıyla ilgili. Tanzimat’tan beri yeni bir inanç benimseyerek yeni bir kültür inşa etme çabasına şahit oluyoruz. Batı taklitçiliği bilhassa Cumhuriyet’ten sonra inançlaşmıştır, ideoloji haline gelmiştir. Bu inancın süreklileşmesi, bizi var eden köklü inancımızın zayıflatılması, hatta yok edilmesine bağlıdır. Batıcılar Batı adına devlet otoritesini de kullanarak bir mücadele yürütmüşlerdir. Bu yüzden Türkiye’de fikir çatışması değil, inanç çatışması vardır. En basit, sıradan konular bile akıl devreden çıkarılarak inanç gibi savunulur.

Batıya inançlı yöneliş devrinde milletin değerleriyle var olma fikrini benimseyen ilim, büyük fikir ve edebiyat adamlarımız olmuştur. Bunların meydana getirdiği fikir zemini üzerinde kültürel bir yeniden doğuş hedeflenebilirdi.

Hasmın dilini benimseyerek kültürel iktidar olunmaz! kendi dilimizi kurmak/kurtarmak mecburiyetindeyiz. Biz hasmın dilini benimseyerek taklitçilerin taklitçisi olduk.

Son zamanlarda Türkiye’de fikrin değil siyasetin baskın şekilde öne çıkması, böyle bir gelişmeyi zorlaştırmış. Türkiye’de fikir, edebiyat siyasetin önünü açmıştır, fakat siyaset düşüncenin, edebiyatın, sanatın gelişmesine imkân sağlayacak bir zemin oluşturamamıştır. Bu durumda rejimin taklitçi üst kültürü devletin kanatları altında varlığını sürdürmüştür. Devletin büyük kültürel yatırımları hep Batı kültürünün Türkiye’de temsilini sağlayan kurumlara yöneliktir. Kültür Bakanlığı bütçesine şöyle bir bakmak bile yeter. Bu yetmezmiş gibi başka devlet kurumlarının aynı yönde yatırımları dikkat çekmektedir.

Bugün devletin yayın kurumunda edebiyatımız, mûsıkîmiz, klasik sanatlarımız hakkıyla temsil edilemezken, her ne hikmetse büyük maliyet gerektiren bir işe girişilmekte, senfoni orkestrası kurulmaktadır. Kurum’un bir taraftan halk müziğimizin çatısı altındaki varlığını tasfiye ederken, klasik Türk musıkisini temsil eden bir orkestrası mevcut değilken, mevcutları da fonksiyonsuz bırakılmışken, elinde olan imkânlarla olsun millete kendi müziğimizin güzel örneklerini sunmak için bir çaba içinde olmadığını görüyoruz. Buna karşılık yüksek maliyetli bir yatırım yaparak senfoni orkestrası kurulması artık resmî ideolojinin taklitçi kültürüne tamamıyle teslim olunduğunun en açık bir göstergesidir.

Olduğumuz gibi yaşamaktan uzaklaştıkça yaşadığımız gibi oluyoruz. Bizi, inancımızı hedef alan bir ideolojinin dayattığı hayata, kültüre teslim olma sürecindeyiz.

Maalesef!

 

2.Nitelikli eserlerin ortaya çıkmasında engel var mı? Bu çerçevede sanatçı-muhit/çevre ilişkisini nasıl değerlendirirsiniz?

 

Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir! Bu sözü atalarımız boşuna söylememiş. Her toplum kendi kültürünü yaşatmaya çalışır, bunun için ciddi kaynaklar ayırır, Türkiye’de böyle bir şey görülmüyor.

Elbette erbâbı kalem ve sanat kendince bir şeyler yapmak için çabalamaktadır. Bunun şahsi çabalamaları aşan bir tarafı vardır. Güzele, kaliteliye, başarılıya ilginin seviyesi dikkate alınmayacak kadar düşüktür. Devletin alâkası bir tarafa, bütün dünyada iktisadi olarak etkili kesimler milli kültürlerinin güçlenmesi için kaynak ayırırlar. Türkiye’de taklitçi kültüre yakın duran sermaye kesimi bu hususta üzerine düşeni yapmaktadır. Muhafazakâr sermayenin sermayesini sürekli artırarak muhafaza etmekten öte bir derdi yoktur, kültür, sanat onların ilgi allanına girmez.   

3.Bugün kültür-sanat meselelerine baktığımızda, uzun zamana yayılan bir süre boyunca   medeniyet inşası, yeniden keşif ve ihya hedefi olduğunu görüyoruz. Bunun için çeşitli kuruluşlar, belediyeler, sivil toplum kuruluşları sürekli bir kültür-sanat faaliyeti gerçekleştirme çabasındalar. Bu faaliyetlerle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Arzu edilen neticeye ne kadar yakınız, ne kadar uzağız?

 

Elbette boş durulmuyor. Her yapılanın bir tesir sahası vardır. Fakat yapılanların çoğu vasat işlerdir. Yenileyici, ihya ve ibda yönlü çabalar heveskârlığa, amatörlüğe terk edilmiştir.

 

4.Kültür-sanat ekonomisinde kaynak kullanımında yetkili idarecilerin nelere dikkat etmeleri gerekir?

 

Derinlemesine kültürel ilgileri olmayan, kalite ve estetik endişe taşımayan yöneticiler, bu noksanlarını bilerek konu ile ilgili bilgili ve kavrayışlı kişilere kulak vermelidir. Eskiler “kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz” der. Devrimizde irfan kelimesinin mânasını bilen kalmamıştır.

 

5.Bugün dünyanın geldiği noktada siyasi-ekonomik-teknolojik(dijital) olarak adı henüz konmamış, neye evrileceği belli olmayan yeni bir dünyanın eşiğinde olduğumuz söyleniyor. Kültür-sanat, bu büyük değişim dalgası etkisinde nasıl bir bakış açısıyla yürütülmeli?

 

Türkiye iktisadî olarak bu değişim dönemini başarı ile geçebilir. Fakat kendi kültürünü muhafaza etme ve geliştirerek sürdürme konusunda iradesi olmayan bir ülkenin büyük zayiat vereceğinden şüphe yoktur.

Soru şu olmalıdır: Kültür alanında 3. Köprü, Avrasya Tüneli, Marmaray vb. projeleriyle kıyaslanabilir projelerimiz var mıdır? 

adsiz-007.png

Bu haber toplam 954 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim