• İstanbul 20 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 21 °C
  • Konya 16 °C
  • Sakarya 19 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 20 °C
  • Gaziantep 22 °C
  • Bolu 15 °C
  • Bursa 20 °C

Filo’nun Tek Amacı Gazze’ye Yönelik Ablukayı Kırmak!

Filo’nun Tek Amacı Gazze’ye Yönelik Ablukayı Kırmak!
Röportaj: Fatma Gülşen Koçak

Terör devleti İsrail’in milyonlarca insanı aç susuz bırakıp hunharca soykırıma devam etmesine karşı vicdan sahibi insanların katılımıyla oluşan Sumud Filosu’na katılan kadınlardan birisi olan Gazeteci Yazar Semanur Sönmez Yaman, “Filistin halkının yanında olmak insanlık vazifesidir” dedi.

Küresel Yardım Filosu’na katılan aktivist yazar Semanur Sönmez Yaman ile filonun hedefini, yaşanılan zorlukları ve nihai amaçlarını konuştuk.

Öncelikle bütün Türk milletinin dualarının ve desteklerinin sizinle olduğunu belirtmek isterim. Küresel yardım filosuna katılma kararınızda hangi saikler etkili oldu?

Küresel yardım filosuna katılma kararım aslında bütün yaşamımın birikimiyle açıklanabilir. Çocukluğumdan beri adı geçen zulümlere önce uzaktan tanıklık ettim; televizyondaki programlarda, haberlerde dinledim, gördüm. Gazeteciliğe başladıktan sonra bu tanıklığım daha da somutlaştı. Mesleğim boyunca iki kez Gazze’ye, on kez de işgal altındaki Filistin topraklarına gitme imkânım oldu. Orada gördüğüm yıkımlar, katliamlar ve yaşanan zulüm, bana bir an bile tereddüt etmeden o halkın yanında olmamız gerektiğini düşündürdü. Mesleki ve insani sorumluluğumun gereğini yapmaya çalıştım ve şu an filodayım elhamdülillah.

MAVİ MARMARA’DAN KÜRESEL FİLOYA

Daha önce de böyle bir girişime katılmak istemiş miydiniz?

Mavi Marmara’ya katılmayı çok istemiştim; kısmet olmamıştı. Bu sefer böyle bir girişim olduğunu duyunca hemen başvurdum. Gazeteci kimliğim ve sivil toplum tecrübem açısından bu yolculuk benim için çok anlamlı.

2-050.jpeg

KADINLAR ADINA DA YOLA ÇIKTIK

Gazze’nin en büyük mağdurları ve mazlumları arasında kadınlar var. Hem kendi acılarını hem çocuklarının acılarını yaşıyorlar. Acı üstüne acı. Siz KADEM’deki göreviniz vesilesiyle de Filistin için çeşitli faaliyetler yaptınız. Biraz bahseder misiniz?

KADEM, kadın hakları alanında çalışan ve uzun yıllardır Filistinli kadınların da haklarını savunan bir kuruluş. Biz de hem Gazze halkına yardım ulaştırmak hem de onların sesini daha geniş kitlelere taşımak için Türkiye'de ve dünyanın farklı bölgelerinde birçok çalışma yaptık. 7 Ekim’den sora da öncelikle KADEM’in 55 ildeki temsilcilikleri yardım topladı ve yaklaşık 70 milyon liralık gıda ulaştırdık bölgeye. Gazze için hayır çarşıları, dayanışma yürüyüşleri ve basın açıklamaları düzenledik; kadın ve çocuklara yönelik acil ihtiyaç kampanyaları organize ettik.

Hemen sonra konuyu uluslararası arenaya taşıdık. Birleşmiş Milletler binasında paneller, etkinlikler düzenledik, Filsitinli kadın sanatçıların direnişini anlatan kısa filmlerle New York'ta programlar gerçekleştirdik. New York Times Meydanı’nda yaptığımız “In Solidarity with Palestinian Women” temalı büyük basın açıklaması ve Gazze’de hayatını kaybeden kadınları simgeleyen enstalasyon çalışmamızla bir farkındalığa imza attık. “Filistin’de Bir Direniş Biçimi Olarak Sanat” temalı programımızda; sanat, mizah, şiir ve hukukun, direnişin araçları olarak nasıl öne çıktığını ele aldık.

Uluslararası toplantılarda kadınlara karşı işlenen savaş suçlarını gündeme taşıdık ve Avrupa ile Ortadoğu’daki muhataplarımızla ortak çağrılar yayımladık.

Bu yüzden bu yolculuk hem mesleğim, hem içinde bulunduğum sivil toplum kuruluşları hem de insanî duruşum açısından çok kıymetliydi. Zira sadece kendi adıma değil çok sayıda kadın adına katıldım bu yolculuğa.

3-035.jpeg

SİCİLYA’DAKİ EĞİTİMLER

Zor ve zor olduğu kadar riskli bir sefere çıktınız. Bu sebeple sıkı bir eğitim aldığınızı basından okuduk. Yolculuğa çıkmadan önce nasıl bir hazırlık süreci yaşadınız?

Eğitimlerimizi Sicilya Adası’nda, Catania kentinin Augusta kasabasındaki bir kilisenin konferans salonunda aldık. Bu eğitimlerde tekne yolculuğu sırasında yapmamız ve kaçınmamız gerekenler, hukuki haklarımız ve uluslararası hukukla ilgili bilgilendirmeler anlatıldı. Gazze açıklarında karşılaşabileceğimiz durumları farklı senaryolar üzerinden değerlendirdik ve her olasılığı göze alarak yola çıktık.

UMUDUMUZ GAZZE’YE ULAŞLMAK

 İsrail tehdidi ve riskler konusunda neler hissettiniz?

Karşımızda nihayetinde İsrail devleti var; geçmişte Mavi Marmara örneğinde olduğu gibi sivillere yönelik ağır saldırılardan çekinmeyen bir katil. En iyi ve en kötü senaryoları biliyoruz. Umudumuz ise Gazze limanına ulaşmak ve ablukayı kırmak

KATILIMCILARLA KARDEŞ OLDUK

Türkiye’den kimlerle katıldınız?

Filoya Türkiye’den gelen dokuz kişilik bir ekip olarak katıldık. Daha önceden gelen üç Türk doktorumuz vardı; biz altı kişi birlikte geldik. Bu altı kişiden bazılarını uzun yıllardır tanıyordum. Eğitim süresince yaklaşık on gün boyunca hiç tanımadığımız insanlarla da adeta kardeş olduk.

Eğitim süresince neler yaşadınız?

Eğitim sırasında herkes birbirine karşı çok sıcak, saygılı ve hoşgörülüydü. Kadın-erkek ayrımı yapılmadı; herkes üzerine düşeni yaptı; mutfağa girildi, bulaşık yıkandı, çöpler toplandı; yeri geldi yemeğimizi suyumuzu paylaştık.

Türkiye’den gelenlerin yanı sıra Almanya, İsviçre, İngiltere gibi farklı ülkelerden aktivistler, kaptanlar, doktorlar da vardı. Birlikte ağladık, güldük, dua ettik.

Müslümanlar olarak farklı paylaşımlarımız da oldu. Namazlarımızı cemaatle kıldık. Türk arkadaşımızın okuduğu ezanı herkes ilgiyle dinledi. Öyle ki ezandan ve namazdan etkilenip bize İslam'la ilgili sorular soran, hatta namaz kılmayı deneyen aktivistler de oldu.

Biz Müslümanlar bu kardeşlik ortamına çok aşinayız aslında, dünyanın bir başka köşesinde karşılaştığımız Müslüman kardeşlerimizle sarılıp kucaklaşabiliyoruz rahatlıkla. Burada da güzel bir kardeşlik ortamını ki biz onu Gazze kardeşliği olarak adlandırıyoruz artık. Bu kardeşliği yaşadık ve hala yaşamaya devam ediyoruz.

 

KİLİSEDE OKUNAN EZAN

Sizin yaptığınız vicdani ve insani yolculuğu Türk kamuoyu yakından takip ediyor. O gemide olmayı gönülden isteyen milyonlar var.  Bu süreçte yaşadığınız ve asla unutamam dediğiniz olaylar oldu mu? Hangi hatıraları kişisel hikayenize eklediniz?

Evet, iki an çok etkileyiciydi. Birincisi, bir doktor arkadaşımızın (Ergün Akpınar) bekleme süreci uzayınca işiyle ilgili sorunlar nedeniyle geri dönme kararı alması ve Tunus’ta gemileri hedef alan saldırı sonrasında karar değiştirmesiydi. Tunus’taki teknelere yönelik drone saldırısını gördükten sonra o akşam aldığı dönüş biletini yakıp bizimle kalmayı seçti; bu karar hepimizi derinden etkiledi.

İkincisi ise Agusta limanında son akşam kılınan namaz oldu. Yine bir Türk arkadaşımızın kıldırdığı namaz gözyaşlarıyla zafer duasına ve sumudun mücessem haline dönüştü.

KORKU YOK KARARLILIK VAR!

Terörist İsrail’in bir devlet gibi değil de uluslararası hukuku hiçe sayan bir örgüt gibi davrandığını biliyoruz. Terör mantığıyla hareket ediyor ve terör estiriyor. Hazırlık sürecinde teknelere saldırı sizi nasıl etkiledi?

Hazırlık sürecinde, teknelere yapılan saldırıyı duyduğumuz gün büyük bir endişe ve tedirginlik yaşadık. Haber ilk geldiğinde herkes “Can kaybı var mı?” diye sordu; ancak korkmak yerine daha da kararlı olduk. Hiç kimse “Dönüp gideyim” demedi; aksine yola daha bir azimle devam etme arzusu hâkim oldu. Bu hareketin insanlık adına çok önemli ve istisnai bir girişim olduğunu biliyorduk ve saldırı sonrası ortaya koyulan bu kolektif tavır, girişimin kararlılığını gösterdi.

TEKNEDE GÜNLÜK HAYAT

 Yolculukta karşılaştığınız en büyük güçlükler neler?

Yolculuğumuz devam ediyor ve bizim yaşadığımız sıkıntılar Gazze halkının, Filistin halkının yaşadıklarının yanında aslında bir hiç ama sorduğunuz için anlatayım. Teknenin dar alanı en büyük sıkıntımız. Özellikle tesettürlü kadınlar için 7/24 kapalı bir alanda bulunmak, gündüzleri aşırı sıcağa maruz kalmak ve kişisel alanımız olmaması gibi. Bunun yanında internetin zayıf olması ve enerji sıkıntısı medya çalışanları için ciddi bir zorluk.

Yiyecek ve içecek konusunda durum nasıl?

Türkiye'den bize ulaşanlar sıklıkla “kötü yemek, zor şartlar” gibi endişelerini dile getiriyor. Evet günlük rutinimiz çoğunlukla makarna gibi sınırlı besinlerle geçiyor olabilir ama Gazze’de birçok insan o gıdaya bile ulaşamıyor. Bizim yaşadığımız küçük rahatsızlıklar onların maruz kaldıkları zorlukların yanında hiç kalır.

AMAÇ ABLUKAYI KIRMAK

Filonun asıl amacı nedir? İnsani yardım malzemelerini sembolik olarak değerlendirmeliyiz değil mi?

Filoda taşıdığımız insani yardım malzemeleri elbette önemli; gıda, tıbbi malzeme gibi temel ihtiyaçlar var ancak bu filonun asıl amacı Gazze’yi doyurmak değil; ablukayı kırmak! Tek bir filonun getireceği yardım, Gazze’nin tüm ihtiyaçlarını karşılayamaz; ama abluka kırılabildiği takdirde  daha büyük insani yardımlar ulaştırılacaktır.

ULUSLARARASI FEDAKÂRLIK

Teknede kimlerle berabersiniz. Yol arkadaşlarınız kimler?

Teknede farklı kültürlerden ve farklı statülerden insanlar var.

Teknemizin adı Morgana. 10 kişiyiz toplam. Av. Gülden Sönmez, ben, Kaptan Ceasere, Kaptan Yardımcısı Carlos, Global Sumud hareketinin İtalya’daki sözcüsü Maria Elena Delia, İtalyan senatör Marco Croatti, Yeşil-Sol İttifak’ın Avrupa Parlamenteri Benedetta Scuderi, Sivil toplum kuruluşu Music for Peace ‘in Başkanı Stefano Rebora, İtalyan gazeteci Barbara ve hemşire Vito.

Kültürümüz ve dünya görüşlerimiz farklı olmasına rağmen aynı hedefe doğru uyum içinde bir yolculuk yapıyoruz.

4-016.jpeg

ABLUKA KIRILMALIDIR

Sizce bu girişim dünya kamuoyuna hangi mesajı verdi?

Dünyaya verdiğimiz tek bir mesaj var: İsrail'in Gazze halkına uyguladığı abluka asla ve asla kabul edilemez. Bu abluka kırılmalıdır ve kırılabilir. Ablukayı kırma girişimimiz başarıya ulaşırsa bu mesajımız fiili olarak yeni hareketleri de tetikleyecektir ve sadece deniz yoluyla değil, karadan, havadan veya diplomasiyle de yeni yollar açılacaktır.

HAYATIMDA DERİN İZLER BIRAKTI

 Bu yolculuk size kişisel olarak neler kattı?

Kişisel olarak bu yolculuğa çıkarken birkaç planım vardı: günlük tutmak, uzun yazılar yazmak gibi. Ancak süreç o kadar yoğun geçti ki uzun yazmaya fırsat bulamadım; sosyal medya üzerinden bazı paylaşımlar yapabildim ve farkındalık çalışmaları yürütebildik. Mavi kurdele gibi sembollerle dikkat çekmeye çalıştık. Akdeniz’in mavi tonuyla dayanışma ve farkındalık için küçük ama etkili bir simge oluşturduk.

Ben yolculukları seven biriyim; çok seyahat etmiş biri olarak şunu söyleyebilirim: Bu deneyim, diğer gördüğüm diğer hiçbir şeye benzemiyor. Burada yaşananlar, tanıştığım insanlar, dayanışma ve fedakârlık duygusu hayatımda derin bir iz bıraktı. Bu tecrübeyi ülkemize ve dünyaya anlatacağız; kayıt altına alacağız ki gelecek nesiller bunu unutmasın ve tarih “İnsanlık ulvi bir amaç uğruna birlikte hareket edebildi.” Yazsın.

Son olarak, bu yolculuğun uluslararası camiada ses getirmesini ablukayı duyurmasını da amaca matuf bir başarı olarak sayabilir miyiz?

Filonun başarıya ulaşması elbette arzu ettiğimiz bir sonuç, ama asıl kazanç, bu hareketin dünya kamuoyunda yarattığı sarsıntı ve bilinçlenmedir. Abluka kırılmasa bile insanların zihinlerinde büyük bir kırılma yaşanıyor o kesin. Ve bu kırılma, insanlığın yeniden inşası için gerekeli temel malzemeyi oluşturuyor.

Gün gelecek Filsitin halkının yaşadıkları ve dünya halklarının dayanışması, tarih kitaplarına geçecek. Çünkü şu anda Global Sumud Filosu’nun yaptığı şey, tarih yazmak!

Bu haber toplam 94 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim