• İstanbul 12 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 5 °C
  • Sakarya 11 °C
  • Şanlıurfa 18 °C
  • Trabzon 13 °C
  • Gaziantep 11 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 13 °C

Doğan Bekin'den: Irak’ta yeni denge arayışları

Doğan Bekin'den:  Irak’ta yeni denge arayışları
1961 yılında ABD tarafından, Türkiye’ye nükleer başlıklı Jüpiter füze sistemini yerleştirmesi ve dönemin SSCB’nin de misilleme olarak Küba’ya nükleer başlıklı füze sistemi yerleştirmesi ve ardından ABD Başkanı J. F.
doganbekin_slidecontent_thumb

1961 yılında ABD tarafından, Türkiye’ye nükleer başlıklı Jüpiter füze sistemini yerleştirmesi ve dönemin SSCB’nin de misilleme olarak Küba’ya nükleer başlıklı füze sistemi yerleştirmesi ve ardından ABD Başkanı J. F. Kennedy’nin Rus lideri Nikita Kuruşçev’e 24 saat içerisinde füze sistemini geri çekmemesi durumunda Küba’ya hava operasyonu başlatma tehdidi ve Rusya’nın Türkiye’yi olası işgal planı, belki de ABD’ye geri adım attıran en önemli unsur olsa gerek.

ABD, bir yandan kendisine bağlı Batista rejiminin Castro tarafından 1959’da yıkılması ve “Domuzlar Körfezi Çıkarması”nın başarısızlıkla sonuçlanması karşısında durumdan kendine pay çıkaran SSCB, ABD’nin yanı başındaki stratejik konuma sahip Küba’yı yanına çekerek ABD’ye soğuk savaş nispetinde bulunmuş oldu…

Adnan Menderes’in 1959’da ABD ile füze sistemi anlaşması imzalaması ve Küba’daki değişim rüzgârları, Türkiye’nin jeopolitik durumunu ABD açısından daha önemli bir düzeye getirdi. Menderes, anlaşmaya rağmen, füze sisteminin Türk topraklarına yerleştirilmesi durumunda olası Rus işgalini göz ardı etmeyerek ABD’ye karşı direnmeye başlayıp, Rusya ile ikili ilişkileri geliştirmeye çalıştı. Menderes’in Ekim 1959’da ABD’ye yaptığı gezi programı da iki ülke arasında oluşan kara bulutların dağılmasına yetmedi. 1960 ihtilalinin arka planında şüphesiz Menderes’in ABD’ye karşı yürüttüğü bu politikanın etkisi büyüktür.

Nitekim ABD güdümünde gerçekleştirilen ihtilalden sonra, Türkiye’ye yerleştirilen nükleer başlıklı füze sistemi uzun yıllar Türk kamuoyundan gizlendi. Rusya, Türkiye’deki füze sistemini bahane ederek, Türkiye’ye misilleme olarak saldırı tehdidini de koz olarak kullanarak, ABD’nin Küba’ya saldırı planlarını önlemiştir. Daha sonra iki ülke arasındaki gerginliğin yumuşamaya (detente) dönüşmesi sağlandı.

Anlaşılan o ki, 1961’de Türkiye’ye yerleştirilen nükleer başlıklı füze sisteminden ders çıkaramayan iktidar, NATO Füze Kalkanı Projesi kapsamında 2011’de Malatya/Kürecik’e yerleştirilen 5000 km menzilli AN/TPY–2 X-band radar sistemi ve son olarak petriot füzelerinin Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş’a yerleştirilmesi ile birlikte, ister istemez Türkiye ile komşu ülkeler arasındaki ilişkilerin bıçak sırtında yeni bir seyir izlemesine neden oldu. İsrail’e de Kürecik benzeri AN/TPY–2 band sisteminin yerleştirilmesi ABD’nin niyetini açıkça ortaya koymaktadır.

ABD Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray Harita Salonu’nda (Map House) The New York Times’dan Thomas Friedman’a verdiği mülakatta, Rusya ile yaşanan Ukrayna sorununun yeniden soğuk savaşa neden olup olamayacağı ve Ortadoğu’daki tüm gelişmeleri masaya yatırırken, Türkiye’nin Cemal Gürsel döneminde konuşlanmasına izin verilen nükleer başlıklı füze sistemleri ile şu anda Kürecik’e yerleştirilen AN/TPY-2X-band radar sisteminin benzer özellikte krize neden olduğu ve Türkiye’nin 1961’den sonra yeniden bölge ülkeleri tarafından ‘yalnızlaştırılma politikası’ ile karşı karşıya bırakıldığını görmekteyiz.

Obama’nın 8 Ağustos 2014’te Thomas Friedman’a yaptığı açıklamalara bakacak olursak, durumun vahametini daha net görmek mümkün olacaktır. Obama, 29 Ağustos 1897 yılında Basel’de Theodor Herzl yönetiminde toplanan I. Siyonist Kongresi’ne göndermede bulunarak, İsrail’in bölgedeki varlığı ve güvenliği için; “İsrail’i kuranların en iyi değerlerini yansıtan bir Yahudi devletini nasıl koruyabiliriz” ifadesiyle, Ortadoğu’da ve özellikle Gazze’de akan kanın ne anlama geldiğini vurgulamaya çalışmaktadır.

Keza, Suriye’de Esad rejiminin çok iyi silahlandığını ve Rusya, İran ve Hizbullah tarafından desteklendiğini ve Esad rejimine karşı güven içinde askeri destek verebilecekleri seküler unsur olmadığına vurgu yaparken, Suriye’deki muhalefetin silahlandırılması düşüncesinin masada yer almadığını ifade ederken, aynı Obama, daha önceden ABD Harp Akademisi mezuniyet töreninde yaptığı açıklamada; “Suriye muhalefetine yardımı çoğaltmanın günü geldi, bu hedefi gerçekleştirmek için de Kongre ile yakın çalışma içerisindeyiz” vurgusunu yapıyordu.

Obama, F–18 ve insansız hava araçlarıyla IŞİD (İD) mevzilerini vururken, bir yandan da; “ABD, Irak’ın Hava Gücü” olmayacağını ifade ediyordu. Aslında, İŞİD’in Kuzey Irak’a doğru saldırılarını durdurmasının yegâne nedeni, mahsur kalan Yezidi ve Hıristiyanlardan çok, Ortadoğu’nun yeni petrol merkezi olmaya aday kent Erbil’in güvenliğinin sağlanmasıdır. Oysaki IŞİD’in cephe gerisinde mahsur kalan on binlerce Şii Türkmen de benzer pozisyonda ve güvenlik koridoru açılamadığı için ölümle pençeleşmektedir.

Şu anda, 1,5 milyon nüfuslu Kürt Bölgesel Yönetimi’nin merkezi olan Erbil’de; Afren, Exxon Mobil, Chevron, Aspect Energy, Marathon Oil Corporation, Hillwood International Energy, Hunt Oil, Prime Oil, Murphy Oil, Hess Corporation, HNK Energy, Viking International gibi Batılı petrol şirketleri yer almakta ve petrol endüstrisi büyük önem kazanmaktadır.

Burada dikkat çekici olay şudur; Libya’ya yönelik askeri müdahale sırasında Başkan Obama, kamuoyunun dikkatini çekmesin diye özellikle petrol vurgusu yapmıyordu. Oysaki Libya dünyanın altıncı büyük petrol rezervine sahip bir ülke konumundadır. Aynı şekilde, Kuzey Irak Kürt Bölgesi de şu andaki mevcut rezervle dünyada dokuzuncu sıradadır.

Irak ve Suriye’de etkinlik kurmaya çalışan İŞİD, 2 milyar dolarlık nakit varlığı ve günlük 3 milyon dolarlık petrol, vergi vs. geliri ile Suriye ve Irak’taki hassas noktalarda Bingazi Emirliği’nin kurulması sizce bir tesadüf eseri mi? Obama, Irak Kürt Bölgesi’ne ve Bağdat’taki Şii yönetimine IŞİD ile zoru göstererek, tek başına hareket edemeyecekleri düşüncesini empoze etmeye çalışmaktadır.

16.08.2014 Milli Gazete 
Bu haber toplam 688 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim