Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yıldönümünün bütün dünyada çeşitli etkinliklerle anıldığı şu günlerde, yolum sık sık Hobsbawm'ın satırlarına düşüyor. Marx'ın satırları olmasaydı tarihçi olmazdım diyen Hobsbawm'ın satırlarına.
Ünlü tarihçi, 'Marsist tarihçi, Marsist olmayan bir tarihçiden tam olarak nasıl ayrılır' diye soruyor ve kendi başına gelenleri anlatıyor: '...Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin yetkilileri, fiilen bir komünist partisi üyesi olarak tanınmama ve Marx ve Engels'in Toplu Eserleri'nin İngilizce basımının editörlerinden biri olmama rağmen kitaplarımın hiçbirinin Rusça'ya çevrilmesine izin vermeye cesaret edememişlerdi. Çünkü onların Ortodoks kriterlerine göre benim yapıtlarım 'Marksist' değildi.'
Hobsbawm, kitaplarına uygulanan sansürü sadece SSCB ile sınırlandırmış olsa idi belki sansürün mahiyetini anlamamız nispeten kolay olabilirdi. Ancak ilerleyen satırlarda Marksist tarihçi 'Aşırılıklar Çağı' adlı kitabını yayınlamak isteyen tek bir saygın Fransız yayıncının olmadığını söylüyor.
Ruslar için yazdıkları Ortodoks Marksist kriterlere uymadığı için uygun değildi. Peki Fransa için sorun ne idi?
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/FatmaKBarbarosoglu/parantez-icine-aldik-ve-sifir-ile-carptik/51219































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.