• İstanbul 18 °C
  • Ankara 13 °C

Fikir Dükkânı’nın Türküdarı Fazlı Bayram

Fikir Dükkânı’nın Türküdarı Fazlı Bayram
Hasan Keklikci yazdı.

Ölüm! Ah şu ölüm yok mu, ölüm. Zalım ölüm. İpliğimizi pazara çıkarttı. Sırlarımızı ifşa etti. Mahremimizi dile verdi. Ehli Dükkân’ın neyi var neyi yok ortaya döktü. Mağaramızı haramilere yağma ettirdi. Zalım ölüm… Bir sabah, bıkmadan usanmadan şehirde ne kadar ev varsa gezdi bu ölüm. Ne kadar güzel insan varsa önüne kattı. Hele bazılarını ailecek götürdü. Çocuklar önde anneleri babaları arkada.

            Ali Fuat’ı almıştır önce. Evet, evet önce Ali Fuat’ı almıştır bu ölüm. Çünkü Ali Fuat’ı yer gökten, gök yerden kıskanırdı. Siz gökyüzünde kayıyor zannederdiniz yıldızları; o yıldızlar ki Ali Fuat’ın o olgun, o durgun, o meleklere eş yüzünü görmek için yarışırlardı. Bazen babasıyla cuma namazına gelirdi, Kulağı Kutlu Camiine. Namaza girmeden ayaküstü sohbet ederdik. Ali Fuat daha çok Bir Hocamın -Bir Hocam iki kişi- yanında dururdu. Bir Hocam Ali Fuat’ın başını okşardı. Ben Ali Fuat’ı kıskanırdım… Cuma akşamları Dükkân’a getirirdi babası. Babası saz çalarken “adam gibi” dinlerdi. Bağdaş kurardı çoğu zaman, “adam gibi”.  Zalım ölüm adam sanmış Ali Fuat’ı! On yaşındaki çocuğu. Fazlı, bir gün Akif Ölmez’e; “Akif abi hanıma dedim ki, hanım sana bir gün yüzü gösteremedim; gel bu evden çıkalım güneş gören bir eve taşınalım.” demiş. Fazlı güzel laf eder. “Ziyaya ağlamayacağız bu gece abi/efelerle zikredeceğiz/araya girenlere abi/kol kanat gereceğiz” Fazlı şair. Sazın üzerine yumuldu mu saz dile gelir Fazlı ozan. Fazlı, Ali Fuat’ın, Meryem’in babası. Victor Hugo’nun Sefiller’indeki Fantin’i kıskandıracak şiirler yazdığı “kırlar ülkesinin sabahı/yollar ustasının akşamısın/ey fantin.”, “çıkmaz sokaklarında şehrin kaybolmuş bir umudum/beni bul/beni ört/beni sakla fantin” “ah fantin ah kalbimin yarası“, “bir hüma kuşunun kırmızı kanatları/sen başkasın fantin/hiç kimse sen olamaz” Zeynep gelinin eşi, Fazlı. Bir gün, Mehmet Yaşar “Oğlanın iyisini Antep’e göndermişsin, kötüsünü bize bırakmışsın.” demiş Ali Emmi’ye. Ali Emmi “Fazlı’m başka!” demiş. Fazlı tatlıcı Ali Emmi’nin “Başka” oğlu.

Fazlı Dükkân’ın türküdarı. Kahramanmaraş Kültür Sanat ve Eğitim Derneği olarak önü tatil olan günlerde bir araya geldiğimiz Dükkân, -Rahmetli Ahmet Doğan’ın Mağara’sı- 1992 yılından itibaren Türkiye Yazarlar Birliği Kahramanmaraş Şubesi olarak faaliyete başladı. Her yaştan, her meslekten insanların ve özellikle lise ve üniversiteye giden gençlerin uğrak yeri oldu. Şehrimize üniversitenin kurulması ve yurt dışından öğrencilerin gelmesiyle daha da şenlendi. Somali’den Mahmut, Doğu Türkistan’dan Mustafa, Burkine Faso’dan Abdurrahman… Bir akşam, “Abdurrahman yüksek lisans yapacak mısın?” dedim. “Hayır, Emmi ülkem ziraat mühendisi bekliyor. Diplomamı aldıktan sonra, bir saniye gecikmeden Burkine Faso’yu bulmam gerek.” dedi. Mustafa’yla konuşurken bazen ağzımdan çıkan bir kelimeden sonra, “Hah bu kelimeyi bozmamışsınız, bizim orada da aynı şekilde kullanılıyor.” der, hep beraber gülerdik. Bir teravih namazı pazarlık yapıyoruz. On kılalım, tam kılalım! On’da anlaştık. Namazdan sonra Mahmut, “Bana bıraksaydınız daha kârlı olurdunuz, biz Somali’de sekiz rekât kılıyoruz!” dedi. Mahmut, hafız. Mahmut, imam. Fazlı dükkânın türküdarı… Toplandığımız her akşam sazı omuzunda girer Dükkânın kapısından. Ahmet Abi her ne kadar, “Yerlerimiz numaralı değil herkes istediği yere oturabilir.” dese de, herkesin yeri belli. Fazlı “belli” yerine oturur. Bir tütün sarar, önüne bir çay bırakılır, fikirlisinden. Dükkânın çayı fikirlidir. Fazlı çay ve sigara içerken çoğu zaman dalar, bir yerlere gider. Aksu’da bir gardiyanın yüzüne tükürük hazırlar gibi yutkunur. Hissesine haksız yere el koyan ortaklarını görmüş gibi suratı gerilir. Firik tezgâhının başında bulur kendini, yüzü ışılar. Gemi görünümlü dairede yan yana oturduğu mesai arkadaşına, aynı işi yaptıkları halde, kendisinin iki katı maaş verilmesi aklına gelmez. Dedim ya, zalım ölüm bütün sırlarımızı faş etti diye.

Önce bir iki mızrap sesi duyulur. Sonra, mızrap bir türkünün önüne düşer. Tellerin arasından “Kırmızı gül demet demet…” türküsünün melodisini çıkartır. Ardından sözleri yayılır Dükkân’nın tütün dumanlı havasına. Fazlı’nın bilmediği türkü olmaz. Hatta arabesk bile bilirmiş. Bir gece gençler bakmışlar ki büyükler yok; Ferdi’den girmiş, Orhan Baba’dan çıkmışlar. Şarkıların nakaratlarını da koro halinde söylemişler. Bazen biz de rahat durmazdık. Fazlı “Seherin bülbülü öttü/Öttü de murada yetti/Teslim abdal yükün tuttu”/ne bağ duydu ne bağbancı”yı söylerken takılırdık. Bu nasıl tasavvuf türküsü adam malı götürmüş, derdik. Gülüşürdük. Kırmızı Gül’den sonra Celal Oğlan gelir. “At martini de bre Hasan/Dağlar inlesin/Drama mahpusunda Hasan/Dostlar dinlesin” Türküler art arda sıralanır. Fazlı çalar dostlar dinler. Bir bakarsınız ki araya Mehmet Yaşar girer. O Davudî sesiyle Fazlı Bayram’dan bir şiir okumaya başlar: “Mısır, Suriye, Filistin, Cezayir, Tunus, Yemen/hanginize gelen mermiye göğsümü gereyim/şimdi bir bayram gelmeli bayram gibi bir bayram/her mazlumun yerine ben ölmeliyim”

 “Fikir dükkânı yıkılmış Fazlı, Ferhat zikre dalmış/Ahmet Doğan ile gitmiş şol kapının anahtarı” diyor Tayyip Atmaca. Ölümün en gaddar yardımcısı deprem, Dükkânımızı yıktı. Sevgili Ferhat  “Neyse işte tam etrafında halka olduğumuz, pervane pervane bir sen bir ben bir sıradakinin düştüğü ateşten Yemen vardı ya yanarak içimizi aydınlatan. Hah işte o Türküyü az önce Ali Fuata çaldım Meryem de dinledi. Neredeyse ağlıyordum, inanırsın, zor tuttum kendimi. Türkü yarım kaldı.”

Ölüm Fazlı’yı aldı. Türkü yarım kaldı!..

Yitiksöz Dergisi 21. Sayı

Bu haber toplam 1166 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim