Türk yemeklerini dünyaya tanıtan ünlü şef Hüseyin Özer ‘’Hayatımda kahramanlık var. Aynı durumları tekrar yaşasak yine aynı kararlılığı gösteririm. İnsanlara kendi yemeklerini yapmalarını ve üretmeyi öğrenmelerini öneriyorum. Büyük ihtimalle kendi yemeklerini yapmayanlar batıyor. Türkiye’de gençlerin kendi yeteneklerini geliştirmeleri gerekiyor.’’ Diye konuştu.
Tokat’ın Reşadiye ilçesindeki bir köyden çıkıp Londra’nın merkezinde Türk mutfağını dünyaya tanıtan bir isim: Hüseyin Özer. Çocuklukta yaşadığı açlık, sokaklarda verdiği yaşam mücadelesi, ardından İngiltere’ye uzanan yolculuk ve kurduğu Sofra restoran zinciri ile Türk mutfağını uluslararası alanda temsil eden bir öncü. Michelin rehberinde tavsiye edilen, İngiliz Kraliyet Ailesi’ne yemek hazırlayan, eğitime ve genç şeflerin yetişmesine önem veren Özer, hayat hikâyesiyle hem ilham hem de cesaret veriyor. Onunla geçmişten bugüne uzanan yolculuğunu, gastronomiye katkılarını ve gelecek planlarını konuştuk.
Tokat’ın Reşadiye ilçesindeki köy hayatı, çocukluk yıllarınızda yaşadığınız zorluklar ve dedenizle geçirdiğiniz zamanlar mutfağa bakışınızı nasıl etkiledi?
Çocukluğum çok zordu. Yemek yoktu, ekmek çalardım, dayak yerdim. Kuru ekmek almak yasaktı, ama aç olduğum için çalmak zorunda kalıyordum. Bu deneyimler bana açlıkla mücadele etmeyi, emeğin ve alın terinin değerini öğretti. O zamanlar mutfağa bakışım, yemek üretmenin ve emeğin önemini kavramamla şekillendi.
SOKAKTA HAYAT MÜCADELESİ VE İNGİLİZCE KARARI
Ankara ve İstanbul sokaklarında hayatta kalmaya çalıştığınız yıllarda, yaşadığınız zorlukların İngilizce öğrenme kararınızı nasıl tetiklediğini ve bu süreçte hangi adımları attığınızı anlatır mısınız?
Sokakta hayatta kalmaya çalışırken yemek bulmak ve çalışmak için yollar arıyordum. O sırada dini de keşfettim, ve insanlara yardımcı olmayı düşündüm. Ama önce kendimi kurtarmam gerektiğini fark ettim. İngilizce öğrenmeye karar verdim çünkü insanlarla iletişim kurmak ve başkalarına yardımcı olmak istiyordum. Bu süreçte aldığım kitaplar ve kendi kendime eğitimim, kariyerimin temellerini attı. Açlıktan dolayı kitap okumak bana büyük zevk verdi; öğrenmek, üretmek ve çalışmak hayatımın en büyük tutkusu oldu.
LONDRA’YA YOLCULUK
1975 yılında otobüsle Londra’ya gitmeye karar verdiğiniz o dönüm noktasını, yolculuğunuzu ve sizi bu büyük adımı atmaya iten sebepleri bizimle paylaşır mısınız?
O yolculuk benim için bir dönüm noktasıydı. O zamana kadar hiç almadığım kararları aldım. Almanya’ya gitmeyi düşünmedim; İngiltere’ye gitmeye karar verdim. İngilizce öğrenmek ve insanlara yardım etmek istiyordum. Yolculuk dönüşsüzdü ama bana hayatımı değiştirme fırsatı verdi.
SOFRA RESTORANLARININ DOĞUŞU
Sofra restoran zincirini kurarken Türk mutfağını İngilizlere tanıtmak için hangi yenilikleri getirdiğinizi, nasıl bir vizyon ve yöntemle hareket ettiğinizi anlatır mısınız?
Yemekleri önce kendim için pişirdim, tadına baktım, beğendim ve sonra insanlara sundum. Hiçbir eğitimim yoktu, deneyerek öğrendim. Tarifleri kendi üzerimde denedim, müşterilerim sevdikçe mutlu oldum. Doğal ve sağlıklı yemekler sunmayı hedefledim.
MİCHELİN REHBERİNDE YER ALMAK
Michelin rehberinde tavsiye edilmek gibi büyük bir başarıya ulaşmak size neler hissettirdi, bu başarı sizin mutfak yolculuğunuza nasıl bir motivasyon kattı?
Çok gururlandım. Yemeklerimiz sürekli kırmızı kitapta yer aldı, lezzetli ve sağlıklı diye övgü aldık. Dünyada en iyi yemekleri yapan biri olarak görülmek bana büyük motivasyon verdi.
KRALİYET AİLESİ İLE TECRÜBE
İngiliz Kraliyet Ailesi’ne yemek hazırlama deneyiminizi, Türk mutfağını onların sofrasına taşımanın sizde bıraktığı izleri bizimle paylaşır mısınız?
Onlara Türk mutfağını sundum. Sağlıklı yemekler hazırladım ve birlikte çalıştım. Bu tecrübe Türk mutfağının uluslararası prestijine katkı sağladı. Ben kendi kültürümü ve misafirperverliğimi gösterdim.
“SOFRA HUKUK” KİTABI
“Sofra Hukuk” isimli kitabınızın dünya çapında kullanılması size nasıl bir motivasyon sağlıyor ve bu kitap sizin mutfak anlayışınızı nasıl yansıtıyor?
Kitabımın dünya çapında kullanılması beni çok mutlu ediyor. Tariflerin hepsini kendim denedim ve garanti ediyorum. İnsanların kapıda kuyruk olmasını görmek büyük bir motivasyon kaynağı.
AFYON GASTRONOMİ FESTİVALİ
Afyonkarahisar gastronomi festivalinde yer almak sizin için ne ifade ediyor, Afyon mutfağı hakkında edindiğiniz izlenimleri bizimle paylaşır mısınız?
Afyon mutfağı ikinci vatanım oldu. Afyon’daki tarifleri, evde ve lokantada denedim. Türk mutfağı gibi sokak mutfağı da çok değerli. Ama lokantacılıkta sorunlar var, bunu geliştirmek gerekiyor. Afyonkarahisar, geleneksel lezzetleriyle her zaman adından söz ettiren bir şehir olmuştur. Öyle ki, burada düzenlenen özel bir etkinlikte Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek büyüklükte sucuk ekmek ve sucuklu yumurta yapılmıştır. Bu durum, aslında Afyonkarahisar’ın hem gastronomi kültürünü hem de misafirperverliğini dünyaya duyuran önemli bir örnektir.
Ben de kendi mutfağımda bu zengin geleneğe daima yer veriyorum. Özellikle menülerimde sucuklu yumurta mutlaka bulunur. Çünkü sadece Türk mutfağı için değil, uluslararası damaklar için de çok sevilen, doyurucu ve samimi bir tattır. Londra’da restoranıma gelen misafirlerim, sabah kahvaltılarında ya da günün farklı saatlerinde sucuklu yumurtayı tercih ettiklerinde, yüzlerindeki memnuniyeti görmek bana büyük bir mutluluk veriyor.
Kısacası, Afyonkarahisar’ın rekor kıran sucuklu yumurtası ile benim menümdeki sucuklu yumurta arasında bir gönül bağı kuruyorum. Bu yemek, sadece bir kahvaltı değil; kültürümüzün, misafirperverliğimizin ve damak zevkimizin dünyaya açılan kapılarından biri oluyor.
EĞİTİM VAKFI VE GENÇ ŞEFLER
Hüseyin Özer Eğitim Vakfı’nı kurma fikri nasıl ortaya çıktı, vakıf aracılığıyla hangi hedeflere ulaşmayı amaçladınız?
Eğitim hakkı herkesin hakkıdır. Benim eğitimim sınırlıydı, bu yüzden başkalarına fırsat vermek istedim. Eğitimsizlerin eğitim alması için vakfı kurdum ve genç şef adaylarını yetiştirmek için Midilli Üniversitesi ile eğitim programları yürütüyoruz.
TOKAT’TA GASTRONOMİ OKULU
Tokat’ta gastronomi okulu kurma fikriniz ve tarihi bina restorasyonu projeniz hakkında detaylı olarak neler söylersiniz?
Tokat’ta lezzet okulu açıyorum, çocuklara yemek öğretmeyi hedefliyorum. Tarihi bir binayı restore ediyoruz ve eğitim alanı olarak kullanacağız. Hem eğitim vereceğiz hem de öğrencilere lokanta deneyimi sunacağız. Londra ile Tokat’ı kardeş şehir yapma hedefimiz de kültürel köprüyü güçlendirecek.
GENÇLERE MESAJ
Hayatınızdaki zorluklardan başarıya uzanan hikayenizi yeni nesillere nasıl aktarmalıyız, gençlere hangi mesajı vermek istersiniz?
Hayatımda kahramanlık var. Aynı durumları tekrar yaşasak yine aynı kararlılığı gösteririm. İnsanlara kendi yemeklerini yapmalarını ve üretmeyi öğrenmelerini öneriyorum. Büyük ihtimalle kendi yemeklerini yapmayanlar batıyor. Türkiye’de gençlerin kendi yeteneklerini geliştirmeleri gerekiyor.
Bize vakit ayırıp sorularımıza verdiğiniz nazik cevaplar nedeniyle teşekkür ederiz efendim.
Ben teşekkür ederim çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.