Toplumsal bir varlık olan insan, doğası gereği sadece bir birey olmakla yetinmemiş, aynı zamanda da bir grubun üyesi olmuştur. Bireyin üyesi olduğu bu grup, zamanla inandığı değerlerin, gerçekleştirmeye çalıştığı ideallerin kendisine va'zettiği hedefleri gerçekleştirme yolunda bazı ritüeller geliştirmiştir. Grubun geliştirdiği bu ritüeller hem grup üyelerini birbirine bağlamış, hem de o grubu diğer gruplardan farklı kılmıştır. Bu yönüyle bu ritüeller, sosyal bütünleşmenin en önemli unsurlarından olmuştur.
Bir grubun üyesi olarak bazı ritüelleri gerçekleştiren bireyler, mensup oldukları grupların bu değerlerini kendilerinden sonra gelen kuşaklara da aktarmışlardır. Bu aktarım hem grubun hedefini diri tutmuş, hem de grubun sürekliliğini sağlamıştır. Böylelikle bu hal, grup üyeleri arasında dayanışmayı, kaynaşmayı sağlamıştır.
Bir gruba üye olmak, bireyi birçok şeyden de korumaktadır aslında. Bunların en önemlisi de, bireyin, yalnızlık duygusundan uzak olmasıdır. Aynı hedef ve aynı bilince sahip olan grup üyeleri arasında artık inanılmaz bir dayanışma duygusu gelişir ve bu da grup üyelerine bir aidiyet ve güven duygusu verir. Bu güven duygusuna sahip olan birey, bu özgüvenle kimliğini inşa eder ve herhangi bir kimlik krizi yaşamaz.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/17970/gelenekler-unutulunca-herkes-siradanlasti.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.