Hazreti Peygamber Taif’te taşla, sopa ile karşılanmış ve acı içinde bir bağa sığınmıştı. Bağın sahipleri kölelerine “Şu ağacın dibindeki adama bir salkım üzüm kopar da götür.” dediler. Köle bir salkım üzüm ile Hz. Peygamber’in yanına geldi ve ikram etti. Efendimiz üzümü besmele çekerek yemeye başlayınca köle Addas “Buralarda bu sözü ilk kez sizden duydum.” dedi. O zaman Efendimiz sordu: “Nerelisin?” Addas, “Ninovalıyım”.
Hz. Peygamber bunun üzerine “Demek kardeşim Yunus’un memleketindensin.” deyince köle şaşırdı. “Siz” dedi, “Yunus’u nerden biliyorsunuz?” Peygamberimiz cevap verdi: “O benim kardeşimdir, o da Allahın elçisi idi ben de Allahın elçisiyim.”
Siyer kitapları bu konuşmadan sonra Addas’ın Müslüman olduğunu yazar.
Ne demek istiyoruz?
Bir insanın nereli olduğunu sormak imandandır. Ya da şöyle: Bir insanın nereli olduğunu sormak imana sebep olabilir.
Bu tarihi hadise burada biraz beklesin.
Dünyaya geliriz ve coğrafya ile imtihanımız başlar
Coğrafya kaderdir, coğrafyamız kaderimizdir. Çünkü insan, ne zaman, nerede doğacağını bilmez, bilemez. Bu, Rabbimizin bize yazdığı yazıdır ve tasarrufumuz dışındadır. Dünyaya geliriz ve coğrafya ile imtihanımız başlar. Mesela, hicret etmek zorunda kalabiliriz. Tahsil, geçim derdi, işgal veya savaş sebebiyle coğrafyayı değiştirmek zorunda olabiliriz. Bu sebepler bize yeni imkânlar verse de biz doğduğumuz, büyüdüğümüz coğrafyayı unutmayız, unutamayız. İstesek de yapamayız, çünkü kaderimiz bizi takip eder.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/mercek-alti/27759/gonul-cografyamizin-yazar-ve-sairleri
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.