Sanırım benim yazma serüvenimde en etkili kelime çağrışım. Duygusal ve zihinsel etkileri farklı, bize dokunan veya sadece seyircisi olduğumuz, bir araya gelip bizi biz yapan anılar toplamı olarak yaşıyoruz. Bugüne de o anıların gölgesinden bakıyoruz. Bugüne dair bir an, bir ses, bir olay… anlatılması gereken bir şey olarak tasavvur edilince geçmişten, varlığından bile haberdar olmadığımız bir kıymığı çağrıştırıyor. O kıymığın varlığını böyle açıkça gördükten sonra geriye, onu oradan çıkarmaktan başka bir yol kalmıyor.
Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?
Kutsal olan, "anlatılan"dır; onu iletme yollarından biri olan "anlatma"ya kutsiyet atfedilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Aracı amacın önüne koymamak gerekir.
Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?
Anlatının bir şablona oturması hem gerekmez, hem imkânsız. Gerekmez; hatta bir şablona oturmaması, yazma niyetine girenin kalemini özgür bırakması, var olanın ona yetmediğini düşündüğü yerde yeni şeyler deneyecek denli cesur olması gerekir. Aynı zamanda imkânsız; sanatsal üretimin en temel ihtiyacı özgürlük olduğu için önüne örülen setleri yıkmak sanatçının doğasında vardır/olmalıdır.
Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Edebiyat dergilerinde göründüm ve görünmeye devam etmek istiyorum. Dergileri çok önemsiyorum. Maddi imkânlarım elverdiğince takip etmeye çalışıyorum. Dergilerde görünmek benim için kitaptan önceki bir ön kabul gibiydi, yayımlanan her öykümle bu yolda bir adım daha attığımı hissetmek bana iyi geldi. Dergilere gönderdiğim öyküler ret alıp geri döndüğünde o öyküleri tekrar okuyan gözüm de farklılaşmıştır eminim. Hatta hiç unutmam, bir derginin editörü öykümü neden yayımlamadıklarını uzun uzun anlatan bir cevap yazmıştı, öyküm yayımlanmış gibi sevinmiştim o cevap karşısında.
Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?
Devamı : https://www.kitaphaber.com.tr/gunumuzun-anlaticilari-evsen-yildiz-ile-konustuk-k5252.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.