• İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C

Günümüzün Anlatıcıları: Mithat Önal İle Konuştuk

Günümüzün Anlatıcıları: Mithat Önal İle Konuştuk
Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?

Yazmanın içten gelen bir duygu olduğuna inanlardan birisiyim. Yazmaya başladığınızda bazen zihninizin peşinden gider, kalem sizi nereye sürüklüyorsa oraya doğru yol alırsınız. Elbette yazmadan önce kafanızda belirli bir öykü şablonu oturmuştur ve o şablona göre yazıyı yazmaya başlarsınız. Yazıyı yazmaya başladığınızda o anki ruh haliniz, içinizden gelen his veya duygularda sizi yönlendirebilir. Kaleminiz sizin kafanızda oluşturmaya çalıştığınız şablondan farklı yerlere gidebilir. Yani hisleriniz o anki duygu ve düşünce yapınız veya etrafınızda bulunan herhangi bir ses, bir renk, gözünüze ilişen küçücük bir yazı, kulağınıza gelen bir müzik ritmi bile kaleminizin gidiş yol serüvenini değiştirebilir. Siz ister istemez peşinden gidersiniz bu etkenlerin. Elbette hayallerin, düşünce ikliminin veya bulunduğumuz zaman diliminin de ortaya çıkan olgu ve nedenselliklerin etkileri de yadsınamaz. Ancak bir yazar için yazmak hissidir. Bir duygu ve içten gelen bir his yoğunluğudur. Yazar istese de yazı yazma isteğini, hissini öteleyemez. Geri plana atamaz veya körleştiremez. O istek elbet bir zaman gün yüzüne çıkacak ve yazıya dönüşecektir. Bunun en tabii örneğini Türk öykücülüğünün ustası Sait Faik Abasıyanık'ta görüyoruz. Sait Faik bir yazım okuluna, bir kursuna veya seminerine gitmedi. Kendisinin de ifade ettiği gibi içten gelen yazma isteğini durduramadı ve yazıya döktü. Yazı yazma isteği zaman zaman kendisini annesiyle bile karşı karşıya getirdi. Sait Faik'in bizim zamanımızdaki gibi imkanları yoktu. Bir kalemi bile yoktu. Masası, bilgisayarı, laptopu, çalışma masası gibi zamanımızın gelişen şartlarını ve materyallerini kullanamamıştı. Bütün bunlara rağmen Sait Faik içinden gelen yazım hislerini bulduğu kâğıt parçalarına dökerek unutulmayacak öyküler kaleme aldı. İmkansızlıklar içerisinde kendisine bir imkân oluşturdu. Ben şimdi bu duruma baktığım zaman şunu söyleme gereği hissediyorum. Eğer Sait Faik'in bir kalemi, çalışma masası, laptopu, bilgisayarı yoksa ve ben bütün bunlara sahipsem ve içten gelen duygularımı, yazma hislerimi gerçekleştiremiyor sudan sebepler, bahaneler uyduruyor yazmada tembellik yapıyorsam kırılsın kalemim. Yani ben yazmanın içten gelen bir düşünce iklimi olduğunu savunuyorum. Yazmak içten gelen bir his, bir duygu bir etki diyebildiğimiz için sadece şartlara, oluşan ve gelişen olaylara bakarak yazmanın çok sığ ve kısır bir yazım olacağını düşünüyorum. Bunlar ancak yazıya etki edebilir veya azda olsa yön verebilir.

Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/gunumuzun-anlaticilari-mithat-onal-ile-konustuk-k4989.html

Bu haber toplam 482 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim