• İstanbul 21 °C
  • Ankara 16 °C

Günümüzün Anlatıcıları: Zeynep Sayman İle Konuştuk

Günümüzün Anlatıcıları: Zeynep Sayman İle Konuştuk
Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken... Sizde hangisi daha etkili oldu?

Kişiyi yazmaya yönelten tek bir etken olabileceğini sanmıyorum. Hayaller ve gelişen şartlar muhakkak besleyici kaynaklar fakat kişinin yazma ihtiyacı ve isteği en büyük iki etken diye düşünüyorum. Bunlarla birlikte tanıklık edilen olayların, duyguların yazarın kalbinde çiçekler açtırması ya da yaralar açması öykünün kaderini belirliyor diyebilirim.

Yazma hususunda bende en çok etkili olan; henüz yeteri kadar kelimemin olmadığı, ne yazmam, nasıl yazmam gerektiğini dahi bilmediğim çocukluk dönemimde bile duyduğum yazma ihtiyacıydı. Zamanla gördüğüm, işittiğim, gözlemleyebildiğim hikâyelerle bu ihtiyacı daha fazla hissettim.

Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?

Kelimeleri Hz. Adem'e Allah öğretti. Bizler de bugüne kadar türetip, çoğalttık. Bazen günlük yaşantımızda kullandığımız sıradan kelimeler bile durup düşündüğümde çok büyüleyici gelirler. Kelimelerle iletişim kuruyor olmamız, duygularımızı kelimelerin şekillendirebiliyor olması da öyle. Anlatıcılar kendilerince en iyi, en doğru kelimeleri seçerek anlattıklarıyla insanların kalbine dokunmayı amaçlıyor. Belki kimsenin umursamayacağı sıradan bir olay anlatıcının kelimeleriyle etkileyici bir anlatıya dönüşüyor. Kişinin düşüncelerini, davranışlarını, yaşamını şekillendirebiliyor. Bütün kelimelerin kökenini ve onların bir anlatıya dönüşüp insanlar üzerinde etkili oluşunu düşününce, anlatının kutsal bir yanı olduğunu düşünmek de kaçınılmaz elbette.

Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?

Hangi konuyu nasıl anlatacağımıza göre böyle bir şablon ihtiyacı duyulabilir belki, kesin bir cevap uygun olmaz ama öykü yazarken böyle bir şablonun sınır çizeceğini düşünüyorum. Ve öyküde sınırsızlıktan yanayım. Esas olan, anlatmak istediğimiz bir meseleyi aklımıza ve kalbimize yatan en iyi şekliyle anlatabilmek. Bunun için de herhangi bir şablona ihtiyaç duymadan dilediğimiz yöntemi dilediğimiz şekilde kullanabilmeliyiz. Kalıcı olan yöntemler değil öyküler…

Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/gunumuzun-anlaticilari-zeynep-sayman-ile-konustuk-k5509.html

Bu haber toplam 240 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim