Yerel yönetim denince akla önce yol, su, temizlik gibi beledi hizmetler geliyor. Her ne kadar son yıllarda insan merkezli belediyecilik anlayışı ülkemizde yaygınlaşmış ve ihtiyaçlar hiyerarşisinde daha üst hedeflere odaklanılmışsa da, hâlâ yapılabilecek şeyler var.
Söz gelimi belediyeler, bölgesel farklılıkları tespit adına sosyoloji ve tarih gibi kimlik belirleyici düşünce perspektiflerine daha çok başvurabilirler. Ya da bir bölgenin yerel tarihini ortaya çıkarma, şehrin hafızasını kayda geçirme adına tarih dostu bir belediyecilik anlayışı yaygınlaştırılabilir.
Her belediyenin kendi bünyesinde bir ‘kent belgeliği’ kurduğunu ve burada bölgesinin hafızasını kayda geçirdiğini düşünelim. Türkiye’nin geçmiş dönemlerine şahitlik etmiş yaşlılarıyla yapılacak sözlü tarih çalışmalarının oluşturacağı bir hafıza arşivi, Türkiye için büyük bir kazanım olacaktır. Tüm bu çalışmalar, hem toplum bilimciler için önemli bir başvuru kaynağı olabilir hem de bölgesel politikalar belirlenirken bir yol haritası ortaya çıkarılabilir.
‘Kent belgeliği’ bu tür sözlü tarih çalışmalarının arşivlenebileceği yer olabileceği gibi aynı zamanda kentin tarihine mal olmuş tüm yazılı ve görsel malzemenin de bir araya getirilebileceği merkez işlevi görür. Bu malzemeler, hiçbir resmi belgede bulunamayacak detayları gün yüzüne çıkarıp, beledi hizmetlerin daha insani bir çehre kazanmasına da katkıda bulunur.
Söz gelimi, hangi resmi kayıt bize gösterir, şehre göçen bir ailenin şehir hayatına ayak uydurma çabasını?
Yazının devamı için: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/h-humeyra-sahin/yerel-yonetimler-ve-sehirlerin-hafizasi/haber-301703































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.